''Paylaşılamayan Goethe''

27 2 2
                                    



KASIM 2015

Yine çok bunaldım. Hayallerimin başrolündeyim, beni üzen , bana tuzak kuran herkesten uzaktayım. Ama hala içim tam anlamıyla rahat değil.. Geçenki olay çok etkiledi..

''ya tanıdığım biriyse?''

O günden sonra, her dışarı adım atışımda arkamdan biri beni takip ediyor gibi hissettim, bundan kurtulmak insanın elinde değil.. korku.. endişe.. sevdiklerim yanımda fakat bu yeterli olmuyor.

Dediğim gibi, hep takip ediliyorum gibi hissediyorum ama onu görsem de tanıyamam ki.. yüzünü görmedim çünkü sadece sesini duydum. O küstah ve şımarık sesini. Ne kadar kendini beğenmiş bir sesti öyle.. aslında hiç de korkutucu biri gibi değildi.. ama belki bir ruh hastası, belki bir psikopat.. nereden bilebilirim ki?

Ona dair en ufak bir iz yok. Çarpıştığımız yer, evime çok yakındı. Zaten bir iki adım attıktan sonra çarpmıştım. Köşe başına çok yakın oturuyorum, ana caddeye çıkmaya çalışıyordum. Orada göz alabildiğine mağaza var. Birinden birinin güvenlik kamerası çekmişti diye gittim, o açıyı alabilecek olan kameraların bulunduğu mağazalarla görüştüm ama polis kararı olmadan görüntüleri veremeyeceklerini söylediler.. sadece bir çarpışma vakası bu.. ve benim kafamda kurduklarımdan ibaret her şey. O günden sonra tek bir olay daha olsa belki polisler bana inanırdı ama olmadı..

İçimdeki korku, huzursuzluk bir türlü geçmedi.. içimin daralması bundan..

Yine sisli, puslu hava.. dışarı çıkınca yine araba sesleri. Fazla geniş olmayan kaldırımdan bu kez karşıya geçmeden caddenin ters tarafına, arka sokaklara doğru yürüdüm. Kulaklığımı taktım.

Gareth Gates- Walk on by çalıyor..

Seviyorum bu şarkıyı ve elbette söyleyeni de. hava karamak üzere. Yine çok güzel bir saat seçtim dışarı çıkmak için.. arka sokaklar daha az metropol. Az dediğime bakmayın, çok az... daha alçak apartmanlar var. Daha çok kafe ama daha fazla boş alan.. çocuklar için daha fazla yeşillikler, parklar var.. o tarafa gitmek istedim bu kez. Tabi geçen gün yaşananların da etkisi var. O günden beri cadde tarafına dönüp gidemiyorum. Ya arka taraftan dolanıyorum ya da yanıma birini alıyorum.

Bir parka gittim oturdum, birkaç çocuk vardı, zaten hava kötü, akşam olmak üzere. iki kız çocuğu gördüm. İkisi de o kadar güzeldi ki.. küçüklüğümden beri hep ilerde kızım olsun melek anneme benzesin istedim... o yüzden kız çocuklarına ayrı düşkünümdür. Biraz izledim onları. O kadar uyumlu ve güzel anlaşarak oynuyorlardı ki. Düşünmeden edemedim ''büyüyünce değişen ne?'' 'bizi kirleten, kötü insan yapan ne??

Kısa bir süre sonra nazarım mı değdi bilemiyorum, biri yere düştü ve dizini çarptı bir yere. Hemen koştum gittim. Yakınlarda eczane aradım ama annesini çağırmasını istedi arkadaşından. Arkadaşı koşarak uzaklaştı, ben de miniği bir banka aldım. Ceketimi üzerine örttüm dizini açmıştık çünkü kanıyordu. Üşüsün istemedim. Biraz konuşmak istedim ama canı çok yanıyordu. Sadece nasıl olduğunu, canının çok acıyıp acımadığını, dayanabilecek durumda olup olmadığını sordum..

Kısa süre sonra, arkadaşıyla kızın annesi koşarak geldiler. Annesi kızı yakınlardaki bir hastaneye götürdü. Onlar gittikten sonra aynı bankta bir süre daha oturdum. Yağmur yağmaya başladı. İçimde öyle büyük bir umursamazlık vardı ki o anda ne yapsam da geçmeyecek gibiydi. Bir şey yapmak isteyen kimdi ki zaten ? hayatımın her döneminde umursamaz olan biri değildim ama olduğum zamanlarda hakkını vermiştim. Buna yürekten evet diyebiliyorum.. bazen pişmanlıkla bazen gururla.

Venedik'te Tek TabancaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin