2. BÖLÜM

484 106 108
                                    

Kapıyı açtım. Kurtarıcım karşımda duruyor işte. Kıvırcık saçları her zamankinden daha mükemmel. Kocaman siyah gözleriyle bana bakıyor. Çarpılmış tipimden olsa gerek şaşırmış gibi bir hali var. Daha fazla beklemedim ve yüzyıllardır görmüyormuşçasına boynuna atladım.

" Seni bir daha hiç göremeyeceğimi sandım."

"İyi olduğuna emin misin? Yine mi depresyona girdin?"

"Tam zamanında geldin."

Gülümsedi.

"Bilsem daha önce gelirdim. Hem bıraksana beni vantuz gibi yapıştın."

"Biliyor musun az önce az kalsın evlendirilecektim."

Arya bana evde kalacakmışım gibi bakıyordu.

"Bir değerlendirseydin keşke..." dedi dalga geçerek. Bir süre birbirimize baktık. Belki de haklıydı. Annem benim turşumu kuracak ama benim turşum bile tutmayacak, her gün sofraya koyulduğum halde bir türlü yenmeyecektim.

Yüz ifadem dehşet içeren bir görüntü almış olacak ki Arya sessizliği yarıp konuşmaya başladı.

"Neyse hazırsın zaten. Ayakkabılarını giy de gidelim bir an önce."

Kafamı onaylar anlamda salladıktan sonra ayakkabılarımı alıp anneme de haber vererek evden çıktım.

Bu arada Arya benim en yakın arkadaşım. Hatta abimden çok onu görüyorum desem yeridir. Evleri tam karşımızda. Kızıl kıvırcık saçlı uzun boylu bir kız. Ayrıca teni o kadar beyazdır ki geceleri dışarda itfaiyeci kıyafeti gibi parlar. Arya beni benden iyi tanır her zaman imdadıma koşar. Tıpkı bugün yaptığı gibi. Bir de benim kurtarıcım erkek değil kız, yoksa siz erkek mi sandınız? Yo yo bu saf, temiz, kıvırcık, %100 Türk kızı . Unutmayın evde kalacağım ben!

Evimiz şehre bir saatlik mesafede olduğundan arabayla gidecektik. Otoparktan küçük yeşil arabamı çıkarttım ve yola koyulduk.

"Ne tarz bir şey almayı düşünüyorsun?"

Camdan dışarıyı gözetlemekle meşgul olan Arya beni duymamıştı.

"HEEEYY sana diyorum kıvırcık! Ne almayı düşünüyorsun?"

Arya kendisine 'kıvırcık' denmesinden nefret eder, ondan olacak ki gözleri sonuna kadar açılmıştı.

"Bilmem, düşünmedim." Dedi.

"Ne! birkaç gün sonra annenin doğum günü ve ne alacağını bilmiyor musun?"

"Gidince düşünürüm." Dedi Arya, hala sonuna kadar açık olan gözleriyle.

Alışverişimizi tamamladıktan sonra günün yorgunluğunu atmak ve okulların açılmasına çok az bir süre kaldığını düşünerek stres atmak için özel mekanımıza gitmeye karar verdik. Biraz yürüyüp en az mahallemiz kadar sakin ama muhteşem ışıklandırmasıyla her yerden görünüp insanı mutlu etmeye yeten marketimize uğradık. Çekirdek aldıktan sonra marketten çıkıp kısa bir süre daha yürüdük. Sonunda çocukların uğramayışına karşılık yıllardır 'yıkılmadım.. ayaktayım..' diyen nam-ı değer mekanımız olan parka ulaştık. Ne zaman fesatlıklar düşünüp milleti çekiştirecek olsak bu parka gelirdik. Bugünse sadece gelmek için gelmiştik. Belki biraz da rahatlamak için. Benden daha yaşlı olan salıncağa oturdum. Boyum kısa, salıncak yüksek olduğundan ayaklarım yere değmeye cüret bile etmiyordu. Yere değmeyen ayaklarım sallanmama izin veriyor yani bazen kısa olmak da insanı mutlu edebilir. *bazen* Arya benim deyişimle bir meşe ağacından bile uzun olduğundan sadece oturmakla yetindi.

DÜŞLERİMİN KIYISINDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin