Fotoğraf Orhun ^^
Soğuk kazağıma esiyordu ama iliklerimden geçip, beni benden alıyordu. Hüzünlü bir kış sabahı, içimde yeni kaygıların en derinleri. Düşüncelerin en alçakları.
Bu öyle bir deniz ki yosunu bol ama kıyı çok uzak, her yer çok derin. Belki yaşıyorum lakin içten içe su alıyorum. Gittikçe yosunlarla sürükleniyorum, çırpındıkça daha da batıyorum. İşler her çırpınmada daha da berbat bir hale gidiyor. Aslında cevap böyle düşününce açıktı, yosunlardan kurtulmak. Peki kimdi bu yosunlar evet onlar beni ben yapan her şey, herkesti. İlk önce değiştirmem gereken şey bu somurtkan halim diye düşündüm. Artık güçlü olmalıydım, kimse benim en ufak bir göz yaşı tanemi bile görmemeliydi. Artık hıçkırıklara veda, hayata negatif bakmaya veda diye düşünmüştüm.
Yatağımı düzenleyip aynada gülme çalışması yapıyordum ama Barlas yoktu. İyi ki burada değildi bir yana da benim bu halimi görse kendini gülmekten alıkoyamazdı.
Az sonra en beğendiğim gülümsememi seçtim ve üstüme beyaz renkli çizgileri olan bir üst geçirdim. Canlanmış görünmeyi amaçlıyordum sonuçta artık daha güçlüydüm ve gücün rengi siyah değildi,fark edince gücünü göstermenin en iyi yolu renklerden geçiyordu,kendini güzelce ifade etmekten. Bu yüzden altıma da güzel beyaz bir pantolon giydim. Tişörtümün kol detayı vardı ve bu hoşuma gitmişti. En sevdiğim nokta ise ayakkabılarımdı çünkü onlar siyahtı.
Kapıdan sakin ve neşeli bir çıkış yaparken yemekhaneye ilerliyordum. Gözlerim bile gülüyormuş gibiydi,tüm gamzelerim inci gibi ortadaydı. Güzel ve pozitif bir hava vardı etrafta. İyi olan ise bu havayı benim saçmamdı.
Gülümseyen yüzüm Elis'in karşıma dikilmesiyle az da olsa solmuştu. Sanki o sarı saçları beni güneş gibi değilde gece gibi karartıyordu
''Lara, bak özür dilerim.''Demek ki her şey pozitif olmaktan geçiyormuş diye düşündüm içimden.Bu neydi ki şimdi? Karşımda mahçup bir Elis vardı ve bu benim daha da delirmeme neden oluyordu.
''Tatlım sorun değil!''onu terslemek yerine hoşça omzuna dokunmuştum, bakalım ne planlıyordu. Belki ciddiydi ama burası parkur oyunlarıydı. Kimseye güvenemezdim çünkü oyun yasal olarak olmasa da yüzeysel olarak başlayalı çok zaman geçmişti.
''Gerçekten mi? Buna sevindim,yani o gün gülüşümü de mazur gör moralim iyi değildi ve bilirsin işte toparlanacak bir şeyler arıyordum.''İşte yüzünün aldığı ifade her şeyi su yüzüne değil resmen bulutlara ulaştırmıştı. Güzel bir oyunun içindeydi ve sonunu merak ediyordum. Her neyse dedim içimden.''O zaman kahvaltıya gidelim mi?''İleri gidiyordu ama gülüşüm hep yerindeydi .
''Tamam,bakalım bugün ne var?''Deyip ufakça bir gülüşün ağzımdan çıkmasına izin verdim,hafif bir kikirti gibiydi. Zaten bu tür kızlar sadece bundan anlamaz mıydı?
Zeminde ayak seslerimiz yayılırken yemek odasına adım sayıyorduk. Az kalmıştı peki ya bana karşı tepkileri ne olacaktı insanların?Daha dün kavga ettiğim bir kızla kol kola gülerek içeri giriyorum. Bu hastalıklı fikri ben de benimsemiştim,sanırım gerçekten deliydim.
Kapıyı yavaşça Elis aralayınca tüm kalabalık birden gözlerini bizde keskin bir nişancı gibi kilitlemişti. Şaşkın bir havanın kokusunu soluyordum lakin gülüşüm hala o şaşkın havayı bastırıp öldürüyordu. Birininki hariç, tabii ki Barlas. Şaşkın değildi aslında ''sen salaksın.'' bakışıydı bu fakat sandığından fazlası vardı.
Elis ile sinsi bir kahvaltının ardından salondan çıkıyordum ki Barlas kolumu sakince kavradı ve kulağıma nazikçe fısıldadı.
''Çalışmalara gelmeyecek kadar önemli arkadaşlıklar kurmuşsun. Adına sevindim.'' Bu halleri beni öldürüyordu. Ayrıca sözü bitmesine rağmen hala kulağıma yavaşça soluyordu. Bir süre sonra mesafe kurdu''Unutma bugün parkur denemeleri var, bir saat sonra çeşmede benimle buluş.''Dedikleri kalp atışımı hızlandırmıştı ama soluğumu bıçaktan keskin bir şekilde kesivermişti. Demek bugün denemeler vardı, hem de bu soğuk havada. Tabii ben bu yarışmayı umursamadığım için parkur ve deneme tarihlerini de unutmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parkur Oyunları #WattysTR2016
Novela JuvenilHayat,kusursuzca yaratılmış bir kusurun en büyük parçasıdır. Ne kadar kusursuzum dersen o kadar kusurun vardır,unutma ki insan kusurlarıyla var olandır lakin gerçekten yaşamak kusurlarını saymamaktır. Lara,Melissa ve Can.Bu üç kardeş, anne ve babası...