Para her şey değildir. Paranın satın alamayacağı çok değerli şeylerin var olduğunu biliyorum. İşte bunlara ulaşabilmenin yolu ise öncelikle paranın bana verdiği "özgüven" ve "güç" duygusundan kurtulmam gerekiyor.
Evet, para olmadan modern hayata uyum sağlamak biraz zordur. Ancak parayı hayatımızın merkezine öyle bir almışız ki, o olmadan evden dışarıya nefes almaya bile çıkamıyoruz. "Ya lazım olursa" endişesiyle kendimizi eve hapsediyoruz. Sonra "Lanet olsun, param yok dışarı çıkamıyorum," diyerek kendimizi nefes almaktan mahrum bırakıyoruz. Sahi, bugüne kadar kaç defa arkadaşlarımıza "Param yok, gelemiyorum," dedik veya sanki utanç verici bir durummuş gibi gün oldu bunu bile dile getiremedik? Mutluluğu tamamen paraya endekslemişiz. İlişkilerimiz bile neredeyse para üzerinden yürütülüyor. İnsanlar birbirlerini "Paran kadar konuş," diyerek aşağılıyorlar. Hayalini kurduğumuz, yapmak istediğimiz her şey para duvarına çarpıyor. Önceliğimiz para olunca, hayallerimizin kafamızda ördüğümüz para duvarına çarpması elbette kaçınılmaz oluyor. Zaten insanları duyarsızlaştıran, doğayı katleden, yapay bir dünya yaratılmasına sebep olan şey "daha çok para kazanma hırsı" değil midir? Yoksulluğun tanımı para üzerinden yapılıyor. Oysa en büyük yoksulluk, doğadan yoksun olmaktır, manevi yoksulluktur. Para, biz farkında olmadan, sahip olduğumuz manevi değerleri yavaş yavaş yok ediyor. Neden azla yetinemiyor ve küçük şeylerden mutlu olamıyoruz? Önceliğimi insana ve doğaya vererek kafalarda örülen para duvarını yıkmak istiyorum. Parasız kalma korkusunu yenmek ve para olmadan da mutlu olunacak şeylerin peşine düşmek istiyorum. Bunu başarabilecek miyim, bilemiyorum. Neler yaşayacağımı da bilemiyorum. Yolculuğun kendisinin bir cevap olduğuna ve merak edilen bütün sorulara cevap vereceğine inanıyorum...
Aslında bu kararı vermek benim için çok da zor olmadı. Asıl zor olan, bunu yakınlarıma nasıl anlatacağımdı. Bisikletle seyahat etme fikri bile kolayca kabullenilmezken, bir de parasız, binlerce kilometre yolculuk yapma fikri insanlara çılgınca gelecekti. Eminim bana meczup diyeceklerdi. Zaten hep böyle değil midir? İnsanlar kendilerinin yapamayacağı bir şeyi başkasının da yapamayacağını düşünürler. İlk adımı atmazlar. Ulaşamayacaklarını düşündükleri için en büyük düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata Yolculuk
AdventureHakiki yolculuk, gittiğin yerlere harita üzerinde çarpı işareti atmak değil, o çarpı işaretlerini ruhundaki yaralara yara bandı yapmaktır. O öyle yaptı. Gitti, hamdı, pişti! Hem iyileşti, hem iyileştirdi! Hasan Söylemez, banka kartlarını kırdı, cebi...