Bölüm 4

1.1K 86 31
                                    

             |Sınırları aşmak|

Mira'nın Ağzından;

Yankı gittikten sonra pencerenin kenarındaki koltuğa oturup, bugün olanları kafamda toparlamaya çalışıyorum.

"O ne tavırlar öyle Edward' mısın sen öyle evlere odalara girmeler ne"

Amacı sadece beni korkutmaksa, gerçekten bugün yaptıklarıyla bunu başarmış olabilir.
Tabi ki de öyle ben kimseden korkmam ayakları falan yapmayacağım. Zira evime girerek gayette korkuttu.

Onunla ilgili şeyler beni belki hiç alakadar etmese bile onun hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorum.

Komodinin üstünde duran telefonu elime alıyorum. En çok kullandığım sosyal mecraya giriyorum. Arama butonuna basıp Yankı'nın ismini aratıyorum birkaç profilden sonra onunkini buluyorum

"Mertoğlu mu? Ee bu okulun sahibi" diyorum şaşkınlıkla

"Egosunun neden bu kadar kabarık olduğu ortada"

Fotoğraflarına bakmaya başladığım sırada annemin sesini duyuyorum. Telefonumun kilidini kapatıp yatağın üstüne bırakıyorum. Annemin yanına gidiyorum

..........

Koştura koştura okula giriyorum derse geç kalmanın verdiği panikle daha hızlı deparlar atıyorum. Hızla sınıfa girip yerime geçiyorum. Montumu çıkarırken bir çocuk yanıma geliyor masama bir kağıt bırakıyor

"Akşam bendesin" deyip göz kırpıyor

"Ne" diyorum anlamaz tavırlarla

"Bizimkiler söyledi baya iyimişsin"diyor iğrenç tavırlarla

Hızla önüme koyduğu kağıdı açıp okumaya başlıyorum

'Güzel bir gece geçirmek ister misin?' yazan bir not ve numaramı görmek pekte aşina olduğum bir durum olmuyor hızla yerimden kalkıyorum

"Kim verdi bunu sana"diyorum yanımda duran iğrenç çocuğa

"Ne önemi var parasıyla değil mi?"

"Ne diyorsun be sen! KİM VERDİ BUNU SANA O YAPTI DEĞİL Mİ? YANKI" diye bağırıyorum

"Niye bu kadar sinirlendin ki zat..." diye başladığı cümlesini havaya kalkan yumruğum bölüyor ama Yankı'nın sesiyle yumruğumu geri indiriyorum

"İşte görmek istediğim tablo benim ki sınırlarını zorlamaya başlamış bile" diyor Yankı

Hızla ona doğru adımlıyorum tam karşısında durup konuşmaya başlıyorum

"Pardon benim ki?" diyorum burnumdan solurken

"Ne o hoşuna gitmedi mi?"

"Gitmedi."

"Peki.. Afiş hoşuna gitti mi? parlak tonlar tercih ettim numaran dikkat çeksin diye"diyor ukalaca

"Bu yaptığın çok adice."

"Olabilir"deyip gülümsüyor, göz deviriyorum

"Kaç kişi de daha var bu şey"diye soruyorum

"Bilmiyorum. Saymadım"diyor umursamaz bir tavırla

"Sen çok iğrençsin."diyorum omzuna çarpıp sınıftan çıkıyorum

Hızlı adımlarla koridorları turluyorum. Panoların duvarların üstüne bakıyorum. Tuvaletlere giriyorum teker teker

"Kızlar tuvaletine neden assın"diyorum söylenerek

Kerem'e görmesi için dua ederek bir mesaj atıyorum

'Sana ihtiyacım var dersten çıkıp erkekler tuvaletinin oraya gelebilir misin'

Birkaç dakikanın ardından beklediğim cevap geliyor

'Geliyorum' rahat bir nefes alıp beklemeye başlıyorum.. 2 dakika sonra yanıma geliyor

"Ne oldu, İyi misin sen?" diyor telaşlı bir şekilde, olumsuz anlamda kafamı sallıyorum

Elimdeki kağıdı utanarak ona gösteriyorum

"İçerde buna benzer bir şey var mı bakabilir misin?" diyorum ağlamaklı çıkan sesimle

Kağıdı eline alıp inceliyor, kaşlarını çatıp bana bakmaya başlıyor

"Kim yaptı bunu" diye sinirli bir ifadeyle soruyor

"Biri bana oyun oynuyor." diyorum, 'bekle' deyip içeri giriyor

Biraz sonra çıkıp başını olumsuz anlamda sallıyor

Diğer erkekler tuvaletine ve spor salonundaki soyunma odalarına bakıyoruz teker teker. Sonra alt kattaki yüzme havuzuna gidip oradaki soyunma odalarına bakmak geliyor Kerem'in aklına

"Ya elden dağıttılarsa baksana hiçbir yerde yok"diyor

"O şıkka ihtimal bile vermek  istemiyorum"diyorum umutsuz bir şekilde

Kerem kafa sallayıp soyunma odalarının oraya gidiyor bende havuzun orada onu bekliyorum

"Arkadaşın haklı olabilir belki de elden ele dağıtmışımdır" diyor arkamdan bir ses, tanımam çok zamanımı almıyor

"Sencede fazla ileri gitmedin mi?"diyorum sinirden çatallaşan sesimle

"Daha yeni başladık. Bunlar ısınma turları" diyor saçlarını geriye doğru atarken, sinirden ağlamamak için kendimi zor tutuyorum

"Seni alt edemeyeceğimi mi sanıyorsun?" diyorum

"Evet. Ama şaşırmayada hazırım alt et beni" diyor

"Nesin sen okulun sahibinin bu zaman kadar el bebek gül bebek büyütülmüş şımarık play boy çocuğu falan mı" diyorum ukala tavırlarla

Dediklerime büyük bir kahkaha atıyor

"Nesin sen medyum falan mı?" diyor gözlerini belerterek

"Farkettimde şuan sana senin duymak istediklerini söyledim. Gerçek Yankı Mertoğlu'nun çok daha farklı bir hikâyesi var değil mi?" diyorum gözlerimi kısarak

Söylediğim şeye şaşırıyor. Ama şaşkınlığını gizlemek için vakit kaybetmiyor

"Herkesin hikâyesi farklıdır" diyor

"Erkek çocuklarının, annelerine daha düşkün olma olasılığını ele alırsak. Belki de annenden gelen bir yaran vardır.ha ne dersin" diyorum meydan okurcasına

Kaşlarını havaya kaldırıp çenesini ovuşturuyor. Sonra da aşina olduğum o sinir bozucu gülüşü suratında ki yerini alıyor

"Bilmem sen iyi bilirsin kız çocukları da babalarına daha düşkün olurlar. Senin ondan gelen bir yaran mı var?" diyor

Böyle bir atak beklemediğim için affallıyorum ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Beynimin çalışma fonksiyonlarını kestiğini düşünüyorum. Ben kozu ne ara onun kucağına verdiğim konusunda kafa yorarken, Yankı konuşmaya devam ediyor

"Birbirimizi aileden vuracaksak.. seni burada baban konusunda ağlatırım" diyor ciddi bir şekilde

Ellerimi yumruk yapıyorum. Tırnaklarımı etime geçirircesine sıkıyorum

"Sen nereden...."

"Ben 'düşmanımı' iyi tanırım. Sadece kendisini değil çevresinide.." diyor

"Bu arada boşuna arama o çocuktan başka kimseye vermedim. Sadece seni kışkırtmak içindi" diye devam ediyor

"Başardın.." diyorum dişlerimi sıkarak

"Her zamanki gibi" diyor ve çıkışa doğru adımlıyor

                |Bölüm Sonu|

Mertoğlu KolejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin