Küçükken sevmediğim insanların isimlerini kagitlara yazar sobaya atardim kâğıtlar yandikca o kişilerin kalbimden gittiğini sanardim...
Simdi yapsam içimdeki aci gider mi?ama biliyorum gitmez dinmez bu aci...Küçükken büyümeyi dilerdik ya büyüyünce, o safligi diliyoruz acisiz dünyadan bir haber oyun oynamayi diliyoruz belki de...
Tazeyi denen şeyden sıkılmış olan melih'e baktım bir sure.Sıkıldıgını bütün mimikleri ile belli etmiş haline tebessüm ediyorum insanların bana delirmiş bakışlarını umursamadan...Gözlerinde bir anda heyecanla bana dönüyor gözlerinde ki pariltiyi görüyorum, onu sevmiyorum anlayisini seviyorum ben...
Şeyma...Annemin en yakin arkadasinin kizi benimse...önce den çok önceden beni terk etmeden önce ki en yakin arkadasim can dostum... Bugün gelmişti yillar sonra bugün..Annemin öldüğü gün...O kizil saclari daha da uzamisti mavi gözleri hüzünlü bakiyodu,bana acımışcasına yıllar sonra gelip bana nasıl boyle bakardı.
"Git"sesim olduğundan sert ve yuksek çıkmıştı,yüzü daha da hüzünlü bir hal alırken saj gözünden bir damla süzüldü ama umursamadım acımadım bile o beni habersizce bıraktığında ben daha da üzülmüş aglamıştım.. Melih elini sağ omzuna koyup"Alya"dedi kisik bir sesle kafami çok hafif çevirip ona vaktim anlasilir anlaşılmaz çekilse basini salladi ve Şeyma'ya bakti...
Gözlerini yere çevirip bir damla daha akıttı ona sarılamazdım acıyamazdım o bana acımamıstı.Botarının sesi odayı dalgalandırıyordu gidiyordu iki sene öncesi gibi...Sadece bakmak için gelmişti yanimda olmak için değil..
Mezuniyet ve hummalı bir calisma makyozun göz alto morlularımı kapatma cabaları...Komikti,ama en sonunda bitmiş ve gitmişlerdi... Oda da tektim aynanin karsisinda kendime bosca bakiyordum...İddialıydım güzel seçimdi, melihe her zaman bu konuda guvenirdim bu elbiseyi de onun seçtiği çok belliydi...kapının gıcırtısyla kafami çevirdim melih gelmişti kavelyem...
Sıkıcı konuşmanın ardından insanların yalancı üzüntülerini bana sunmaları..Komikti insanları yapmacıklıgı...Gerçekten neden olduğu gibi davranmıyorlardı ki...
Kayalıklar...Annenin beni iki yasinda ilk defa gezmeye dışarı çıkardığı gün... Buraya gelmiştik,Küçük sarı bankta oturmustuk, birşeyler mırıldanmıştı ama duymamıstım ve aşırı meraklıydım ona sorduğumda bana kızmıstı...O günden beri merak etmenin kotu birşey olduğunu sanmıştım..Annem kayalıklarda bile topuklu ayakkabı giymişti takılarak bile olsa yürümüştü.Bir tasa tarih atip adini yazmisti,"bugünü sakın unutma bu ilk ve son çünkü" daha sonra gözlerime bile bakmamıştı beni takmadan ilerlemişti bende arkasından bakmıstım en sonunda şoförümüz kemal amca gelip beni arabaya bindirmişti,annem ön koltuğa hic oturmazken benim yaninda oturmamak için o gün oturmuştu.. Tek basima arkada oturmuştum...Simdi o sari bankta taşın karsısında oturuyorum,senelerce önce bana dediği gibi ilk ve sondu biz annemle hic disari cikmamistik babam yoktu annem vardi ama sadece nüfusta maddevi...Şimdiyse denizde dalgalarla boğuşuyo...O yüzme bilmez saçları bozulur makyajı akar diye denize girmek değil kenarından bile geçmezdi,Sımdıyse orda denizin derinliklerinde... Ya ben..bense senelerce önce beni terk ettiği kayalıkların üstündeyim,ben neden yaşıyorum beni sevmeyen insanlar için mi?Medya:alya'nın mezuniyet elbisesi ve kendisi var...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Body Say
RomanceAynı hikayeleri yasayan insanlar.. Peki bu insanlar asik mi olacaklar? Neden olmasin? Ve ya başka aşklar mi doğacak? Bunu bilmek için bir göz atin derim!!! UYARI:Bu hikâyeyi okurken bilindik diyebilirsiniz ama sonuna kadar okumadan da bilemezsiniz d...