Havalimanının ana kapısından çıkınca, kendimi bildim bileli yanımızda çalışan Mehmet amcayi gördüm. 1.60 boylarinda tombul biyikli tatli bir adamdi. Bavulumla beraber arabanın yanına yürüdüm. Arabanın yanına gelince Mehmet amca "Hoşgeldiniz küçük hanım" diyerek kapımı açtı.
Ben ise sadece küçük bir tebessümle karşılık verdim. Arabaya bindiğim an Mehmet amca kapıyı kapattı. Bagaja bavulumu koyduktan sonra o da binmişti arabaya. Yolculuk boyunca dışarıyı seyretmistim. Normalde zor susan ben şimdi ağzımdan laf alana aşk olsun. Özlemiştim İstanbulu..
Araba durdugunda anlamıştım geldiğimizi. Mehmet amca kapıyı açmadan indim arabadan. Sevmiyordum benden büyük birinin bana kapı açmasını hanim demesini. Kapıya geldiğimde ben daha zile basmadan yardımcımiz kapıyı açmıştı. Özlemiştim onları."Hosgeldiniz. Toprak hanim. Özledik sizi."
" Hoşbuldum bahar. Annemler nerde? Yukaridalar mi?"
"Neslihan hanim ve cihan bey hastanedeler. 1 saat sonra gelirler." Şaşırmış mıydım? Hayır tabiki de. Her daim hastanedelerdi. Alismistim ama ben buna. İlk baba dediğimde yanımda annemin ve babamın yerine babaannemin oluşundan beri bu durumu yadirgamiyorum.
Bugün uçakta içtiğim kahveden başka bir şey yememistim ve saat 17.00. Bahara dönüp;
" Bahar ya ben aşırı derecede acıktım. Bana atıştırmalık bir şeyler hazırlar misin?"
"Yemek hazırlayım toprak hanim?"
"Yok annemgil geldiğinde yeriz. Ben odamda yim. " Deyip merdivenleri çıkmaya başlamıştım. Odamın kapısının önüne geldiğimde duraksadim. En son bu kapıdan ağlamaktan gözleri şişmiş bir şekilde çıkmıştım. Gerçi şen şakrak bir şekilde de dönmedim.
Neyse eski defterleri açmanın sırası değil. Kapıyı açıp odama girdiğimde hiç bir şeyin değişmemiş olduğunu farkettim. En çok da bu odayı özlemiştim. Hemen banyoya girip dusumu aldım. Altima salas siyah beyaz cizgili sortumu üzerimede siyah atletimi geçirdim. Saçlarım ıslak olduğu için salas bıraktım ve aşağıya indim.
"Bahaaar. Bana bişeyler hazırla demistiim" diye seslendim."Hazırladım toprak hanim salondaki orta sehpanın üzerinde" salona geçtim ve televizyonu açtım. Baharın koyduğu yaş Pasta tabağımi da kucağıma alip televizyonu seyretmeye başladım. Tam pastadan ikinci çatalımi alicaktim ki kapı çalmıştı. Bahara ben açarım diyip onu mutfağa göndermiştim.
"Hosgeldiniiiiz" diye kapıyı açtığım an annem "Canım kiziim" diyerek boynuma atlamış. Annemle sarilirken babama baktığımda yüzü gülüyordu. Tabi yuzu güler toprak onun istediği okulda onun istediği bölümü okudun. Annemden ayrılıp "Babacım" diyerek ona da sarıldım.
"Hoşgeldin aşkım kizim" Ne kadar sınırlı olursam öluyum ona o benim canımdi kiymetlimdi. Babamdi o benim.
Babamdan da ayrılıp ikisinin ortasına geçip sağ kolumu babamın omzuna Sol kolumu da annemin omzuna attım."Özledin iz mi bakalım beni sevgili ailem" Annem kadın doğum uzmaniydi babam ise nöroloji bölümünün baş hekimi.
"O nasıl söz kızım tam beş yıldır doğru düzgün görüşmedik tabi özledik sen bizim canımızın bir parcasisin" canım annem ya hemen de gözleri doldu.
"Ee artık o da atagul hastanesinin bir parçası. Her daim yanımızda olucak aşkım kizim benim." Bu fikri sevmesem de alismaliydim alışmak zorundaydım.
"E hadi ama ben çok aciktim valla. Kürt gibi açım." Dememle ben sofraya annemgil de yukarıya banyoya gittiler. Annemgil de sofraya oturduğunda yemeğe başlamıştık.
Yemek faslı bittiğinde salona geçip oturduk. Sohbet ederken bahar kahvelerimizi getirmişti. Babam kahvesinde bir yudum alıp bana döndü."Ee yarın ilk iş günün." Demesi ile ağzımdan kahveyi püskürtmem bir olmuştu. Ne yani bu kadar erken mi başlıycaktim?
"Baba biraz dinlenseydim bari. Hemen yarın baslamasaydim" diye yakındım ama karşımdakinin babam olduğunu unutmuşum. Tabi kı de yakınmam bir fayda etmedi.
"Aşkım kizim sen bir doktorsun. Hastalar beklemez" sanki ben istedim doktor olmayı. Allahım ya!!
"Izninizle yorgunum biraz dinlenmem gerek " onların bir şey demesini beklemeden yukarı çıktım. Odaya girdiğimde dolabımdan pijamalarimi çıkardim. Ustumu değiştirip yatağa zıpladim. Yastığa kafamı koyar koymaz uyumuşum.
Şu çalar saatlerden nefret ettiğimi daha önce söylemiş mıydım? Eğer söylemediysem şimdi söylüyorum.
Yataktan kalkıp banyoya girdim. Rutin işlerimi halledip banyodan çıktım aslında duş alicaktim ama daha dün akşam aldigim için gerek duymadım. Masami prize takip dolabın karşısına geçtim. Ben giyinene kadar ısınır diye düşündüm. Uzun yazlık elbisede karar verdim çünkü hem hava sıcak hem de zaten hastanede üzerime önlüklerimi giyicektim. Ayakkabı dolabında beyaz adidas superstarlarimi çıkarıp giydim. Makyaj dolabımin taburesine oturup Masami elime aldım. Deniz dalgası yaptım saçımı ve salas bir at kuyruğu yaptım. Az bir makyaj yapıp hazırlığımi bitirmistim. Tabureden kalkıp masayı prizden çıkarıp aşağıya indim.
Annem ve babam sofrada ydi.
"Gunaydin"
"Günaydın tatlım. Nasılsın dinledin mi?"
"Evet annecim valla yastığa kafamı koyar koymaz uyumusum" babam ağzını dahi acmamisti kesin bana çok kızgın. Ne yapabilirim ben de yani istemediğim bir is yapıcam mutlu olmamı beklemesin benden.
Kahvaltı faslı bittiğinde masadan kalkıp kapıya doğru yürüdüm çantami alıp tam cikicak tim ki babamın seslenmesiyle kaldım yerimde."Dolabın üstünde ki arabanın anahtari. Onunla git. Güle güle kullan." Dediğinde sasirmamistim yine benim hakkımda bana sormadan bir şey yapmıştı sıkılmistim bu durumdan artık. Söylediği anahtari alıp kapıdan çıktım. Garajda iki tane araba vardı. Hangisi bilmiyordum. Gerçi ikiside ayni sadece renkleri farklı olan iki jeep. Bu kadar abartıya ne gerek var di ki. Anahtarın açma düğmesine bastığımda beyaz olandan ses geldi. Arabaya binip tam gaz Atagul Hastahanesi.
Yorum yapıp dusuncelerinizi söylerseniz gerçekten çok sevinirim 😊 Hem de böylece hikayeyi devam ettirip ettirmiyecegimi bilmiş olurum 😊 Hatalarim varsa duzeltin lütfen 🙏
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gel Sarıl Bana
Romansa"Senin bu ellerinde ne var, bilmiyorum. Tuttukça güçleniyorum, kalabalık oluyorum."