*MYUNG SOO*
Saçlarımı karıştırdıktan sonra ellerimi başımın arkasında birleştirdim ve oturduğum yerde geri yaslandım.Ufak bir kahkaha atmıştım.Bu kızlar kimdi?Nasıl birden hayatımıza girebilmişlerdi?En önemlisi,nasıl olur da bu derece saçmalayabilirlerdi?Gözlerimi salonda gezdirdiğimde gördüğüm manzara benim içinde bulunduğum ruh halinden farklı değildi.Herkesin kafasının karıştığı çok belliydi.Derin bir nefes verip öne doğru eğildim.Dirseklerimi dizlerime koyup parmaklarımla oynamaya başlamıştım.
''Şimdi ne yapacağız peki?'' diye sordum.
Sorunun cevabını gerçekten merak ediyordum.Böyle bir şeyin olması mümkün değildi ve o kızlar güvenliğimizden sorumlulardı.Bu sorunun cevabı onlara güvenip,güvenmeyeceğimizle alakalıydı.
''Gerçekten ne yapacağız?Yule hakkında internette hiçbir bilgi yok.'' diye ekledi Woo Hyun.Gergin olduğu ses tonundan belliydi.
Sung Gyu ağır hareketlerle ayağa kalkıp derin bir nefes aldı.
''Hiçbir şey yapmayacağız.Bu saçma bir şaka olmalı.Belki de Yule'deki insanlar için 'Hoşgeldin Partisi'böyle bir şeydir.Hem bundan kime bahsedebiliriz ki?Üstelik iki seçeneği de düşünmek zorundayız.Doğru değilse güler geçeriz ama doğruysa bundan birine bahsetmek sorun olur.Natsu muydu?O 'Kimseye söylemeyin.' dedi,değil mi?Güvenip biraz daha beklemeliyiz.Bu işle ben ilgilenirim.Şimdi gidip uyuyun.Yorucu bir gündü ve yarın daha yorucu olacak.'' dedi ve kimsenin konuşmasına izin vermeden odasına girdi.
Birbirimize bakmıştık.Konuşmak istediğimiz şeyler vardı ama böyle bir durumda nereden başlamamız gerektiğini bilmiyorduk.
''Sizce de anlattıkları çok eğlenceli şeyler değil miydi?Bence Sung Gyu haklı.Biraz daha bekleyelim.Hem oldukça eğlenceli olacaktır.Gidip uyumalıyız.'' dedi Dong Woo oturduğu yerden kalkıp kocaman gülümserken.
Bunu nasıl eğlenceli bulabildiğine bir anlam verememiştim.Her zaman ki Dong Woo...Hoya'da omuz silkip hiçbir şey demeden odasına gitmişti.Derin bir nefes verdikten sonra ben de uyumak için odama gitmiştim.Yarın gerçekten yorucu bir gün olacaktı ve fırsatımız varken dinlenmeliydik.Bu konuyu tartışmak için uygun bir zaman değildi.Yine de uyumak düşündüğüm kadar kolay olmamıştı.Uzunca bir süreyi yatakta sağa sola dönerek geçirmiştim.En sonunda bu düşünceleri zihnimin karanlık bir köşesine itip uyumaya başlamıştım.
X X X X X X X X X
Sabah,Sung Gyu'nun karşı koyulmaz ısrarları üzerine zor uyanmıştım.Tuttuğu ballı nar suyu dolu bardağı elime tutuşturup fazla vaktimiz kalmadığını ve hızlıca hazırlanmam gerektiğini söyleyip odadan çıkmıştı.Ballı nar suyunu içtikten sonra yataktan kalkıp hazırlanmaya başlamıştım.On beş dakika sonra salona geldiğimde çocuklar Min Hyuk ile konuşuyorlardı ama neden bahsettiklerini duymamıştım.Min Hyuk beni görünce söylenerek yerinden kalkıp evden çıkmıştı.Daha kolay uyanmam için bir şeyler yapmaktan bahsediyordu.Bense onu dinlemek yerine dün olanları düşünüyordum.Diğerlerinin de bunu düşündüğünden emindim.Kızları gördüğümüzde ne yapmamız gerektiği hakkında düşünmeden edemeyeceklerini biliyordum.Min Hyuk ile konuşurak aşağı inmiştik.Sung Gyu hariç hepimiz kızları görünce duraksamıştık.O ise dün gece hiçbir şey olmamış gibi ''Günaydın.'' deyip arabaya binmişti.Biz de onu takip edip arabaya bindik.Derin bi nefes vermiştim ve hava alanı yolculuğu başlamıştı.
*CHİKARA*
Sabah Tae Sook ve Min Hyuk gelmeden yurt binasının garajına inmiştik.Onlar geldiğindeyse Min Hyuk'un üyeleri almasını beklemiştik sessizce.Yaklaşık yarım saat sonra geri geldiklerinde ufak bir durakmasa sonrasında Sung Gyu önderliğinden arabaya binmişlerdi.Kendimizi çok daha büyük bir tepkiye hazırladığımız için bunu biraz komik bulmuştum.Büyük ihtimalle duraksadıklarını fark etmediğimizi sanıyorlardı ve bizde ona göre davranıcaktık.Onların ardından arabaya binip hava alanına gitmek üzere yurt binasından ayrıldık.Çocuklar bugün bir ödül törenine katılmak üzere Çin'e gidiyorlardı ve bu bizim gerçek anlamda ilk görevimiz olacaktı.Adanın güvenini boşa çıkartmamak adına çok dikkatli olmak zorundaydık.
Hava alanına geldiğimizde bir çok hayran vardı.Çocuklar arabadan indiklerinde etrafa gülücükler saçıp kendi aralarında bir şeyler konuşmaya başlamışlardı.Yume'de Tae Sook ile konuşup nasıl hareket edeceğimize dair bilgi almıştı.Geri geldiğinde nerede durmamız gerektiği ile ilgili bir kaç bilgi vermişti Yume.Bir dakika sonra çocukların yanına gidip binaya girmek için hareketlendik.Hayranların arasından geçmek düşündüğümden daha kolay olmuştu.Bir itişme olduğu kesindi ama çocukların onlar ile sohbet etmeleri işi kolaylaştırıyordu.Üstelik hayranlar menajerlerin sözünü de dinliyordu.Bize yapacak pek bir şey kalmamıştı.Binaya girip belli kontrollerden geçtikten sonra çocuklar bir bank bulup oturmuşlardı.Kendi aralarında sohbet ederlerken göz ucu ile bizi de kontrol ediyorlardı.Sung Gyu dışında...Dün geceden sonra bu davranışları çok normaldi.Ya da anormal miydi?''Ne saçmalıyorsunuz siz?'' diyerek kavga çıkartmaları gerekmez miydi?Uçağın anons edilmesi ile bu düşüncelerimi bir kenara bırakmıştım.
Uçağa bindiğimizde çocuklardan bir kaçı hayranlar ile sohbet ederken diğerleri de uyumuş ya da müzik dinlemişlerdi.Yaklaşık 2 saat bu şekilde geçtikten sonra Çin'e gelmiştik.Çin'deki hayranlar daha kalabalıktı ve aralarından geçip çocukları arabaya bindirmek zor olmuştu.Bir saatlik yolculuktan sonra otele gelmiştik.Sorunsuz bir şekilde giriş yaptıktan sonra odaların olduğu kata çıkmıştık.Yolculuk onları yormuştu ve akşam katılmaları gereken bir ödül töreni vardı.Aynı katta kalacaktık.Akari odanın önüne geldiğinden durup geri döndü.
''Eğer dışarı çıkmak isterseniz haber vermeyi unutmayın,lütfen.Size eşlik etmemiz gerek.''
''Bir randevuya çıkar gibi mi?INSPIRIT'lerin bundan hoşlanacağını hiç sanmıyorum.'' diye yanıt vermişti Woo Hyun.
''Randevuya çıkar gibi değil.Bir iş(!) gibi.En azından nerede olduğunuzu bildirmeniz gerekir ki ona göre önlemimizi alalım,değil mi?'' demişti Akari,yüzünde sinirli olduğunu gizlemeye çalıştığını belli eden bir gülümseme ile.
''Ah!Tabiki de bildireceğiz.Size zorluk çıkartmak istemeyiz.'' diye cevapladı Woo Hyun,Akari'ye oranla daha profesyonel bir gülüş ile.
Akari ise derin bir nefes verip kapıyı açmak için hareketlenmişti.Woo Hyun ise Akari'nin cevap vermemesi karşısında gülümsemişti.Sanırım böyle şeylerden oldukça zevk alıyordu.
''Yeterince yorulduk bugün.Akşamda dinlenmek için uygun olmayacağız.Kimsenin dışarı çıkacağını sanmıyorum.Dinlenmenize bakın siz de.'' demişti Sung Gyu'nun Woo Hyun'un yanına gelirken.
Woo Hyun'a gülümsedikten sonra onu sürüklemeye başlamıştı.Hatalı olan çocuğunu ortamdan uzaklaştırmaya çalışan anneler gibi gözüküyordu.Bu hallerine gülmemek elde değildi.Yume dalga geçmek için bir şey söyleyecekken odada ki Akari'nin sesi buna engel olmuştu.Çocuklarla birlikte odaya girdiğimiz de gördüğümüz manzarayı açıklamaksa zor olacaktı.
NOT= Bir haftalık aradan sonra yeterince uzun bir bölüm olmamış sanırım ama telafi edeceğim ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
Teen Fiction...''Diyelim ki dediklerinizin hepsi doğru.Bunun bizimle ilgisi ne?Burada olmanızın bir sebebi olmalı,değil mi?Neden onca kişi arasından biz?'' Duydukları karşısında en sakin kalan kişi oydu.Sanırım...Çok mantıklı bir soru sormuştu ama bunun cevabı...