~18~

2 1 0
                                    

Uyandığımda annem başımızda bizi bekliyordu. Bana
"Hadi kızım kalkın." Dedi. Ona
"Erva'ya bir şaka yapalım mı? Ne dersin?" Dedim. Annem bana göz kırparak işaret parmağını salladı. Ve
"Seni seni. Tamam. Gel bir fikrim var." Dedi. Yanına gittim. Mutfağa gidiyordu. Bende peşinden gittim. Eline bir bardak suyu aldı ve bana sessizce güldü dedi ki
"Bunu yatağa dökeceğiz. Onun uykusu derindir. Bir şey anlamaz." Dedi. Bende gülerek
"Tamam. Hadi gidelim." Dedim. Beraber odaya geldiğimizde hâlâ uyuyordu. Annem eline biraz döktü. Ve yavaş yavaş yatağa damlattı. Bütün bardak bitince ben anneme
"Anne. Ben şimdi yatağa giricem. Sen de salona geç. Ben seni çağırırım. Tamam mı?" Dedim. Bana gülerek
"Tamam kızım." Dedi. Odadan annem çıktı ve bende yatağa yattım. Uyumuş numarası yaptım. Ve yerimden zıplayarak çığlık attım. Bu arada Mahmut da biliyor ve onun da senaryosu var. Onu kaldırdım. Mahmut içeriye hızla girdi. Erva bana
"Şeyma ben mi yapmışım şu iğrenç şeyi? Hâ söyle! Anne!!!" Diye çığlığı bastı. Mahmut Erva'yı öyle görünce şakadan gülmeye başladı.  Bir yandan da video çekiyordu. Bende ağzımı kapatıp gülmemek için kendimi zor tuttum. Annem içeriye girdi. Onun bu halini görünce o da ağzına elini götürdü. Ona
"Kızım, yavrum, birtanem. Sen altına yapacak kadar kötü bir rüya mı gördün? Yani kızım yaşın bile o kadar küçük değil." Dedi. Erva
"Anne ben ben ilk de-defa böyle birşey yaşıyorum. Anne..." dedi sonra durdu. Üçümüze bakıp gözlerini kıstı. Baş parmağını salladı ve
"Siz yaptınız değil mi? Ya niye Şeyma değil de ben!? Hayır yani sıkıntı bende ise No problem. Ben kendime bahçede ağaç evi yaparım..." dedi bende sözünü keserek
"Hı hı tabi. Sonra böceklerle yaşar, hatta birkaçı ile ev arkadaşları yaparsın, birlikte dertleşirsiniz, her gün sırayla yemek yaparsınız. O kendine karınca kızartırken sende kendine böcek kızartırsın." Dedim. Bana hepsi güldü. Erva hariç. Bana
"Çok komik. Anne artık çıkın. Şu rezaletten kurtulayım." Dedi. Sonra ekledi
"Şeyma sen dur." Dedi. Bende
"Tamam. Hatice teyzeyi çağırın şurayı değiştirsin. Mahmut! Kime diyorum ki ben?!" Dedim. Mahmut hâlâ gülüyordu. Yanına çöktüm. Ve
"Sen tescilli misin?" Dedim sakince. Bana daha çok gülüp
"Ay yeter karnım ağırdı." Dedi. Bende
"E bi zahmet." Dedim onu kapı dışarı ettim. Annem de çıktı. Dolaba doğru gittim. Rüzgâr'a mesaj da attım. Kapağı açtım. Ben incelerken Erva banyodan çıktı. Bana
"Al şunu giyin. Bende onun aynısını giyineceğim. Hâ gideceğimiz yere Mahmut da geliyor dimi?"  Dedi ona
"Evet. Rüzgâr da geliyor." Dedim. Bana masumca bakarak
"Ya benim sefkilim de gelebilir mi?"
"Sefkilim?" Dedim şaşkınca.
"Evet sevgilim var da gelebilir mi?"
"A tabi." Dedim. Boynuma sarıldı. Bana
"Çok tişikkürler saygılar sevgiler." Dedi. Ona
"Sen üzerini değiştirirken beynini de mi değiştin? Ne bu konuşma tarzı?" Dedim. Bana
"Dilin çalışacağına elin çalışsın." Dedi. Bana bir kombin getirdi. Baktım iyi yani en azından oraya gidilecek kadar iyi. Aldım deri tayt, yırtık tabi. Kurukafalı bir tişört ucu ise bağlanıyordu. Deri bir şapka. Üzerinde kurukafa var. Bir de deri ceket. Çok hoştu. Bana
"Nasılım?" Dedi. Ona baktım. Kız harika olmuş. Bende hemen giyindim. Saçlarımı düzleştirip sağlık bıraktım. Şapkayı yan taktım. Ona da aynısını yaptım. Erva bana
"Makyaj güzel yapabiliyor musun?" Dedi. Bende
"Tabi neden?"
"Bana da yapar mısın?"
"Tabi neden?"
"Kaplumbağa deden." Dedi. Güldük. Bana
"Hadi yap." Dedi. Bende makyajını yaptım. Aynısını da bana yaptım. Uzun kuyruklu eyeliner, siyah ağır bir far sürdüm. Siyah oje ve ruj sürdüm ikimizede. Siyah kalın topuklu kurukafalı bir bot tarzı birşey bulduk. Ve giyindik. Çok hoş olmuştuk. Çantadan siyah bir kap çıkardım. İki tane olduğu için birini Erva'ya verdim. İkimizde aynanın karşısına geçtik. Erva kendini süzüp bana
"Şeyma. Biz neden bu kadar süslendik?"
"Güzel soru. Nedeni bir partiye davetliyiz. Bence parti için gayet uygunuz. Yalnız dişler..." dedim. Bana
"Fırçaladım." Dedi. Ona
"Bende fırçaladım. Hadi gidelim." Dedim. Kapıyı açtım. Koridorda Mahmut ile karşılaştık. Islık çaldı ve
"Bu ne güzellik kızlar?"
"Eee... neden giyinmedin sen?"
"A pardon." Dedi ve odaya tekrar girdi. Bizde salona geçtik. Annem ve babam bize
"Kızlar. Çok güzel olmuşsunuz. Şeyma sağdaki Erva soldaki." Dedi. Bizde gülerek
"Hayır." Dedik. Babam bize
"Kızlar nereye?" Dedi. Ona
"Baba benim arkadaşlarımın partisi varda. Biliyorsunuz benim bebeklik arkadaşlarım olduğu için partiye davetliyim. Bu arada kardeşlerimin de canı sıkılmış olduğunu düşündüm. Ve oraya götürmek istedim."
"Yalnız Mahmut da orada olacak bunu biliyorsunuz değil mi?"
"Evet." Dedik. Mahmut'un aşağıya indiğini gördük. Annem ve babama
"Görüşürüz." Dedim ve arabanın anahtarını alıp onların peşine gittim. Onlara
"Benim arabayla gidiyoruz. Değil mi?"
"Tamam." Dediler. Arabaya bindik. Mahmut'a utanarak
"Sevgilin var mı?" Dedim. Bana
"Var." Dedi. Bende içim rahat bir şekilde sürmeye devam ettim. Yolda Erva bana
"Şurada durur musun?"
"Neden?"
"Ege'yi alıcaz ya..." dedi. Bende dediği yerde durdum. Biraz bekledikten sonra evin kapısının açılması ile şok oldum. Bu benim ilkokul arkadaşım Ege. Oha.
"Lan." Dedim. Erva bana
"Ne oldu?" Dedi. Ona
"Bu bizim Ege. Lan ilkokul arkadaşım. Yani ilkokuldan beri tanışıyoruz." Dedim. İkisi de aynı anda
"Oha." Dediler. Ege kapıyı açtı. Beni görünce başta acayip şok oldu sonra alıştı.
"Şeyma. " Dedi. Bende ona
"Ya. Demek ikizim ile sevgili olmak nasibinde vardı. Ne yapıyorsun?" Dedim bana
"İyi sen?" Dedi. Ona
"Lan evrimin en dibini vurmuşsun. Makineye girdim deme. Çünkü Erva bu varya küçükken acayip tipsizdi. İyi şimdi azıcık toplanmışsın." Dedim. Bana yarım ağızla
"Ha ha ha seni şakacı seni. Sanki sen kraliçe Elizabeth'sin. Küçükken sende benim gibiydin. Ama sende benim gibi evrimin dibini vurmuşsun. Helal." Dedi.
Ege sarı saçlı mavi gözlü çok tatlı bir çocuk. Geniş omuzlu kaslı birisi. Her neyse. Rüzgâr'ın evinin önünde durdum. Mahmut bana
"Neden burada durduk?" Dedi.
"Eee... Rüzgâr-" da demeden bana
"Hâ şu seni seven çocuk. İyi tamam. Bari çıkıyor musunuz?" Dedi. Bende
"Hayır ." Dedim. Evin kapısı açıldı. Oha. Rüzgâr'a bak sen. Nasıl da taş olmuş. Siyah pantolon, siyah deri ceket, tişört ve üzerinde ise kurukafa var. Siyah ayakkabılar... oldukça taş olmuş. Arabaya bindi. Bana gizliden göz kırptı. Bende kocaman bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Hayır bu zaten yakışıklı neden iyice taş oluyor ki? Tamam. Tamam. Tamam. Yola devam. Sürmeye devam ettim. Mahmut'a
"Senin sevgilin de gelecek değil mi?"
"Evet. Yani belki ben orada inerim. Arabada yer kalmadı."
"Eee ne yapalım biliyor musun?"
"Ne?"
"Sen arkaya geç Erva ve senin sevgilin benim yanıma otursun." Dedim. Bana
"Tamam. Yaparız da sen şu sokaktan dön." Dedi. Bende tamam anlamında kafamı salladım. İleride oldukça taş bir hatun gördüm. Dolgun göğüsleri, fiziği oldukça düzenli bir bayan. Sarışın, uzun saçlı. Elbise giyinmiş. Siyah. Dekolteli. Mini bir elbise. Orada da durduk. Mahmut kızı öptü ve arkaya geçti. Erva da öne geçti. Kız da yanımıza oturdu ve bize
"Merhaba." Dedi. Ses tonu da iyiymiş. Bizde aynı anda
"Merhaba." Dedik. Başta bize şaşkın baktı sonra
"Siz ikiz misiniz?" Dedi. Bizde aynı anda
"Evet." Dedik. Parti bizim eski evlerde olucak. Arabayı park edip indik. Rüzgâr'ın yanına gittim. Bana
"İkizine az kalsın sen diye gidecektim." Dedi. Bende ona
"Sevgilisi de seni yolardı. Onun sevgilisi benim ilkokul arkadaşım." Dedim. Bana
"Ya." Dedi. Kolunu omzuma koydu ve beni kendine çekti. Dedi ki
"Yine çok güzel olmuşsun." Dedi. İkizim yanıma geldi ve
"Hadi tanışalım. Ben Rüzgâr'a enişte mi diyeceğim? Ne demem o lazım?" Dedi. Bende
"Yok sen dede de olmazsa anneanne de o da olmazsa babaanne de tamam mı?" Dedim. Biz konuşurken bizim grup geldi. İkizim ve benim etrafımda bize bakıyordular. Rabia
"Aşkım. Sen hangisisin?"
"Vay be unuttun demek ki? İyi tamam. Demek buraya kadarmış. Helal olsun." Dedim. Bana Sena
"Gel buraya benim vefasız yarim."
"O ne lan?  Hem sizin kına ne zaman?"
"Bilmem. Onu partiden sonra konuşalım. Tamam mı?"
"Tamam." Dedim. Ege Erva'ya
"Sen gelsene buraya." Diyerek beni çekiştirdi.
"Oğlum ben Şeyma. Kolumu kırdın! Erva!!! Sevgilinin yanına geliyor musun?" Dedim. Erva yanıma geldi ve bana
"Ne oldu?"
"Bakıyorum kankalarımla iyi vakit geçiriyorsun. Hadi artık içeriye geçelim." Dedim. Onları baş başa bıraktım. Ve bizim gruba döndüm.
"Artık içeriye geçelim mi?"
"Hadi."
İçeriye geçtik. Ben hemen Rüzgâr'ın yanına gittim. İyice içine sokuldum. Çünkü kavga ediyorlardı. Rüzgâr beni iyice kendine çekti. Bayağı büyük bir kavga idi. Bizim gruba
"Hadi çıkalım." Dedim. Soluğu bahçede aldık.
"Acaba polisi mi arasak?"
"İyi fikir." Dedim ve telefondan çevirdim. Konuştum.
"Birazdan burada olurlar." Dedim. Canım gerçekten çok sıkılmıştı. Az sonra polisler geldi. Ben onlara olayın hepsini anlattım. Onları götürdüler. Bizde rahatça partimizi yaptık. Herkes gittikten sonra biz grup olarak yani Erva, ben, Rüzgâr, Rabia, Ali, Serkan, Mahmut, Ege, Merve. Merve Mahmut'un sevgilisi. Onlara
"Bugün büyük gün. Hadi doğruluk mu cesaretlilik mi? Oynayalım. Ne olur?" Dedim. Hepsi bana
"Tamam." Dediler. Ben şişe getirdim. Salona geçtim. Herkes beni bekliyordu. Yere oturdum ve
"Hadi başlayalım." Dedim. Partide acayip içtiğim için fazlasıyla sarhoştum. Ne dediğimi bilmiyordum. Sonrası zaten karanlık.

......

GENETİK PSİKOPAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin