Buğlem'in ağzından;
Başım çatlıyordu. Ve saat daha 12:23. Ne suçum var benim şimdi, bu saatte uyandırılmayı hakedecek ne yaptım? Biri bu insanlara anlatsın beni bu saatte uyandırmamaları gerektiğini. Küfür ede ede aldım telefonu elime.
1 mesaj: Orkun.
"Günaydın ufaklık."Ne günaydını ya ne günaydını. Uyuyorum ya ben. Daha sabah. Sinirlerim bozulmuştu. Cevap atmayıp geri dönüp kapattım gözlerimi.
Orkun'un ağzından;
Uyanmıştır diye mesaj attım ama cevap vermediğine göre hala uyuyordu. "Uykucu" diye düşündüm. Ayrıca tembel. İstemsiz bir şekilde sürekli ondan mesaj bekliyordum. Ve biran önce atmasını. Ama işlerim de vardı. O uyanana kadar halletsem iyi olacak diye düşündüm yoksa yine bu kız yüzünden işlerim kalacak.
***Olan işlerimi bitirdikten sonra kafeye geldim. Bir kafe işletmek bana göre değildi aslında. Ama bir iddia uğruna almıştım burayı. Kaybetmeyi sevmedigimden yapmıştım bunu. Bu yüzden de işletmeye devam ettim. Uzun bir süre daha da devam edeceğim gibi görünüyor. Bunları düşünürken bu kafenin bana getirdiği en güzel şey geldi aklıma ve bir masaya oturdum. Onu bu kafede tanıdım. Gözlerini gördüğüm o ilk an geldi aklıma. Onun haberi bile yoktu o an benim içimde olanlardan. Gülümsedim.
Telefonun çalmasıyla gerçek dünyaya geri döndüm. Derin arıyordu. Açtım. Kafeye gelmesini söyleyip kapattım. Derin'e anlatmalıydım olanları. O benim her şeyimi bilirdi. Belki bir yardımı olurdu bana. Ne yapmam gerektiğini söylerdi. Yardım almaktan nefret etsem de çıkmazdayım bu sefer. En yakın dostumla bunu paylaşmak iyi gelecek diye düşündüm.
Karşıma geçip oturunca gülümsedim. "Hoşgeldin Derin."
Gülümseyip "Hoşbuldum. Ne yapıyorsun? Karnım aç bir de. Ne ısmarlıyorsun?"
" Yavaş konuş yavaş. Öncelikle iyiyim ama sen benim iyi olup olmadığımı merak ettiğin için değilde, aç olduğun için gelmişsin bakıyorum." diyerek kahkaha attım.
"Ne alaka oğlum ya. Tamam aç olduğum doğrudur. Ama buraya seni görmeye geldim."
"Tamam şaka yaptım kızma koçum."
"Sen de boş konuşma."
"Ooo çok sert. Hadi hadi açlıktan ölmeden söyle bir şeyler de, ye."
"Tamam. Ismarlıyorsun demi?" diyerek güldü.
"Kafe senin olsun kardeşim."Derin yemeğini söyledikten sonra telefonla uğraşmaya başladı. Bende hala Buğlemden mesaj bekliyordum. O sırada Derin'e nasıl söyleyeceğimi de düşünüyordum. Kim bilir nasıl bir tepki verecekti.
"Ne oluyor sana? Neyin var?" diye sorunca Derin, şaşırarak ona baktım. Sanki zorlanma anlat der gibi konuştu. Sanıyorum hissetti. Bende uzatmadan anlattım baştan sona her şeyi.
"Bir şeyler hissediyorsan git peşinden. Ama onu da düşün. Ona vereceğin zararı da düşün. Bu his gerçek değilse bu işin sonunda sadece o zarar görür. Sana bir şey olmaz ama o çok yara alır. Ve 20 yaşında bir kız bunu kaldırabilir mi bilemezsin. Vicdan azabı çekmek istemezsin eminim."
"Bunları biliyorum. Niyetim asla ona zarar vermek değil. Ayrıca peşinden gitsem ne olacak Derin? Ne yapabilirim ki? İstemiyor zaten beni, bir şey hissetmiyor bana karşı. Ve bunu her seferinde belli ediyor."
"İstemiyor olsaydı konuşmazdı seninle. Sadece çırpınıyor. Senden kaçmaya çalışıyor. Çünkü göreceği zararın farkında. Ama bence ikinizde kaçamayacaksınız."
"Bilmiyorum Derin. Yaptığım doğru mu yanlış mı onu bile bilmiyorum. Tek bildiğim ona takıldığım ve istesemde uzaklaşamadığım."
"Aşkta yanlış yoktur kardeşim. Hata yoktur. Ve bir kez çıkar karşına. Bugüne kadar çıkmamış ama o insanın karşına bir kez çıkan aşk, Buğlem de olmayabilir."
"Aşk mı? Güldürme beni Derin. Ne aşkı? Ben ona aşık falan değilim. Aşk, benim için anlamsız saçma bir kelimeden ibaret. Aşka ve sevgiye inanmam bilmiyor musun? Ben aptal bir insan değilim. Aptallar aşık olur. Daha doğrusu aşk diye adlandırdıkları o saçma duyguyu yaşar. Ve ufak bir kız çocuğu bugüne kadar inanmadığım bir şeye beni inandıramaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH'IN BEYAZ'I
Roman d'amourO bir uyuşturucuydu, ben ise uyuşturucu bağımlısı. Bazen anlatamazsın kimseye yaşadıklarını , kalem kağıt anlar bir tek içinde yaşattıklarını. Siyah ve beyaz birbirine kavuşabilir mi? İki farklı insan birbirine aşık olabilir mi? Peki ya bir erkek...