"Gelecekten gelen mi?" mırıldandığım sözcükler ile ekrandaki yazıyı tekrar okudum.
Ne demek istiyordu?
Mesaja cevap vermeyerek sekmeyi kapadım. Biri benimle dalga geçiyor olabilirdi. Onlardan beklenilen bir davranış. Alçak, dönen sandalyeden kalkıp odamı üstten bir toparladım. Dağınıklığı fazla sevmezdim. Kıyafetlerimi yerden alırken aynadaki yansımam gözüme çarpmıştı, dağınık kısa saçlar, bol gelen eşofman altı ve üstünde 'No Game No Life' yazan bir tişört giyiyordum. Tipik bir internet ve oyun bağımlısının dış görünüşü idi. Kendimi değiştirmem gerektiğinin bilincindeydim fakat uğraşmıyordum. Her zamanki gibi boşvererek gölgelere yerini bırakan odamın titreyerek açılan ışığını yaktım. Tekrar bilgisayar başına geçince sanalda tanıştığım oyun arkadaşlarım ile yazıştım. Boğazımın kuruluğu kendini gösterirken paytak adımlar ile kapı kulpunu aşağıya indirdim.Karşıma çıkan uzak yıldızlar, halının ardındaki siyah uzay boşluğu gözüme ilişince duraksadım.
"Bu da ne?" dedim şaşkınca. Refleks olarak geri çekilince elimde tuttuğum su bardağını bıraktım. Bazı kırık parçalar kapıdan dışarı süzülüyor, uçuşan cam kırıkları ile şişkinleşen irislerim bunun gerçek olduğunu ispatlıyordu. Korkudan kapıyı kapatırken bilgisayarın hopörlerinden duyduğum bildirim sesi ile hızla gelen mesaja bakıyorum.
Bir yeni mesajınız var.
[gelecektengelenyorgunkatil] : Bir yere gidebileceğini kim söyledi Çağlar?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelecekten gelen
Short Story[gelecektengelenyorgunkatil] : Dünyanın mutlu son ile biteceğine inanıyor musun? 07.09.16 12.09.16