4.Kıskançlık

9 2 0
                                    

Tanıdığın bir insandan ayrılırsın, 1 ay geçer anıları unutmaya başlarsın. 3 ay geçer yüzü gözünün önünden gitmeye başlar, 6 ay geçer sesinin neye benzediğini hatırlamazsın. 1 yıl geçer herşey gider. Sadece Kokusu kalır. Koku unutulmaz.

Bende bu kokuyu çok kısa bi zaman önce kokladığımı biliyordum.
Yüzümü kaldırdığımda o ezberlemiş olduğum sütlü kahveleri gördüm. Bana korkuyla karışık merakla bakıyordu.
Benim de ona endişeyle karışık hayranlıkla baktığım kesindi.

-Sen burada ne arıyosun?
-Sen arabanın önünde ne bekliyosun, intiharamı meyillisin?
-Ne fark eder. Soruma cevap ver.
-Evim bu tarafta akıllı.

Evi bu taraftamı?? Hadi ama bu kadarı da evrenin bana olan borçlarını ödeme şekliydi heralde.

-Benim de evim bu tarafta. Seninki nerede tam??
-9. Sokak
-Yok artık ama ya
-Noldu?
-Benim de evim orda.
-Yani?
-Hiç ya. Neyse. Teşekkürler bu arada.

Yanından uzaklaşmam zor olmuştu ve arkamdan bana anlamaz gözlerle baktığını biliyordum. Ama gitmem gerekmişti. Olanları idrak etmek için gitmeliydim.

Eve geldiğimde üstümü değişip pizza sipariş ettim. Ergen ruh haline bürünecektim bugün. Bilgisayardan dizi açıp pizzayı yemeye başladım. Neyse zaten zayıfım...

Sonra olan 1-2 ödevi halledip yatmaya karar verdim nasıl olsa test çözmüyorum. Tabi cam kenarında bi sigara yakmayı da ihmal etmedim. Ee bugün depresyon takılıyoruz.
-----------

Sabah kalktığımda annemin bağırışları üzerine servise binmek zorunda kalmıştım. Ama ilk iş bu konuyu onunla konuşucam. Müziğimi takıp camdan dışarıyı izlerken onu gördüm. Yine siyahlara bürünmüştü ve tüm dünyadan soyutlanmış görünüyordu. Muhteşemdi. Ama bi ayrıntı daha vardı. Yanında birisi vardı. Bir kız. Bütün kanım beynime doğru yola çıkıp kalbime de baskı yapmayı ihmal etmedi. Ne olduğunu bilmiyordum ama şeytanlarım bana savaş çıkarmamı söylüyordu. Ama hiçbir şey yapmadım. Servis yanlarından geçti gitti. Beni görmediler bile.

Okula vardığımda direk sınıfa geçtim ve kafamı sıraya gömdüm.
Kendimi çok kötü hissediyordum ama bir sebep yoktu ortada.
Su'yun dürtmesiyle kafamı kaldırdım ve dersin başlamış olduğunu farkettim. Arkama yaslanıp dersi dinlemeye çalıştım ama enseme vuran sıcak nefes buna engel oldu. Nefesinin ılıklığı beni mayıştırıyordu ve dersi dinlememe engel oluyordu. Hoş varlığı bile bir engeldi ya neyse.

Zil çaldığında kendimi dışarı attım ve bahçeye çıkıp serin havanın yüzüme çarpmasına izin verdim.
Banklardan birine tek başıma oturdum ve çevreyi gözlemlemeye koyuldum. Herkesin derdi başkaydı. 12. Sınıflar dersle ilgilendikleri için içerdelerdi. 11 ler sessizce kendi köşelerine çekilmiş oturuyolardı. 10lar üzerlerindeki rahatlıkla çevrede dolaşıyorlardı. Lisenin ilk günlerini yaşayan 9 larsa sürüye yeni katılan koyunlar gibi etrafa bakıyorlardı. Bense onları izliyordum. Farklı bir pencereden.  Zaten hiç aynı odada olamamıştım onlarla. Denemiyordum da. Kendi küçük odamdan memnundum. Kendi başıma memnundum.

Beni düşüncelerimden sıyıran bi kahkaha sesi oldu. Aşina olduğum bir sesti,çok güzeldi. Onun kahkasıydı. Bi dakika?! O kahkaha mı attı?! Poyraz. Poyraz Derin Atahan. Nasıl ya o gülebiliyomuydu?
İyide, kime güldü ki ?

Kafamda deli sorularla o tarafa döndüğümde onu gördüm. Yanında yine o kız vardı. Ve ona gülüyordu. Sinirlerim altüst olmuş bi halde istemsiz kendimi oraya attım. Ne olduğunu anlayamadan kendimi yanlarında buldum. Ve kızı şöyle bi süzdüm. Yaani güzel sayılırdı... kabul kız güzeldi. Kısa siyah saçları ve gri gözleriyle değişik bi güzelliği vardı. Boyu kısa sayılırdı ve cılızdı. İstemsiz onu süzerken Poyrazın sesi buna engel oldu.

-Bişey mi oldu,Mısra?
-Ha şey. Ee dersin ne olduğunu soracaktım. (Ne?!)
-Ders aynı fizik işte.
-Ha şey saol, görüşürüz.

Yanlarından ayrıldığımda dünyanın en kötü yalancısı olduğumu Poyrazın da öğrendiğini biliyordum. Ama elimden başka bir şey gelmemişti. Sınıfa döndüğümde yüzümün kırmızılığından Su'yun birşeyler anladığını gördüm. Hemen yanıma gelip ne olduğunu sordu ve ona camı gösterdim. Cama gidip baktığında kıkırdamaya başladı. Ve anaç bi tavırla yanıma geldi.

-Oy benim kuşum kıskançlık krizlerinemi girmiş.
-Sus ya sinirliyim zaten.
-Farkettim ve kıza acıdım. Başına bela aldı.
-Abi gülüşüyolar ya çıldırcam.
-Kim gülüşüyor?

Tolganın sesini duyduğumda sesimi kestim ve saf ayağına yatarak ona döndüm.

-Hiç ya bizim sınıftakiler kankacım. Kim olucak.
-Sende bi haller var ama neyse.

"Aşktandır aşktan" diyip gülense Bilge'ydi. Her ne kadar ona anlatmasamda Su'dan öğrenmişti her şeyi bende bir şey dememiştim. Sıkıntı yoktu bilmesinde.

-Ne derseniz deyin valla ben ders çalışcam.

Arkamda 3 tane ağız dolusu gülen malı bırakıp sırama döndüm ve test çözüyormuş gibi yapmaya başladım.

Nasıl olsa ders Fizik'ti ve bende Fizik'te iyiydim. Hemde çok iyiydim. Sınıfın tamamı benden Fizik notu isterdi ama ben bir tek bizim tayfaya verirdim. Salak mıyım millete not vereyim.

Hoca girdiğinde kafamı tahtaya çevirdim ve Poyraz'ın son anda yetiştiğini gördüm. Beyefendi konuşmasını bitirememişse demek.  Ona bakmadan kendimi derse verdim ve hocanın verdiği testleri büyük bi hırsla çözmeye başladım.
10 dakika sonra duymak istediğim ses bana seslendi.

-Fiziğin iyiymiş.
-Bana mı dedin?
-3 testi 10 dakikada çözen başka birisi olmadığına göre?
-Evet fiziğim iyidir.
-Anlamıştım.

Dedi ve çarpık bi gülümsemeyle önüne döndü. Bense aklımdaki tilkilerle teste devam ettim.

Akşam eve giderken serviste yine onları gördüm. Yine. Dayanamayıp bi bahaneyle servisten indim ve onların olduğu yere yürümeye başladım. İyice yaklaştığımda Poyraz'ın beni görmesi uzun sürmedi.

-Mısra?
-Poyraz?
-Sen servisle gelmiyo musun?
-Evet sen nereden biliyosun?
-Sabah seni gördüm.

Demek beni görmüştü.

-Şey evet dışarıdan Fizik kitabı almam gerekiyordu. (NE?!)
-Fizik ha. Beni çalıştırırsın o halde.
(NE?!)
-Çalıştırırım da şuan müsait değilsin galiba. (Yüzüm kıza dönüktü)
-Yo nedenki... haa.

Mısra tanıştırayım,  Dolunay. Dolunay Atahan. Kız kardeşim.

Ucuz RomanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin