~19~

10 1 0
                                    

Uyandığımda büyük bir baş ağrısı yaşadım. Allah'ım bu ne biçim ağrı? Erva da inleyerek uyandı. Bana
"Şeyma tabutum nerede?" Galiba ikimizde aynı kafadanız. Ona
"Bende senin tabutumu hazırlasın diye düşündüm. Ama ne yazık ki öyle değilmiş." Dedim. Bana güldü. Bende inleyerek güldüm. Ona
"Hadi ama. Aşağı inemeyecek kadar başım ağrıyor. Bence mesaj atalım. Ne dersin?" Dedim. Bana
"Hı hı zaten bizim ses tellerimiz denen birşey yok. Bağıramıyoruz. Dimi?" Dedi. Bende
"Hadi kulağıma bir de sen sik. Nasıl yapılır öğrenmiş olursun." Dedim. Bana
"Sena!! Rabia!! Rüzgâr!! Ege!! Mahmut!! Ali!! Serkan!!..."
"Anneanne!! Ded-" demeden dedem aklıma geldi. Erva bana
"Ne oldu anında yüzün bembeyaz oldu?" Dedi.
"Dedem. Erva dedem kanser. Anneannem beni şimdi çok merak etmiştir. Biz petroldeyken bize araba çarptı. Bende olanlara karşı dedemi unuttum. Bana yıllarını verdi o. Eğer o ölürse anneannem de ölür. Kalk yanlarına gidelim. Annemlere söyleyelim. Olmaz mı?" Dedim. Bana
"Tamam. Yalnız ben dedemi hiç görmedim. Anneannemi de." Dedi üzülerek. Bende
"Merak etme. Onlar çok iyi birisi. Sana çok değer veriyor. Her neyse hadi inelim aşağıya." Dedim. Yataktan kalktık. Erva koluma girdi. Beraber merdivenlerden aşağıya indik. Salona geçtik ve gördüğümüz şeyle şok olduk. Salonda herkes mışıl mışıl mışıl uyuyordu. Erva'ya sessizce
"Galiba üçüncü dünya savaşı çıkmış, 5 ölü, 2 yaralı var." Dedim. Bana
"Hakikaten hâ. Aynen öyle kardeşim. Bak şimdi onlara ne yapıyorum?" Dedi ve mutfağa gitti. Bende bekledim. Erva salona bir boş birde su dolu bardakla geldi. Onları birbirlerine boşaltmaya başladı. Benim tuvaletim geldi bunların gelmiyor. Sonunda birisinde şırıltı duyduk. O da ne? Ne yazık ki ülkemizde hala salaklar var. Sonra niye Türkiye gelişmiyor. Al bunun gibi salaklar anca altına yapar. Yuh ama ya. Ege ayağı kalkmış, bize kızgın kızgın bakıyordu. Galiba o altına yaptı. Çünkü yanımızdan hızlı bir şekilde geçti. Ve Erva'yı da almayı ihmal etmedi. Bende öyle boş boş bakarken belimde iki el, boynumda nefesini hissettim. Bana
"Günaydın." Dedi. Bu Rüzgâr'ın sesi ve kokusuydu. Ona
"Günaydın canım." dedim. Bana şaşkın bakışları altında önüne döndü.
"Canım." Diye mırıldandı. Ne diyor bu ya?
"Aynen öyle." Dedim. Gözleri parlıyordu. Ona hemen
"Ya Rüzgâr benim Erva ve Mahmut ile birlikte dedemin yanına gitmemiz gerek. Biliyorsun dedemi." Dedim. O anda yüzü bembeyaz oldu. Çenesinden tuttum. Bana bakmasını sağladım. Gözleri dolmuştu. Ona
"Ne oldu sana böyle?" Dedim. Bana
"Şeyma." Dedi. Bende
"Efendim?" Dedim. Bana
"Şeyma deden..." demeden lafını kestim ve
"Evet dedem." Dedim ve bana
"Dedeni kaybettik." Dedi. O anda içime birşey oturdu. Nefes alamıyordum.
"Ne?" Dedim sakince. Hiçbir duygu hissetmiyordum. Sanki iğne verdiler. Sakinleştirici. Onun duygularını şu an yaşıyorum. Yere çöktüm. Bu arada Ege de banyodan çıkmıştı. Bizim yanımıza geldi ve Mahmut'u çağırdı. Benim yanıma geldi ve o da çömeldi. Bana
"Şeyma ne oldu?" Dedi. Bende
"Dedem... ölmüş." Dedim. Ağlamaya başladım. Hıçkırıklarım çoğalırken Mahmut beni kendine çekti.
"Dedem benim her şeyim, babam, dedem, her ama her şeyim. Benim bir tanem. O bana yıllarını verdi...." dedim. Kafama bir göz damlası düştü. Onun da ağladığını düşündüm. Bana
"Tamam geçti. Şimdi Erva'yı da alıp gidelim. Annemlere de haber verelim. Tamam mı?" Dedi. Bende
"Tamam." Dedim. Ayağı kalktım ki kalkamadım bile. Hemen düştüm. Bu sefer Rüzgâr beni ayağı kaldırıldı. Bende kalktım. Mahmut'un koluna girdim. Beni tuttu ve
"Erva!!" Diye bağırdı. Yukarıdan bir ses "Ne var!!??" Oldu. Zaten anca bu kadarını duydum. Gerisi karanlık.





......

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GENETİK PSİKOPAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin