Gözlerimi gökyüzüne dikip güneş ışıklarının tenime işlemesine izin verdim.Kontrolden geçip hava alanından dışarıya çıkmıştım.Kızları beklerken rüzgarın siyah,dalgalı ve uzun saçlarımı dağıtmasına müsade ediyordum.Yume,Akari ve Tenshi de bir süre sonra kontrolden geçip yanıma gelmişlerdi.Omuzlarına dökülen kızıl-kahverengi saçlarını toplamıştı Akari.Rüzgarın saçlarını dağıtmasından nefret ederdi.Bir süre bekledikten sonra önümüzde siyah bir araba durmuştu.İçinden iki adam inmişti.Birisi selam verdikten sonra arkaya geçip bavulları arabaya yerleştirmeye başladı.Uzun boylu ve geniş omuzlu olan adam gözlerini kısıp hepimizi baştan aşağı süzmüştü.Arabaya yaslanıp başıyla hafif bir selam verdi.Aynı şekilde karşılık vermiştik.Kim olduğunu bilmiyordum ama şimdiden bir kaç göz bulunduğumuz yere yönelmişti.Aralarında bir şeyler konuşuyorlardı.Arabada konuşmanın daha rahat olacağını söyleyip binmemizi işaret etti uzun boylu adam.Arabaya bindiğimiz de bir süre sessiz kalmıştı.Eşyalarımızı yerleştiren adam şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırdığında arkasını döndü.
''Adım Kang Tae Sook.Korumalığını yapacağınız grubun menajeriyim.Sizinle çalışmak büyük bir zevk olacak.Bu dosyalarda grup hakkında bilmeniz gerekenler var.''
Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip dosyaları uzattı.Aslında gurubu korumak için fazla cılız olduğumuzu düşünüyor ve iki ay içinde erkek korumalar ile değiştirileceğimize inanıyordu.Yume aynı sahte gülüş ile dosyaları almıştı.Tae Sook önüne dönüp parmağıyla ritim tutmaya ve bir şarkıyı mırıldanmaya başladı.Susup camdan dışarıyı izlemeye koyulduk.Konuşacak daha fazla konumuz yoktu.Üstelik Tae Sook şirketten nasıl gideceğimiz düşünmekle meşguldü.Birimizin kolunun kırılacağına inanıyordu.Ensesine kadar gelen karamel rengi saçları ve ışıldayan mavi gözleriyle güldüğünde mükemmel görünen Tenshi'yi susturmuştum.Tae Sook'un uçuk fikirleri karşısında gülmemek zor olsa da kendine hakim olmalıydı.Bir süre sonra büyük bir şirket binasının önünde durmuştuk.Arabadan indiğimizde Tae Sook şoför koltuğunda oturan çocuğa eşyalarımızı yurda götürmesini söyleyip şirkete gitmişti.Biz de peşinden içeri girdik.Karşılaştığımız her şirket çalışanı bu görev için uygun olmadığımızı düşünüyordu.Bu muamele ile ilk kez karşılaşmıyorduk ama kendilerinden bu kadar emin olan bir topluluğu ilk defa görmüştük.Yüzlerindeki ifadenin zamanla değiştiğini görmek çok zevkli olacaktı.Şirketteki mini turumuz bittiğinde CEO'nun odasına gitmiştik.Siyah ve grinin ağırlıkta olduğu klasik bir şirket odasıydı.Bizi gördüğünde koltuğundan kalkıp odanın ortasındaki deri oturma grubuna yöneldi.Yüzündeki sahte gülümseme ile selam verip oturmamızı işaret etti.Bu kısmın bir an önce bitmesini istiyordum.
''Adım Lee Jung Yeop.Şirketin CEO'suyum.Çocuklar şuan şirkette değil.Yurda kadar eşlik edip tanışmanızı sağlayacağım.Sizi biraz bekleteceğim gerçi.Cumhurbaşkanımız neden sizin korumalık yapmanız konusunda ısrar etti bilmiyorum ama çocuklara iyi bakın,lütfen.''
Alaycı bir ses tonu ile konuşmasını bitirdikten sonra masasının başına geçti.Birkaç dosya ile ilgileniyordu.Korumalığı bizim yapacak olmamızdan hoşnut değildi.Ona ayak bağı olacağımızı düşünüyordu.Bir süre odada sessizce beklemek zorunda kalmıştık.Jung Yeop derin bir nefes verip ayağa kalktı.Ceketini giydikten sonra ''Gidelim.'' dedi ve odadan çıktı.Hızlı adımlarla peşinde yürüyorduk.Şirketin garajına inip siyah bir arabaya bindik.On beş dakikalık bir ölüm sessizliğinden sonra yurt binasına gelmiştik.Büyük bir binaydı ve dışı tamamen camlarla kaplıydı.Binanın en üst katına çıktık.Jung Yeop hiçbir şey söylemeden bir daire gösterip Yume'ye anahtarı uzattı.Yume'de aynı sessizlik ile anahtarı almıştı.Jung Yeop cebinden başka bir anahtar çıkartıp az önce gösterdiği dairenin karşısındaki kapıyı açtı.Hiç duraksamadan içeri girmişti.Normalde bu işlerle gözetmenler ilgilenirdi.O yüzden gözetmenlerle olmayı seviyordum.Ama şuan yanımızda bir gözetmen yoktu ve bu işlerle biz ilgilenmeliydik.Yavaşça içeri girmiştik.Salonda iki çocuk oyun oynuyordu.Hafif kabarık saçlarını düzeltirken yüzünden ne olduğunu anlamadığını belli eden bir gülümseme ile yanımıza gelmişti uzun boylu çocuk.Diş etlerini açığa çıkartan sevimli bir gülüşü vardı.Az önce birlikte oyun oynadıkları çocuk ellerini arkaya koyup biraz geri yaslanmıştı.Korelilere oranla daha iri gözleri vardı.Çoğu kızı kıskandırabilecek kadar parlak bir cilde sahipti.Ne olduğuna anlam verememiş ve açıklaması için gözlerini Jung Yeop'a dikmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
Fiksi Remaja...''Diyelim ki dediklerinizin hepsi doğru.Bunun bizimle ilgisi ne?Burada olmanızın bir sebebi olmalı,değil mi?Neden onca kişi arasından biz?'' Duydukları karşısında en sakin kalan kişi oydu.Sanırım...Çok mantıklı bir soru sormuştu ama bunun cevabı...