Karanlıkta Gezenler

77 1 5
                                    

      Kimine göre genç bir çocuk,kimine göre bir adam,kimine göre bir büyüyen bir küçülen kedi benzeri varlık,kimine göreyse bir kadın...Görülenler,anlatılanlar,duyulanlardan ibaret yaşanılanlar.

      Ben kendi yaşadıklarım ve bizzat tanık olduklarımla başlamak istiyorum anlatmaya ve anlatacaklarımı karşılıklı sohbet havasındaymışçasına paylaşmak istiyorum sizlerle...

Açıkçası kendim şahsen görmeden çok ihtimal vermiyordum onların bizlerle olumlu  veya olumsuz iletişim kurabileceklerine ve hepimizin bildiği gibi özellikle çocuklar bir araya geldiklerinde korksalar dahi illaki açarlar bu hoş olmayan sohbetleri.İşte bizde 14-15 yaşındayken onlarla ilk tecrübemizi yaşadık.

      Hazır mısınız dinlemeye ? Okumaya ? Başlıyorum Öyleyse...

      Anlatmaya başlamadan önce kendi çocukluğumdan bahsetmek istiyorum.

      Bizler 90'ların çocuklarıydık.Köye gittiğimiz zaman şenlik yerine dönerdi ortalık,ne maceralar ne anılar yaşamışızdır anlatmaya zaman yetmez.Hayatımın en güzel günlerini orada geçirmişimdir.Muhteşem bir çocukluk yaşadım.Öyle zıpır,yaramaz,haşere,kuduruk bir çocukluk değil bahsettiğim.Aksine annemden ödüm kopardı,eften puftan sebeplerle çokta dayağını yemişliğim vardır.Uslu ama dolu dolu bir çocukluktu bizimkisi.Bütün köyün çocukları gece toplanırdık.Bahsettiğim çocukluk ben diyeyim 30 siz deyin 60 öyle kalabalıktık ve hepimiz toplanırdık.Hep bir ağızdan konuşulmazdı,bir arada kızlar ve erkekler olarak oturur,sabahlara kadar sohbet ederdik.Bisiklet sürerdik.Şişe çevirmece oynardık.Gecenin karanlığında ve bahsi geçen köyde Cesaret diyenin vay haline siz düşünün neler yaptırdıklarını..Kimin parası varsa ortaya koyardı.Birimizin parası hepimizin parasıydı,gider toplu olarak,laf aramızda dünyanın abur cuburunu alırdık.

     Benim teyzem o dönemde yurt dışında yaşamaktaydı ve kendisinin köyün ortasında önü komple boş bir arazi ve ağaçlar içerisinde bir dereye ulaşan 3 katlı tripleks bir villası vardı,hemen yanında aynı ebatlarda bir villa daha vardı o da eltisine aitti.Teyzemin 3 çocuğu ve eltisininde 2 çocuğu olduğu için yazın anneannemden ziyade daha çok teyzemin evinde kalırdık.Köydeki bütün çocuklar orada toplanırdık.

      Yine öyle bir yaz akşamıydı.Teyzemler annemlerle birlikte anneannemlere yemeğe gitmişlerdi.Biz benden bir yaş büyük olan (kız) kuzenimle birlikte evde yalnız kalmıştık ve kuzenimin babasının o gün tersliği üstündeydi.''Sizi ne camda ne de kapıda görmeyeceğim!'' diyerek kapıyı üzerimize kilitleyip kahveye gitmişti.Bizde kuzenimle birlikte onun üst katta bulunan odasında oturuyorduk,müzik dinliyorduk,dışarıda yine çocuklar vardı ancak evin hemen karşısındaki tepede bulunan kahvede de eniştem vardı ve biz korkudan cama dahi çıkamıyorduk.İtiraf edeceğim o dönem İsmail Yk acayip popülerdi ve benim kuzenim büyük hayranıydı (gözleri kapalı maymuncuk) oturmuş onu dinliyorduk işte.Benim canım bir anda çikolata istedi.Teyzem yurt dışından getirdiği misafir çikolatalarını,aşağıda bulunan salonun ortasındaki,orta sehpaya koymuştu.Kuzenime ben aşağıya inip çikolata alacağım senin istediğin bir şey var mı? dedim. ''Hayır'' dedi. Ya da o da çikolata istemiş miydi(?) Hatırlayamıyorum.Neyse sözün kısası ben aşağıya inmek için odadan çıktım.Aklımda kesinlikle korkunç bir şey yoktu çünkü inanmıyordum.Aşağıya baya baya şarkı söyleyerek iniyordum ki,son basamağa 3-4 basamak kala karşı ama hafifte çaprazda bulunan mutfağın kapısında yere daha yakın bir boyutta bana uzanmış bir şekilde bakan simsiyah bir kafa gördüm ancak gözleri çok daha parlak siyahtı ve benim görsel hafızam çok zayıf olmasına rağmen o surat aklıma kazındı ve senelerdir gözümün önünden gitmiyor.Ne yaptığımı merak ediyorsanız.Hareket edemedim.Kaldım.Bildiğiniz bakakaldım.O bana bakıyor,ben ona bakıyordum.Sonrasında o hafif bir şekilde geri çekilip yükselmeye başladı ve ben o merdivenleri belki 3'er belki 5'er adım birden koşarak düşe kalka çıktım.Konuşamıyordum.Kuzenimi kolundan tuttuğum gibi balkona çıktık.Bir süre geçtikten sonra neler olduğunu ona anlatabildim.Kuzenim balkon kapısına doğru gittiğinde yukarı doğru çıkmakta olan simsiyah,up uzun birşey gördüğünü söyledi.Bir bacağı,bir kolunun üstünde olduğundan ve sürünerek çıktığından bahsetti.Bir problemimiz vardı.Kuzenimin odasından da balkona açılan bir cam vardı ve bir süre sonra kuzenimin odasındaki çekmecelerin açılıp kapandığını duymaya başladık.O dönemde Ayet-el Kürsi'yi son cümlesine kadar okuyabiliyordum ve sürekli başa alıp Ayet-el Kürsi'yi bildiğim kadarıyla okumaya başlamıştım.Artık aşağıya atlamak fikri bile cazip geliyordu.Bildiğim kadarıyla duaları okuduk.Ev zifiri karanlıktı.Kuzenime bu böyle olmayacak,içeri girip bir yandan dua okuyalım ve ben sağ taraftaki odaların sen sağ taraftaki odaların ışıklarını aç olur mu?  dedim.Ve Bismillahirrahmanirrahim diyerek kapıyı açıp başladık koşmaya.Hem dua okuyor,hem ağlıyor,hem ışıkları açıyorduk.Bütün ışıkları açtıktan sonra bir oh çektik.Salona geçtik ve oturmaya başladık.O sırada alt balkonun camından bir ses geldi.Biri cama vuruyordu.Gidip baktığımızda komşunun kızı yani kuzenimin bizden 2 yaş büyük akrabası olduğunu gördük.Onu görünce biraz rahatladık.İçeri girdi,beraber oturmaya başladık.Kendisi gece vakti,ormanda korkusuzca gezen biri olduğu için ondan cesaret aldık fakat kötü olan bir durum daha vardı ki o da ilk defa korkuyordu.Teyzemin salonu Amerikan tipi mutfaktı ve biz salonda otururken mutfaktan tencere sesleri gelmeye başlamıştı.Kuzenim o anda krize girdi.Ellerini yumruk yapıp çenesinin altında kilitledi,sağına soluna bakıp,sesle ve dişlerini sıkarak,ağlamaya başladı,morarmıştı.Çok korkmuştuk.Sonra kuzenimin akrabası olan o abla hemen camdan geri çıktı,ben dua okuyordum,sarılıyordum kuzenime,su içirmeye çalışıyordum ama o burada değildi.Yan evden teyzemin eltileri gelmişti,hepsi camdan içeri girdiler ve bizim halimizi görünce çok kötü oldular.Kuzenimi kendine getiremeyince de annemleri çağırmak için çocukları gönderdiler.Teyzemler,annemler,anneannemler,büyük teyzemler,kuzenlerim hepsi gelmişti.Biri kuzenimin başında Yasin okuyordu,diğer taraftan teyzem ağlayarak,kuzenimin yüzünü yıkamaya çalışıyordu.Birkaç saat sonra kuzenim biraz daha açıldığında ona ne olduğunu sorduk ve bize söylediği şeyi şuan yazarken bile tüylerimin diken diken olmasıyla dehşetini hissederek yazıyorum.Etrafında onlarca üç harflinin olduğunu ve kutu kutu pense tarzında el ele vererek sağlı sollu dönerek dans ettiklerini,onuda aralarına çağırdıklarını söyledi.

      Sonuç olarak şu an ki aklım olsa o evin bahçesine girmem birdaha,camdan çıkarım dışarı,alt balkona açılan bir cam var ve alt balkondan yere inen merdiven var,şuan hiçbir korku onun önüne geçemez ama o an ki şokla onu bile akıl edemedik.Annemler,teyzemler bize inanmazsa,enişteme ne deriz korkusu vardı.Ben sonrasında da o evde kalmaya devam ettim ve onlarda bizimle uğraşmaya devam etti.

Benim nedeni olarak düşündüğüme gelecek olursak; o ev boş bir ev,büyük bir ev ve karanlık bir ev.Unutmamalıyız ki.Boş evlere,büyük evlere ve karanlık evlere yerleşirler.Dinimizde dahi yattığınız oda da bir mum ışığı dahi ışık olsun denir.O koca ev koca bir sene boş kalıyor,teyzemler yurt dışında.Zaman zaman iki sene de bir geldikleri bile oluyordu.Yani altı mezarlık olan bir köy için o evde birşeylerin olmasından daha normal birşey olamaz sanıyorum.

      Mezarlık bölgeleri,altında kabir olan yerler,evler de üç harflilerin yerleşim yerleridir. O evde benim,büyük teyzemin kızının,teyzemin,teyzemin görümcesi ve kayınvalidesinin yaşadığı diğer olaylarla devam ediyor olacağım paylaşımlarıma.


GECENİN SAHİPLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin