Yatak başlığına sırtımı dayamış, büyük bir gayretle okuduğum kitabı bitirmeye çalışıyordum. Fakat tam olayın içine giydiğim anda mızmızlanan bir çocuk görevini üstlenen Calum, kitabımın kapağına vuruyordu. Ve ben de susması için elimi onun saçlarına daldırıp kıvırcıklarıyla oynuyordum. Bu onu sadece bir saat kadar sessiz tutabilmişti. Bu defa da çıplak bacağımda parmağını bir tüy hafifliğinde gezdirmeye başlamıştı.
"Calum.. Şu bölümü de bitireyim sonra sana döneceğim."
Calum inleyerek onun saçlarının arasında duran elimi alıp parmaklarını benim parmaklarıma kenetledi.
"Sadece on dakika daha dayanabilirim. Hızlı oku."
Ona cevap vermeden okumaya devam ettim. Kızın hangi adamı seçeceğini öğreneceğim ana ulaştığımda kitap elimden alındı. Sızlanarak kitabı almaya çalıştım ama Calum kitabı çoktan halıya fırlatmıştı.
"Lütfen ama çok önemli bir sahnedeydim."
Calum omuz silkip kenetlenmiş ellerimize bakmaya devam etti. Sinirlendiğim için de kucağımda duran başını kendimden uzaklaştırıp elimi elinin arasından kurtardım. Her ne kadar sonra bundan pişmanlık duyacak olsam da bunu sonuna kadar hak etmişti.
"Seninle zaman geçirmek istememin nesi yanlış El?"
Başımı çevirip bacaklarımı topladım. Beş yaşındaki şımarık çocukları aratmayan bir şekilde suratımı astım. Calum ise hiç çekinmeden yanıma gelip beni kollarının arasına almaya çalıştı. Onu iteklediğimde inleyip kitabı halının üzerinden alıp bana vermek için ayağa kalktı. Ceketini de alıp kitabı bana uzattı.
"Al oku. Bitince benim yanıma gelirsin."
Şımarık davranışımı bu hareketiyle dizginlemişti. Yatakta dizlerimin üzerine dikildim. Kitabı ve ceketini alıp ikisini de bizden uzağa gönderdim. Ardından Calum'ın elini tutup onu yeniden yatağa çektim. O da bana itiraz etmeden yatağa oturdu ve yeniden kucağıma uzandı.
"Kitabın sonunu bana söylemiş olsaydın bu duruma düşmeyecektik." dedim.
Calum, gözleri tamamen kısılana kadar gülümseyip "Ben mi? Hangi kitabı okumuşum? Hiçbir şey okumadım ben." dedi.
Dudaklarımı buruşturup onun yanaklarını sıktım. Artık yavaş yavaş bana alıştığı için yanağına dokunabiliyordum. Önceden bu onu gerse de artık sesini çıkarmıyor, hatta halinden mutlu olduğunu belli ediyordu.
"Okuduğunu biliyorum."
"Tamam okudum ama sonunu sana söyleyerek okuma zevkini mahvetmeyi reddediyorum."
Öylesine içimi çektim. "Aslında sonuna istediğim zaman bakabilirim biliyorsun."
Ellerimi alıp kendi ellerinin arasına hapsederken koyu kahve gözlerini bana çevirdi. "Sondan çok o sona nasıl ulaşacaklarını merak ediyorsun. Ondan kitabın sonuna neden bakmadığını anlayabiliyorum."
Ben onu analiz ederken o beni hafızasına kazıyordu. Kilitlenen ellerimize bakıp bunun doğru olduğunu söyledim. Kızın kimi neden seçeceğini merak ediyordum ve kitabın daha üç yüz sayfası daha vardı.
"Ayrıca daha o bölümde ortaya çıkmıyor. O yüzden kitabı elinden aldım. Burada ben de varım küçük hanım."
Önceki kitap okuma seansımdan kalan bacağımdaki morluğu işaret etti. "Dua et bu kadar ileriye gitmedim bu sefer."
Beni ısırdığı için utanmıyordu bile. Hatta bunun için ona kızdığımda yüzüne yumruk attığım için utanmadığım zamanı hatırlatıyor ve üste çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monsters of Sun
FanficOnu bulmak defterimin arasında dört yapraklı bir yoncayı kurutmak gibiydi.