MK 4

709 54 7
                                    

Düzenlenmiştir.
⇨ Medyada Vega.

◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇


Sera çığlık çığlığa bağırıyordu. Babası koşarak yanlarına gelmiş, annesi de kapıda kalakalmıştı. Alevler Vega'nın vücudunu yalıyor, Vega hiçbir tepki vermiyordu. Annesi köşede bulduğu bir kovaya su doldurmuş, koşarak gelmişti. Tam suyu ateşin üzerine dökecekti ki baba onu durdurdu. İkisi de babanın bu tepkisine şaşırmışlardı. Baba sessiz bir şekilde durmuş sadece alevler içindeki kızını izliyordu. Sera buna inanamıyordu. Babası göz göre göre kardeşinin ölümüne izin veriyordu. Hızlıca kovaya uzanmıştı ki birden bir kahkaha sesi duydu. Çok yakından geliyordu ve ses Vega'nın sesine çok benziyordu. Yavaşça kafasını alevlere doğru çevirdi ve gözlerine inanamadı. Vega ateşle oyun oynuyordu! Alevler Vega'yı yakmıyordu!

Sera şaşkın şaşkın babasına bakıyordu. Bu nasıl olabilirdi? Ateş Vega'yı neden yakmıyordu? Vega neden ateşle oynarken bu kadar mutluydu?

Baba yavaşça Vega'ya doğru eğildi ve yanlarına gelmesini söyledi. Vega babasının sözüne uyup yavaşça ayağa kalktı ve yanına gitti. Annesi hemen diz çöküp kızını incelemeye başladı ama Vega sapasağlamdı. Hiçbir yeri yanmamıştı. Baba eline aldığı kovayı ters çevirip ateşi söndürdü ve ailesini eve götürdü.

İçeri girdikleri zaman baba Vega'nın önünde diz çökerek göz teması kurdu. "Ateş hakkında ne hissediyorsun?" diye sordu. Vega mavi gözleri ışıldayarak "Onu seviyorum. Onu hissetmek ona dokunmak çok güzel. İçimde hissediyorum. Onun aynısından benim içimde de var." cevabını verdi. Baba üzgün bir şekilde anneye baktı. Cevap açıktı. Tam da babanın tahmin ettiği gibi kızları Vega bir ateş hükmedicisiydi. Bu iyi değildi. Burası Dünya'ydı ve burada sudan başka hiçbir güç kabul edilemezdi. Önlerinde sadece dört ay kalmıştı. Dört ay sonra Vega beş yaşına girecek, gücünün alınması için saraya götürülmesi gerekecekti. Saraya gittiği anda gücü farkedilirdi ve hiç acımadan öldürülürdü. Ailesini de öldürürlerdi. Çünkü kızlarına ateş gücü veren genlerden onlarda da vardı. Birden babanın aklına bir fikir geldi. Eğer her şey fikrine göre giderse hepsi kurtulabilirdi.



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sera kafası allak bullak olmuş bir şekilde koltuğa oturdu. Biricik kardeşi Vega bir ateş hükmedicisiydi. Bunun anlamı Vega'nın hayatı tehlikede demekti. Burası Dünya'ydı, suyun gezegeniydi burası. Okyanusun ortasında bir kor, kurtların ortasında da bir kuzu olamayacağı gibi Dünya'da da bir Marslı olamazdı. Evet Marslı demişti. Kardeşinin bir Marslıdan farkı yoktu. Eğer içinizde ateş gücünü taşıyorsanız siz Mars'a aitsiniz demektir. Bunu biliyordu ve korkuyordu. Dört ay sonra olacaklardan gerçekten çok korkuyordu.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Baba bahçeye çıkmış gece karanlığının küçük ampulleri olan yıldızları seyrederek düşüncelere dalmıştı. Sera gibi o da olan bitenin farkındaydı. Bir şeyler yapmalıydı, bir şeyler bulmalıydı. Aslında aklında bir fikir vardı ama gerçekleşme ihtimali düşüktü. Bilmiyordu yapabilir miydi ailesini koruyabilir miydi ama bildiği tek bir şey vardı, kızını ölüme terk etmeyecekti. Ondan ayrı kalma pahasına bile olsa bunu yapmak zorundaydı. Sadece biraz şans ve mükemmel bir plana ihtiyacı vardı. Son zamanlarda duyduğu bir şey de aklına bu fikrin gelmesinde etkili olmuştu. Mars Kraliçesi Mira ve Kral Ari'nin çocuklarının olamadığını duymuştu. Bütün gezegende bu haber dolaşıyordu. Su Kraliçesi Hidra bu durumdan bir hayli hoşnut olduğu için gezegenin dört bir yanına duyurtmuştu bu haberi. Burası suyun merkeziydi tabiki de ateşin vârissiz kalmasından memnun olacaktı. Ama kimse bilmiyordu ki Mars için talihsizlik olan bu olay Vega için büyük bir şanstı. Baba biliyordu, yapılması gereken tek şey sadece Mars'a haber göndermekti. Gerisi Kraliçe tarafından kolaylıkla halledilirdi. Fakat asıl sıkıntı da orada başlıyordu. Nasıl haber verecekti? Onların güçleri yoktu. Hem olsa bile en ufak bir gezegen dışı iletişim kurma girişimi Kraliçe Hidra tarafından kolayca fark edilirdi. Başka bir şekilde yapmalıydı bunu. Bir anda aklına bir şey geldi. Vega'yı yanına çağırıp yüz yüze gelecek şekilde karşısında diz çöktü. "Şimdi seninle bir oyun oynayacağız tatlı kızım tamam mı? Senden istediğim şey kibrit yandığı zaman onun ateşini içine çekebilir misin?" Vega önce şaşkınlıkla ardından da kendinden emin bir gülümsemeyle babasına bakarak "Elbette babacığım, bunu yapabilirim." dedi. Baba aldığı cevaptan hoşlanmıştı. Sakince bir kibriti yaktı ve Vega'ya uzattı. Vega daha dokunmadan ateş kendiliğinden Vega'nın parmağına doğru hareket etmiş ve parmağa temas eder etmez ortadan kaybolmuştu. Baba yavaşça kızının saçlarını okşadı, sonra onu bağrına basıp sıkıca sarıldı, saçlarının güzel kokusunu içine çekti ve son kez iyice baktı o parlak mavi gözlere. Dört ay sonra bir daha göremeyeceği o gözlere.

◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ♡

Mars KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin