s e v e n t e e n

6.6K 427 301
                                    

Bir hafta geçmişti. Onun her şeyi öğrenmesinin üzerinden tam bir hafta geçmişti.

Bu bir hafta içinde cuma günü anneme kendimi iyi hissetmediğimi söyleyerek okula gitmemiştim. Haftasonundan sonraki hafta ise annemin hemşire olmasının avantajıyla üç günlük rapor almış ve okula gitmemiştim. Bugün ise yine bir perşembe sabahındaydık ve ben halsiz bir şekilde kantinde oturuyordum.

Yalnız falan değildim. Kahvem ve test kitabım vardı.

Bir Matematik sorusunu daha çözemeyip diğer soruya atladığımda bir süre sonra o soruyu da çözemeyeceğimi anladım ve kalemi bırakarak parmaklarım ile şakaklarıma masaj yapmaya başladım. Bir haftadır okul ile yakından uzaktan alakam olmamıştı ve bildiğim birkaç şeyi de unutmuş gibiydim.

Sadece Fizik'i değil, her dersim sorunluydu. İyi olduğum tek ders Tarih olarak kalacaktı sanırım... Ben bu yıl sınıfı nasıl geçecektim?

Yıllardır sevdiğim çocuğa gizli bir hesaptan mesaj atmış, bir süre bilinmeyen olarak onunla konuşmuştum. Benim kim olduğumu araştırmış ve beni saçlarımdan dolayı kuzenim zannetmişti. Aptal gibi durumu çaktırmamış, devam etmiştim ve Danielle'yi de bu işin içine sokmuştum.

Sonuç olarak bir yerden patlak verip kim olduğumu öğrenmesini sağlamıştım.

Darma duman olmuştum resmen.

Soruya tekrar odaklanmaya çalışıp kalem ile birkaç rakam karalamaya başladım. Üzerinden çok geçmedi, yanıma, masanın sağ tarafına bir el kondu ve elin sahibinin nefesini ensemde hissettim. "Üç kök iki."

Başımı ne kadar arka tarafıma çevirmek istesem de çevirmedim. Onun olduğunu biliyordum. Anlamam için sesi ve kokusu yeterdi.

Çok geçmeden yanıma oturdu, ben de cevap vermeyip söylediği cevabı işaretledim ve sadece cevabı söylediği için sorudan hiçbir şey anlamasam da bir şeyler karaladım.

"Dur anlatayım," dediğini duydum, ardından önümdeki test kitabı çekildi ve soruyu anlatmaya başladı. İtiraz etmeme bile izin vermemişti. Ben de sesimi çıkarmadım, sadece test kitabına odaklandım.

Cevabını söylediği sorudan sonra daha önceki çözemediğim sorulara da kısaca göz attı. Onların da hepsini anlattı.

Tam bir ideal sevgili. Yakışıklı, boylu poslu, çalışkan, sportif.

Sana kalbi lazım, diye geçirdim içimden ama sonrasında anlattığı soruyu dinlemeye devam ettim. Bir soruyu daha anlatmayı bitirdikten sonra başka bir soruya geçecekti ki, "Teşekkürler." diyerek test kitabını kendi önüme çektim ve elindeki kaleme uzandım.

O ise kalemi vermeyerek kolunu yukarıya kaldırdı.

"Verir misin?" diyerek oturduğum yerden uzanmaya çalıştım fakat sonuç başarısızdı.

"Neden hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıyorsun?"

"Stiles," dedim. "Sınıfta kalmamam için çalışmam gerek. Kalemimi verir misin?"

"O zaman almalısın." diyerek yamukça gülümsedi. Gözlerimi kapatıp birkaç saniye içerisinde sakinleştikten sonra hafifçe kalkarak üzerine uzandım fakat zaten bana uzağında olan elindeki kalemi, daha da yukarı kaldırdı.

"Ver." dedim. O ise sadece gözleriyle yukarıdaki kalemi işaret ederek sırıttı. Tamamen ayağa kalkmam gerekiyordu. Kantindeydik, ilgi çekebilirdik.

Sandalyemi hafifçe geriye çekip ayağa kalkıyordum ki, ayağımdaki topuklu ayakkabının yamulmasıyla kendimi yere çakılmış olarak buldum.

Ya da onun üzerine.

Burun buruna, göz göze.

Kısa hikayelere göre uzun oldu eveeet

Umarım beğenmişsinizdir çünkü ben yazana kadar onun başını ağrıttım, thanx aşkım @Zey13Tay

Bir sorum var:::

Artık öpüşün diyenler?

Thx.

for all Stydia shippers.
forever.

falling over me | stydiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin