Ben birini bekliyordum. Öyle biri ki bana yaşama amacı versin,bana neden varolduğumu hatırlatsın. Bana hiç yaşamadığım duyguları yaşatıp,beni hiç bilmediğim yerlere alıp götürsün. Bu öyle biri olsun ki ben onu ilk gördüğüm andan itibaren onun o olduğunu bakışlarından anlayayım. Benim içimden olsun. Benden olsun. Benim olsun.
O, kapıdan girdiğinde önce kapıyı açan ince uzun ellerini gördüm. Kapıyı tutarken bile bi müzisyenin müzik aletini tutarken ki dikkati vardı üzerinde. Daha sonra vücudunu gördüm. Uzun boylu vücudunu özellikle çalışmadan şekillenen kasları süslüyordu. Duruşu dik ve kendinden emin olmasına rağmen ellerini utangaç bi hali varmış gibi ceplerine koymuştu bile. Buraya kadar gördüğüm biri olarak bir daha hatırlanmayacaklar listesine girebilirdi belki. Ama sonra yüzünü gördüm. Gördüm ve o an zaman durdu benim için. Sanki benim hayatım bi filmdi ve bu 17 sene de filmin fragmanıydı. Film asıl şimdi başlıyordu. Bir kuş uçtu ağaçta,rüzgar esti arkamdan ve evren bana "Senin zamanın geldi." mesajını bu küçük ayrıntılarla verdi.
Benim için hayat durmuşken diğerleri için devam ediyordu ve herkes normal yaşamına döndü. O sırada yerine geçti ve müdür de konuşmasına devam etti. 1 saat geçti sınıftaydık,yani bedenim sınıftaydı. Ruhum hala bahçede arkası dönük bi şekilde kapıya bakar vaziyetteydi. Ve ruhumu bedenime geri getiren şey Su'yun sesi oldu.
-Kızım iki saattir dürtüyorum bi baksana.
-Dalmışım. Noldu?
-Sınıfa yeni gelen çocuğu görmek isteyeceğini düşündüm de.
-Ne çocuğu ya...Nöbetçi hocanın sesiyle tahtaya döndüm...
-Gençler sınıfımıza yeni gelen arkadaşınızı tanıtmak istiyorum, Poyraz. Poyraz Derin Atahan...
Bakmamla görmem bir kaç saniyemi aldı. Anlamamsa bir kaç dakikamı. O, bizim sınıftaydı. Benim aradığım ve bulduğuma inandığım o "birisi" artık bir nefes kadar yakınımdaydı.
Koridorda hızla ilerleyerek gözüne kestirdiği sıraya oturdu. Yanımdan geçmişti. Geçmişti geçmesine ama dönüp bana bakmamıştı bile. Beni farketmemesine mi üzülsem yoksa arkama oturup sesini duyabilme olanağı vermesine mi sevinsem bilemedim. Ben bütün bunlarla beynimde savaş verirken Kaan'ın sesini duydum.
-Selam. Poyraz'dı dimi yoksa Derin mi diyeyim?
-Poyraz iyidir.Sesi. Sesinde bişeyler vardı. Anlatamadığım, kalbimde hiç bilmediğim bölümleri uyandıracak bir şeyler. Olmayan duygularımı bile tir tir titretecek, beni benden alacak ve arkamı dönmemi sağlayacak bir şeyler.
Daha ne olduğunu anlayamadan arkamı dönmüş,kendimi ona bakarken bulmuştum. Oda bunu farketmiş olacak ki bana döndü. Ve gözlerimiz bir daha ayrılmamak üzere ilk kez birleşmiş oldu. Tamam dedim. Tamam bu o. Beklediğim o ve beklenen gün geldi. 17 yıl sonra oldu ve kimilerine göre erken bana göreyse geç olan bu süreç bitti.
Bana döndüğünden itibaren bikaç saniyedir bakışıyorduk ve ikimizde birşeyler söylememiz gerektiğini biliyorduk ama kimse buna cesaret edemiyordu. Kaan ikimizin de ızdırabını dindirerek söze girdi.-Poyraz ben Kaan bu da yakın arkadaşım Mısra yanındaki de Su.İki arkadaşımız daha var onlar da yan sınıftalar. Bilge ve Tolga.
-Mısra... Sevdim. Yani, ismini sevdim.
-T-teşekkür ederim. Bende sevdim... Yani ismini.Bana baktı ve konuşmamız bitti. Herkes kendi haline dönerken Poyraz'da Kaan'la sohbete başladı. Kaan da uzun zamandır sınıfta bi arkadaş arıyordu ve fırsat ayağına gelince kaçırmadı. Bizde Su'yla önümüze döndük ve sohbet etmeye devam ettik. İlk gün olduğu için de karışan yoktu zaten.
-Mısra iyimisin beni duymuyorsun resmen?
-Ha,şey evet iyiyim aklıma bişey gelmişti de.
-Aklına gelen şey arkandaki olmasın?
-Anlamadım ?
-Mısra yeme beni ben tanımazmıyım en yakın arkadaşımı?
-(Tanımıyosun).. Yok öyle bişey Su illaki sende, herneyse bak zil çaldı ben kantine gidiyorum.Su'yun yanından ayrılır ayrılmaz kendimi kızlar tuvaletine attım ve yüzümü soğuk suyla yıkamaya başladım. Beynim donmuş gibiydi bir şey düşünemiyordum. Hiç böyle hissetmemiştim daha önce ve ne yapacağım hiç bilmiyordum. Mısra dedim kendi kendime "Bittin."
Tuvaletten çıkınca kantine gittim ve kendime sütsüz ve şekersiz bi kahve aldım. Zihnimi açabilecek bir şey varsa oda kahveydi.
Oturmuş kahvemi içerken yanımda bi hareketlenme oldu ve yanıma birisi oturdu. O. Yanıma oturmuştu. Oturmasına rağmen tek kelime etmedi ve oda aldığı kahvesini içmeye başladı.
-Selam,bir şey mi diyecektin?
-Hayır.
-E neden yanıma geldin?
-Başka yer yoktu.
-Aslında, yer var?
-Tanıdığım birisi yoktu
-Herneyse, bana farketmez.Bu garip hali sinirlerime dokunmuştu ve sandalyeden kalkmama sebep oldu. Tam gidecekken birşeyler mırıldandığını duydum ve "Anlamadım ne dedin?" Diye sormama engel olamadım.
"Hiç." dedi. "Sevdim."
----------
Multimedya🌫 Poyraz Derin Atahan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ucuz Roman
Novela JuvenilHer insan doğar,yaşar ve ölür. Doğmak ve ölmek kavramları ne kadar somut ve nesnelse, yaşamak da bir o kadar göreceli ve özneldir. Herkes şurada , şu saatte,şu yılda doğdum diyebilir ve yahutta herkesin şu zaman ölmeliyim dediği anlar olabilir. Ama...