Kaderim olacaksın!

240 91 62
                                    

Hatırlatma:
Evden çıkarken Orkun'a da mesaj attım. "Kafede misin?" diye yazdım ve kafeye doğru yürümeye başladım.

Bu sırada Begüm'ün dediği şey aklıma geldi. "Sen bu adama aşıksın. Farkında değilsin ama öyle." Güldüm. Asla ama asla evli bir adama aşık olmam. Ben o adama aşık falan değilim. İnsan bir kez aşık olur ve ben bu şansımı onun üzerinde kaybedecek değilim.

Buğlem'in ağzından;

Orkun cevap verene kadar ben kafeye gelmiştim bile. Daha önce burda çalıştığım için çalışanları tanıyordum. Selamlaşıp konuştum onlarla önce. Tabi ki diğerlerinden çok Bora ile daha samimiydim. Onu görünce hemen sarıldım. Onunla da biraz muhabbet ettikten sonra ilk görüşmeye geldiğimiz zaman Belis ile oturduğumuz masaya geçip oturdum. Daha sonra Orkun'un yanıma doğru ilerlediğini görünce istemsiz bir şekilde ellerim titremeye başladı. Korkudan mıdır, yoksa? Yoksa ne yoksa? Başka bir ihtimal tabi ki yok. Ben bunları geçirirken aklımdan o ellerini masaya koymuş başımda dikiliyordu.

"Hoşgeldiniz Buğlem Hanım. Oturabilir miyim?" deyince gözlerine baktım. Ve sanırım şu an ilk defa farkediyorum gözlerinin bu kadar mavi ve bu kadar güzel oluşunu. İç sesimin saçmalamasına kulak vermeyip, "Hoşbuldum Orkun Bey. Tabi ki buyurun." dedim.
"Nasılsın?"
"İyiyim, siz?"
"İyiyim bende. Ee, tavla oynuyor muyuz?" diyerek pis pis gülümsedi. Sanırım demek istediği 'biran önce yeneyim seni de bitsin'di.
" Evet."diye cevap verdikten sonra Kerem'e seslenerek tavlayı istedi. Bu Kerem de hala itici bu arada.
Kerem tavlayı getirirken bende onun yüzünü inceliyordum. Ve bunu ilk defa yapıyordum. Normalde asla gerek duymam bir erkeği incelemeye. Ve o an farkettim ki ellerim hala titriyordu. Nedense bu adamın hiç iyi biri olduğunu düşünmüyorum. Burda çalışırken de sevememiştim bir türlü. Görünüşünden dolayı ukala, fazla özgüvenli, çapkın ve kibirli bir adam olduğunu düşünüyordum. Ki bence öyle. Ama buna rağmen ilk zamanlar ki gibi değildim ona karşı, sanki biraz daha yumuşamıştım.

"Başla." dediğinde biran irkildim. Kahretsin dalmışım. Acaba farketti mi? Olamaz ya olamaz. Hiç bozmadan "Tamam." diyerek başladım oyuna. Hem muhabbet ediyor hem de oynuyorduk. Olabildiğince yüzüne daha doğrusu gözlerine bakmamaya çalışıyordum. Bunun sebebi bakışlarımı yanlış anlamasıydı. Daha önce böyle bir şey ima etmişti çünkü. Bende yanlış anlaşılmak istemiyordum. Ama şunu biliyorum ki eğer ona karşı bir şey hissediyor olsaydım ölümüne bakardım o gözlere. Ben bunları düşünürken "Buğlem?" demesiyle ikinci kez afalladım. Allah'ım ben neden dalıp gidiyorum. Kesin anladı bu sefer kesin. Kesin yanlış anladı. Yine bozuntuya vermemeye çalışarak -ki kesin bu sefer verdim- "Efendim?" dedim.
"Ne içersin?
Gülümseyerek "Artık bir kahve içeyim ben." dedim.

Orkun'un ağzından;

Elleri öyle bir titriyordu ki, gülmemek elde değildi. İki kelimeyi bile bir araya getiremiyor. Gözlerini kaçırmaya çalışsa da olabildiğince inatla gözlerine bakıyordum. Bakışlarının altında farklı bir Buğlem olduğuna artık emindim. Söylediği gibi kötü bir kız oturmuyordu karşımda. Kendini gizliyordu sadece yada bunun için çabalıyordu. Ama ne yazık ki bana karşı bunu yapamazdı. Şuanda karşımda ki haliyle oldukça tatlıydı. Benim hakkımda ne düşündüğünü merak ediyorum.
***
Tavla bitmişti. Tabi ki yenen taraf ben olarak biraz dalga geçtim. Sinirlenmiş olacak ki "Ben bir lavaboya gideyim." diye ayaklandı. Bende başımla onayladım. Arkasından bakarken yine istemsizce gülümsedim. '5 metre topuklu ayakkabı giymiş ama yürüyemiyor maalesef' dedim kendi kendime.

Lavobadan çıktıktan sonra direk hesabı ödemek için kasaya yöneldiğini farkettim. Hemen ben de kalkıp kasaya gittim.
"Ne o gidiyor musun?"
"Evet."
"Hesap yok." dedim. Kaşlarını Çatarak "Olmaz." dese de almadım.
"Her şey için teşekkür ederim. İyi oyundu."
"Rica ederim." deyip gidişini izledim. Keşke gitme diyebilseydim.

SİYAH'IN BEYAZ'IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin