B.6

17 0 0
                                    

İnsanın işini sevmesi tabi ki önemli ama mesai saati bittikten sonra yapılan iş hiç iyi olmuyor arkadaş yaa...

Saat neredeyse gece 11 ve ben dosyalarla boğuşuyorum, neden mi?

Hepsi o Berat manyağı yüzünden tutturdu toplantı çarşamba günü olsun diye dosyaları toparlamak, ihtiyaçları listelemekte bana kaldı tabi ki!

Dördüncü olduğunu tahmin ettiğim kahvemi de içince her şeyi toparlayıp çantama attım, en azından pijamalarımın içinde kendi kanepemde işleri tamamlamak daha cazip gelmişti.

Otobüsten inip eve doğru ilerlerken arkamdan birinin seslendiğini duydum ve o yöne döndüm,

"Nehir, beklesene beni!"

Koşar adım bana yetişmeye çalışıyordu bense hiç oralı olmadım ve asansöre doğru ilerlemeye devam ettim.

"Niye beni duymamazlıktan geldiğini sorabilir miyim?"

Yanımda nefes nefese kalmış soluklanmaya çalışıyordu

"Ne var?"

"Sürekli beni atlatıp duruyorsun."

Zaten sinirlerim tepemdeydi gelmiş bir de beni azarlıyor

"Berat zaten sinirliyim bulaşma bana, senin yüzünden bu saatte işten çıktım dua et ki yorgunum seninle uğraşamam!"

O pis ama bir o kadar da insanda bakma isteği uyandıran alaylı tebessümüyle bana dönüp

"Yine ne yapmışım ben?"

"Ne yapmadın ki illa yarın mı olması lazım bu toplantının ben anlamadım , şimdi evde de yetiştirmek için çalışıcam senin sayende berbat bir gün!!"

Bir anda tüm tebessümü solan Berat ağzında birkaç bir şey mırıldanıp merdivenlere yöneldi. Tabii ben boş boş arkasından bakıyordum.

Eve girince karnımı doyurup tekrar işe koyuldum fakat aklım Berat'ta kalmıştı. Bir anda neden bu kadar bozulup yanımdan gitmişti ki?



Çarşamba günü gelip çatmıştı ve ben sağ salim toplantıyı atlatmıştım. Toplantı bitiminde Berat'ın yanına gitmiştim fakat işi olduğunu söyleyip gitmişti. Sürekli peşimden dolanan adam bir anda beni peşinden koşturur hale gelmişti.

Tamam belki geçen gece sert çıkmış olabilirdim ama oda sürekli "Nehir,Nehir..." diyip durunca benimde şalterler attı tabi.

Berat'ın beni tınlamamasının on beşinci dakikasındaydım ki Ali Bey'in beni odasına çağırmasıyla dünyaya döndüm.

"Bu anlaşmanın şerefine bir yemek düzenlemeliyiz Nehir, her şeyle senin ilgilenmeni istiyorum yani bu sefer ekibin başında sen varsın."

İç sesim halay çekmeye başlamış, hatta horona bile geçmişti ,

"Çok teşekkür ederim Ali Bey , bana güvenin he şey dört dörtlük olacak."

Tabi yüzümdeki 32 diş sırıtıştan sonra Ali Bey büyük ihtimalle akıl sağlığım için dua etmiştir ama bu sonra dertlenilecek konular listesinde.

İki haftadır oradan oraya koşup mekan bulduktan sonra davetli ve yemek işlerini de halletmiştim. Neredeyse her şey tamamdı. Berat'ın davetiyesini bilerek göndermemiştim ki elden verebileyim.

Beni tınlamayışının 16. gününde , evet ciddi ciddi saydım, kendi ellerimle yaptığım elmalı kekle kapısını çaldım. Bir çalış iki çalış yok, kapı açılmıyor. Tam umudumu kaybetmiş yukarı çıkacakken kumral ,güzel mi güzel ,sırığın teki kapıyı açtı. Ben şok ki ne şok, kız bana bakıyor ben kıza...

Üç dakikalık romantik bir süreçten sonra "Merhaba" demeyi akıl ettim.

"Merhaba, Berat'ı arıyorsan şuan evde yok."

"Şey aslında ben sadece davetiye getirmiştim ve bir de bana çok yardım etti teşekkür etmek istedim." diyerek keki ve davetiyeyi kıza uzattım.

Allah'ın özene bezene yarattığı sırık hatun aldı keki davetiyeyi teşekkür edip kapattı kapıyı.

Tamam maşallahın var da ama bir nezaket ya , insan der ki gel komşu çay demleyelim, sohbet edelim o sırada sen benim kim olduğumu, burada ne halt ettiğimi bir öğren der. Yok anam yok kalmamış komşuluk adabı.

O sinirle çıktım evime çayımı demledim o kızın kim olduğu ile ilgili fikirleri kendi zekamla tahmin etmeye çalıştım o ayrı mesele tabi.

Tek sorun bu kıza neden sinir olduğumu anlayamamıştım.

Bütün gece Berat'ın nesi acaba diye düşünüp dururken uyumuşum.

Ya Unutmak İstemiyorsam?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin