Her insan farklıdır. Farklı oldukları için olaylara verdikleri tepkiler de farklıdır. Hatta rahatlama yöntemleri de farklıdır. Mesela meditasyonun belli bir şekli yoktur. Kendini nasıl rahat hissediyorsan o şekilde rahatlamanı amaçlar. Calum, müzikle rahatlarken ben sessizliğe gömülürüm. Calum, kokulu mumlardan ve tütsülerden nefret ederken, ben her dışarı çıkışımda bir tane daha alırım.Fakat bugün Calum yanımda beni rahatlatmayı müziğiyle başarmıştı. Michael, ülke dışındaydı ve iki ay orada kalacaktı. Onun böyle bir deneyimi ne kadar çok istediğini bildiğim için üzüntümü hiç belli etmemiştim. Ama onu daha ilk günden özlüyordum.
Calum'ın odasında yerde yatıyordum. Başım onun bacaklarının üzerindeydi. O ise bilgisayarda çalan melodiye sözleri ekliyordu.
Sesi beni sakinleştiriyordu.
Sesi benim karanlığımı aydınlatıyordu.
Tıpkı benim odasını aydınlattığım gibi.
Tam iki hafta önce bana bir sürpriz yapmıştı. Michael'ın gidişinden önce sadece o sürprize gözyaşlarımı dökmüştüm. Çünkü o sürprizin Calum için anlamını biliyordum.
Odasının duvarlarını beyaza boyarken hissettiklerini biliyordum. Nevresimlerini beyaza çevirirken düşündüklerini anlıyordum.
İyileşiyorduk.
Odasına girdiğimde yüzüme öyle bir ışık çarpmasını beklememiştim. Koyu siyah perdeler tamamen açılmış, beyaz tül açık pencereden gelen rüzgarla ağır ağır yükselip alçalıyordu. Aydınlıktı. Çok fazla aydınlıktı.
"Mali'nin odasına bakışını hiçbir zaman unutmadım. Belki benim odamı da bu şekilde seversin diye düşündüm."
Gözyaşlarım gözümden dökülmeye başlarken elimi ağzıma kapattım. Beyaz mobilyalardan gözlerimi alamıyordum. Onun karanlık odası birkaç gün içerisinde aydınlanmıştı.
"Hepsini sen mi yaptın?" dedim odanın ortasına ilerlerken.
Calum arkamdan ilerleyip kapıyı kapattı.
"Evet. Odayı beyaza boyamak biraz zorladı, üç kat geçmek zorunda kaldım ama mobilyalar çocuk oyuncağıydı. Teknoloji doğru kullanıldığında güzel bir nimet."
Yatağının üzerine oturup ona baktım.
"Bunu sadece benim için mi yaptın?" dedim.
Calum, gözlerini kapatıp yüzündeki yara izinin tekrar birleşmesini sağladı. Derin bir nefes alıp gözlerini açtığında bunun onu nasıl derinden etkilediğini anlamıştım.
İki adımda yanıma gelip oturdu. Kelimeleri toplamaya çalıştığını biliyordum. Onun için kelimeleri kullanmak sıradan bir insana nazaran daha zordu. Kendisine bile itiraf etmek istemediklerini kelimelere döküp bana açıklamaya çalışıyordu. Bu, onun için en büyük ve en zor adımdı.
"Beni nasıl iyileştirdiğini görmeni istedim. Dışımda bir değişiklik olmasa da içim büyük değişimlere uğruyor. Uzun zamandan sonra olumlu duygular hissetmeye başladım. Umut gibi... Artık yaşamdan bir dileğim var." dedi.
Gözlerini boşluktan bana çevirdi. Elini yanağıma koyup gülümsedi.
"Sen bana bir yaşama amacı verdin Elanie Clifford. Bunun için sana minnettarım ve minnettarlığımı sana bu şekilde göstermek istedim."
Yanağımı onun avuç içine daha fazla yaslayıp gülümsedim.
Calum her gün iyileşiyordu ve onu böyle gördükçe daha da güçlendiğimi hissediyordum. Onunla gurur duyuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monsters of Sun
FanficOnu bulmak defterimin arasında dört yapraklı bir yoncayı kurutmak gibiydi.