Multide Masal*
Ateş? Barut'un abisi?
''Çok şaşırmış gibisin. İçeri gelsene.'' Bakışlarımı yerdeki zeminden çekip yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirmeye çalıştım. ''Sanırım Barut evde değil?'' Tek kaşını kaldırdı. ''Birazdan gelir o zamana kadar seninle kahve içeriz.'' Diyip cevap vermeme izin vermeden beni içeri sokup kapıyı kapatınca yutkundum. Barut olsaydı daha iyi olurdu.
''Barut burada olduğumu bilmiyor. Zaten beni sevmez. Kavgalıyız.'' Diyerek kahve için su hazırlayan Ateş'i dikkatlice dinlemeye başladım.
''Neden kavga ettiğimiz falan uzun mesele. Buraya çok sık gelmem. Gelince de Barut'tan yumruk yerim orası ayrı ama bugün bir şey konuşmak için gelmiştim.'' Anlatmayacağını tahmin ettiğim için merakımı bastırmak adına ''Kapıda beni tanıdınız?'' Dedim sorarcasına. Kahveyi hızlıca bardaklara doldurduktan sonra alayla gülüp bardaklardan birisini bana uzattı.
''İsmini duydum Barut'un telefon konuşmalarından. Bir kaç kere de okulda görünce karşıma çıktığında doğal olarak senin gibi bir güzeli tanıdım.'' Diyince bardağımı elime bastırıp cevap vermeden salon olduğunu tahmin ettiğim yere geçtim. Utancımdan bir şey söyleyememiştim.
Ateş mutfaktan çıkıp elindeki kahvesiyle koltuğa otururken salondaki kitaplığın yanına gidip kahvemden koca bir yudum alarak bardağı raflardan birisine koydum.
''O kitaplar süs diye Barut kitap okumaktan nefret eder.'' Bunu aklımın bir köşesine not ederken en üst raflardaki kitaplara bakındım. Gözüme 'Aynı Yıldızın Altında' kitabı çarpınca almak için parmaklarımın ucunda yükseldiğim sırada belimdeki ellerle bir anda arkama dönüp Ateş'le birlikte yere düşmüştüm. Daha doğrusu Ateş'in üstüne düşmüştüm.
''Sadece kitabı almana yardım edecektim.'' Nefeslerimiz birbirine karışırken kalkmak için yeltendiğimde Ateş belimden tutup beni kendine daha çok bastırdı. Bu çocuğun amacı neydi?
''Ş..şey ben kalksam iyi olacak.'' Dediğimde ''Barut görse ikimizi de yumruklardı.'' Diyince gülmeden edememiştim. Çocuk kardeşini iyi tanıyordu fakat bu pozisyonda anlatması pek uygun değildi.
''Imm sanırım çok güzel gülüyorsun.'' Diyerek bana yaklaşmaya başlayınca kendimi geri çekiyordum ama belimdeki elleri buna izin vermiyordu.
''Sadece gözlerine yakından bakacaktım.'' Dediğinde rahat bir nefes verirken birisinin beni belimden sertçe çekip ayağa kaldırmasıyla dengemi kurmaya çalıştım.
Barut!.
''Ne işin var burada Ateş! Siktir git evimden.'' Abisiyle böyle konuşması garibime giderken Ateş ayağa kalkıp muzipçe sırıttı.
''Anahtarlarını bir günlük ödünç alıp kendime yedek anahtar yapmış olabilirim.'' Dedikten sonra bana döndü. ''Bak görüyor musun abisiyle nasıl konuşuyor Masalcığım?'' Barut ellerini belimden çektikten sonra koltuğun üzerindeki Ateş'in tişörtünü eline alarak Ateş'i sürüklemeye başladı. Merakla peşlerinden gittiğimde Barut Ateş'in kulağına bir şeyler fısıldayıp dışarı attıktan sonra kapıyı sertçe kapattı. Şimdi Barut sinirliyse ve Ateş'i yumruklamadıysa beni mi yumruklayacaktı? Oh, hayır Allah'ım daha Dylan O'brien'i görmedim.
Barut yavaş adımlarla bana yaklaşmaya başlayınca sırtım duvarla buluşana kadar geri geri gittim. En sonunda duvarla bütünleşince Barut sırıtıp kollarını iki yanıma koydu. Sanırım beni etkilemeyi başarmıştı.
''Ateş'le ne konuştunuz?'' Bakışlarımı deri ceketimden çekip Barut'a döndüğümde ciddi bir yüz ifadesiyle beni süzdüğünü fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutursam Fısılda
HumorDolmuş gözlerim Barut'un üzerindeyken o da hiç iyi olmadığını belli ederek yanıma geldi. ''Neler oluyor Barut? Neden bana güvenmiyorsun?'' Sorum karşısında sessiz kalınca gözyaşlarımı serbest bıraktım. Saattlerdir susmuş, konuşmasını, 'sana güveniyo...