t w e n t y s e v e n

4.8K 366 186
                                    

Hastayım, boğazım ölümüne şiş. Okullar açılıyor. Hoşlandığım çocukla durumlar karışık gidiyor, Fenerbahçe'min hâli de ortada.
Hiç iyi değilim.

Neyse, sizi seviyorum. Duyguyu yansıtamadıysam da affola, böyle sahneler yazmakta cidden iyi değilim.

Elimi sol göğsümün üzerine getirerek kalbimin ritmini hissetmeye çalıştım.

Fizik sınavındaydım, sırada çaresiz bir şekilde oturuyordum ve stresten sınav kalemimi dişliyordum. Sınava odaklanmam gerekirken aklımda dolanan tek şey Stiles'tı. Olmuyordu, onu aklımdan çıkarmam gerekse de olmuyordu; onu düşünmeden edemiyordum.

Okula gelmişti, sınava girmeden önce onun sınıfına gidip sınıf yoklamasını kontrol etmiştim. Sınıfta yoktu ama yoklamada vardı. Ona kötü bir şey olmasından korkuyordum, en son gördüğümde çok kötü bir durumdaydı ve daha da kötü olmasının endişesinden vazgeçemiyordum.

Onu düşünme, şu anda bir sınavdasın.

Önümdeki kağıda birkaç şey karaladım, diğer öğrenciler için bir sınav kağıdıyken benim için sadece bir yaprak kağıttı. Hiçbir şey ifade etmiyordu, zaten kötü olan Fiziğim araya Stiles'ın da girmesiyle berbat bir hâle geliyordu.

Siren sesi okulun etrafında dolaşmaya başladığında önümdeki kağıda odaklanmaya çalıştım. Birkaç dakika içerisinde zilin çalması gerekiyordu ve kağıdım bomboştu. Siren sesi yakınlaştı, yakınlaştı ve daha da yakınlaştı. Okulun bahçesine girmiş olmalıydı ki, cam kenarındaki öğrencilerin başları cama çevrilmişti.

"Sınavınıza dönün!" diye bağıran öğretmenden sonra birkaçının başı döndü ama hâlâ merakla dışarıyı izleyen vardı, izleyenlerden bir tanesi de okul voleybol takımından Debbie'ydi. Okuldaki her bir öğrencinin adını bilirdi, çok meraklı bir kızdı ve geri kalan sınav vakti boyunca başını camdan çevireceğini sanmıyordum. Ben de önümdeki kağıda dönerek sorulara odaklanmaya çalıştım. Sınıfta uğultular artmıştı, herkes birbirleriyle fısıldaşıyordu ve sınav kimsenin umrunda değil gibiydi. Koridordan da aynı şekilde uğultular gelmeye başlamıştı.

"Stiles Stilinski değil mi o çocuk..." Debbie'nin sesiyle beynimin işlevini kaybettiğini ve kalbimin durduğunu hissettim. Gözlerim anında dolarken hızla ayağa kalktım ve hipnoz olmuş gibi başımı Debbie'ye çevirdim. Zorla yutkunduktan sonra, "Ambulans... Stiles..." diye mırıldanabilmiştim, Debbie de şaşkın bir şekilde bana bakarak başını onaylarcasına salladı.

Hızlıca önümdeki kalemi ve kalemliği çantama tıkarken nefes alışverişim sıklaşmıştı ve ne yapacağımı bilemiyordum. Önümdeki kağıdı hocanın masasına bıraktığım gibi sınıftan çıktım, ardından da koridorda koşmaya başladım.

Yutkunamıyordum, nefes alışverişim düzensiz bir hâle gelmişti. Okuldan dışarı çıktığımda önce ambulansın yanıp sönen ışıkları gözüme çarptı, ama gözlerimin sadece onu görmeye ihtiyacı vardı.

Sonra onu gördüm, kalbimin durduğunu zannettim o an. Sedyede yatılıydı ve ambulansın içine yatırıyorlardı, durmadan öksürüyordu. Yattığı sedyedeyken bile sürekli sağa sola hareket ediyordu, iki-üç sağlık görevlisi de onu sabit tutmaya çalışıyorlardı.

Yanına giderek ona destek olmam gerekirken, vücudum sanki işlevini kaybetti; yerimden hareket edemedim.

Yutkunmaya çalıştım, olmadı.

falling over me | stydiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin