ELVEDA

35 2 0
                                    

Dylan Cullen'dan

Victoria ve babası arabadan inmişti. Ama ben yüksek heyecanımdan dolayı inemiyordum. Victoria camdan bana bakıp iki kez tıklattı ve o kocaman gülümsemesini yüzüne yerleştirip gelmemi işaret etti. O gülünce içimde bir kıpırtı dolaşıyordu. Bende tebessüm edip arabadan indim. Victoria güven verircesine omzumdan sıktı. Dayım önden gidip kapıyı çalınca bizde hızlandık. Kapının üzerindeki büyük kurt deseni dikkatimi çekti. Beyaz kapı üzerine kabartmalı bir şekilde kahverengi bir kurt deseni çizilmişti. Geniş bahçedeki çimlerin üzerine beyaz güller dikilmişti. Ev oldukça büyük bir villaydı ve çimler hariç heryer beyazdı. Oturduğu yer, ormanın seyreklestirilmiş bir yerindeydi. Etrafı yinede ağaçlarla kaplıydı. Kapı açılınca karşımızda hizmetli "Hoşgeldiniz Bay Calvin" diyerek içeriye girmemiz için çekildi. Victoria ve dayım içeri girerken geriden onları takip ediyordum.

"Halacım! Sana bi sürprizim var." diye merdivenlere doğru bağıran Victoria'ya baktım. Yanıma gelip benim sanki saklayabilcekmiş gibi kafamdan yere doğru basıp önüme geçmişti.

"Tatlım sen zaten gelerek bana sürpriz yapıyorsun. Hoşgeldin melez meleğim" deyince kalkmamak için kendimi zor tuttum. Onu deli gibi merak ediyordum. Ayrıca Victoria'yı da çok seviyordu. Victoria elimden tutup beni yanına getirince annem karşımızda bize bakıyordu. Dayım ise yemek masasına yaşlanmış ağzına kuruyemiş atarak bizi izlemekle meşguldü.

"Halacım şimdi beni sakince dinle. Bu... o senin oğlun. James'ın senden uzaklara götürdüğü hani. Bulmak zor olmadı... Hatta bulmaya çabalamadık herşey tesadüftü. Şey.. ımm.Dylan'a merhaba de." Konuşmakta ve açıklama yapmakta zorlanan Victoria kıkırdama isteğimi ortaya vurmuştu fakat kendimi bayağı tuttum. Annemin gözleri dolmuştu. Sesli birşekilde yutkununca gözünden bir yaş düştü. Kendimi ağlamamak için kasıyordum. Ona yıllarca beni niye aramadın klasiği yapamazdım çünkü babam bir büyücü vampirdi. Yerimi gizlemişti.

"Aman Tanrım! Sen... ıhmm.. kocaman olmuşsun" kekeleyerek konuşunca yanına gittim. Kollarını bana uzattı. Evet anneme benziyordum. Gözlerim, saçlarım... Onu özlemiştim. Babam ben 5 yaşındayken Rebecca'yı getirmişti. İlk başlarda bakıcımız diye tanışmıştı fakat öyle değildi. Sonradan Rebecca babamdan habersiz herşeyi anlatmıştı. Ben 3 yaşındayken de abimi o bulup getirmiş zaten. Sonrada hep birlikte yaşadık. Ama asla anne gibi değildi. Annem ise... Onun yokkluğu hissediliyordu...

"Anne..." boynuma sıkıca sarıldı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Kendimi tutamayıp göz yaşımı serbest bıraktım.

☆☆☆☆☆

Victoria Ava Mcwolf'tan

Onların bu hali beni duygulandirmısti. Hüngür hüngür ağlamaya başlayınca babam yanıma gelip bana sarıldı. Amanda ve Dylan sımsıkı sarılmış ağlıyordu. Amanda'nın yüksek siyah platformları sayesinde Dylan ile aynı boy olmuşlardı. Evet ikiside simsiyahtı. Son zamanlarda sevmeye başladığım boğucu renk. Siyah rengin iç ferahlattığı saçma bi olay ama benim içimde öyle bir özellik gösteriyor. Amanda kalem etekli siyah düz bir elbise giymişti. Çok şıktı. Normalde bu kadar resmi giyinmezdi. Koyu kahverengi saçlarını düzleştirmiş ve dudağına kırmızı bir ruj sürüp gözüne hafif bir makyaj yapmıştı. Sanki bunun özel bir gün olduğunu bilir gibi...

Dylan'ın telefonunun çalmasıyla halamla ayrıldılar. Telefonda yazan isme gözlerini deviren Dylan'a yaşlı gözlerle gülümseme isteği uyandı içimde. Sert bir şekilde.

"Söyle " demişti. Onun mimiklerini izlerken çok komik geliyordu ama cidden sinirliydi. "Bak Rebecca yıllardır benden sakladığınız annemi buldum ve sen sabah kahvaltısına  cikicagimimizi mi söylüyorsun?  Ben gelmiyorum. Benim icin suan aç kalmamın hiç önemi yok. Ve Jacob'uda arayıp herşeyi ona anlatıyorum. " diye bağırınca Amanda şok olmuş bir şekilde Dylan'a baktı.

Karanlık VampirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin