Üç günlük tatili sona eren Elliana, dün gece yine geç yatmıştı. Kıyafetlerini toplaması gerekiyordu ama tek yaptığı uyuklamak oldu. Yol boyunca David, yeğeniyle neşeli vakitler geçirirken Elliana, onlardan apayrı bir alemdeydi. Aşırı yüksek müzik sesi, yorgunluğuna engel olamadı. Göz kapaklarını, perdeleri çeker gibi indirdi ve kendi dünyasında açtı gözlerini.
Rüzgarın müzikli esintisi, hem tenini hem de huzurunu okşadı. Bu dünyada sadece o vardı, sadece huzur. Elliana müziğin içinde geziniyordu sanki, ya da müzik onun. Bacaklarında gezinen rüzgar, Elliana'nın müziğiydi. Islık gibi ama daha duygusal. Keman gibi ama daha pürüzsüz... Sonra bir ses duydu ileriden, bir kız sesi. Rüzgar değildi bu, kuzeninin ta kendisi.
"Tekrar mı uyudun kuzen! Uyansana be kızım!"
Elliana, yüzüne çarpan bu ürkütücü sesten sonra irkildi ve yok olup gitti. Sürekli tekrarlanan bir dejavu yaşıyormuş gibi öfkeliydi.
"Yeter! Rahat bırak beni!"
Kuzen Alice şaşkındı, donup kaldı. Hiçbir karşılık vermeden öylece koltuğuna yaslandı ve yol boyunca hiç konuşmadı. Kuzenler birbirlerine dargındı artık. İki buçuk saat devam eden bu dargınlık, neyse ki Alice'in evinde son buldu.
Elliana, amcasının evinden mutlu ayrılmasına rağmen eve dönüş yolunda kafasını cama yaslayıp ağladı. Hayallerindeki çisil gibi ince ve sessiz. Yanındaki koltukta arabayı kullanan David bile duymadı sessiz hıçkırıklarını. Kimse duyamazdı aslında. Bu hıçkırıkları duyabilecek, anlayabilecek bir kişi vardı ve onun haricinde kimse Elliana'yı böylesine içten, böylesine yakından dinleyemezdi.
Ani bir tepki vermişti Elliana. Büyük babasının ölümünden sonra defalarca yaptığı agresif bir hareketti bu. Son yıllarda kaybettiği arkadaşları, onu bu yüzden terk etmişlerdi. Garip yanıltmalarına dayanamayan sayısız sevgilisi de bir bir ayrılmıştı ondan. Her biri erkekliğin verdiği heyecanı yaşamak isterken, Elliana onlara kapısını açık gibi gösterip hızla kapattı farkında olmadan.
. . .
"Bugün baş başa takılalım mı Elliana?"
"Tamam, olur. Nerede takılacağız?"
"Babana bir şey uydurursan benim eve gidebiliriz."
"Babamdan izin almama gerek yok, yokluğumu bile anlamaz..."
İkili heyecanlı heyecanlı dersin bitmesini bekledi. Erkekliğinin verdiği hormonsal coşkuyu içinde saklamaya çalışan William, evde yapacaklarının sırasını belirlemişti kafasında. O, Elliana'dan daha heyecanlıydı. Okulun en güzel kızını eve atmanın vereceği karizmayı ve popülerliği hesaplıyordu.
Elliana, bir erkek arkadaşla ne kadar ileriye gidilebileceğini bilmiyordu. Alt komşusu Mary'nin, sevgilisiyle romantik telefon konuşmalarına sık sık şahit olmuştu ve bir nevi aynısını yaşamak istiyordu. Basit bir hayal kurmuştu:
"Önce göz göze bakarak romantik sohbet ederiz. Sonra o beni dudaklarımdan öper ve ben ona aşık olurum. Sonra bana yemekler hazırlar, birlikte yeriz. Kalan vaktimizi de film izleyerek geçiririz..."
O Elliana'ydı. Böyle basit hayaller kurarak vakit kaybetmemeliydi. Onun kendi gerçek dünyalarını yaratması gerekiyordu, gerçek ve hayal olan dünyaları... İkili adrese geldiler. William, kapıyı kapatır kapatmaz Elliana'yı arkasından itelemeye başladı. Onu acele ettirerek kendi odasına götürdü. Elliana, halinden memnun gibiydi, sevgilisinin heyecanına ortak olmuştu. Elliana'yı yatağın ucuna kadar getirdikten sonra onu hızla yitip yatağa düşürdü. Elliana bu kadarını beklemiyordu. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Ne yapıyorsun William?"
William aceleciydi, bir o kadar da heyecanlı. Hiçbir cevap verme gereği duymadan tişörtünü çıkardı. Elliana korkmaya da başladı. Aynı soruyu bu kez kızarak tekrar sordu:
"William! Ne yaptığını sanıyorsun?"
"Ne yapmaya geldiysek onu..."
William soyunmaya devam etti. O kadar heyecanlıydı ki, pantolonunu çıkarırken dengesini kaybedip düştü. Yerdeyken bile pantolonunu çıkarma telaşındaydı. Artık yarı çıplak bir halde Elliana'nın karşısına geçti. Önce gövde gösterisi yapar gibi bir süre sadece onu izledi. Dizlerinden başlayarak mavi gözlerine kadar göz keşfi yaptı. Hazır olduğunda usulca yaklaştı ve Elliana'nın ayakkabılarını çıkarmaya çalıştı. Elliana buna izin vermedi, bu iradesiz genci ayaklarıyla yataktan aşağı attı. Ama William daha istekli olarak geri döndü. Elliana güçsüzdü, yalnızdı. Çığlık atıyordu ama duyan olmadı. William, biraz sonra onun ağzını da kapattı ve kızın sesini kısmayı başardı. Bir köpek gibi tek dileğini gerçekleştirmeye uğraşıyordu. Evet, bu bir köpekti artık. Azgın, saldırgan kuduz bir köpek.
Hızla açılan kapının ardından kalın bir kadın sesi bu kargaşayı durdurmayı başardı. William o kadını görür görmez yine yataktan düştü ve hemen kıyafetlerine koştu. Elliana, çığlıklarına bu kez göz yaşları eşliğinde devam etti. Yapacak neyi vardı ki başka, çok korkmuştu. Kuduz bir köpek ile karşı karşıya kalan herkes gibi...
William kıyafetlerini alıp hemen odadan çıktı ve annesi Elliana ile baş başa kaldı. William, annesine nasıl bir açıklama yapacağını düşünmeye başladı. O da korkuyordu ama onun ki kuduz bir köpek olmanın verdiği ölüm korkusuydu.
"İyi misin güzelim?"
Kendine gelen Elliana, kadının uzattığı suyu içti ve kafasını salladı. Su bardağını iki eliyle zar zor tutuyordu. Geçirdiği şokun şiddeti, ellerinden ve gözlerinden anlaşılıyordu ama kadın yine de sordu:
"Sana bir şey yaptı mı?"
Elliana'nın sesi de titriyordu, kekeleyerek verdiği cevap, kendisinin tek teselli kaynağıydı.
"Hayır, yapamadı..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA
Mystery / ThrillerDünyanın acımasızlığından ve iğrençliğinden bunalan şizofreni hastası Elliana, kişisel hayaller kurar. Bunu alışkanlık haline getiren Elliana, rüyalarında bile kendini mutlu eden şeyleri görür. Zaman içinde hayalleri onun parçası olur. Okul çık...