Bölüm 2

199 42 56
                                    

Medyada Rüya var. İyi okumalar...

Alarmım çalınca telefon bulma çabalarım başlamıştı. Ve yine kazanamamıştım. Mecburen gözümü açıp alarmı kapattım ve yataktan kalktım. Gece çok yayılarak yattığım için yatağım çift kişilikti. Penceremin yanına gidip havaya baktım. Bugün yağmur yağıyordu. Yağmurlu havaları seviyordum. Perdemi açıp boy aynamda kendime baktım.

Aslında güzel kızdım. Mavi gözlerim ve açık kumral saçlarım güzelliğimi sağlıyordu. Bir kaç dakika daha kendime baktıktan sonra gardrobuma ilerledim. Formalarımı alıp yatağa attım ve kahvaltıya gittim. Ailemiz bugün biraz daha neşeli ve kendindeydi. Ben de öyle.

Kahvaltı yapmak için mutfağa girdiğimde herkes kendindeydi. Gülüşüyorlardı.

"Oooo bakıyorum da ailemin keyifi yerinde!"

Tuğçe ağzında yemek varken "Gel gel, annem yine döktürdü!" Dedi. Cidden iğrenç görünüyordu.

"İğrençsin Tuğçe!" Ben de abimin yanına oturduktan sonra tabağıma domates, peynir, siyah zeytin, yeşil zeytin, salatalık ve iki üç tane de sucuk aldım. Bir dilimde kepekli ekmek. Annem çayımı da koyduktan sonra bende yemeye başladım. O sırada teker teker herkese baktım. Galiba kabullenmişlerdi.

Herkesin yüzü gülüyordu. Benim de bu sahneyi gördükçe yüzüm gülüyordu.

Kahvaltımı bitirdikten sonra tabağımı lavaboya koydum ve dişlerimi fırçalamak için tuvalete gittim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra aynadan kendime baktım. Kirpiklerime doğal duran bir tane rimeli sürdüm. Cidden kirpiklerimde çok doğal duruyordu.

Odama geçip formalarımı giydim ve saçımı açıp taradım. Saçımı taramayı sevmiyordum ama taramak da istiyordum. Karışık bir duygu.

Çantamı kontrol edip telefonumu elime aldım ve odamdan çıktım. Annemlere görüşürüz dedikten sonra kapıdan çıktım. Yağmur durmuştu.

Pelin ile otobüs durağında otobüs beklerken Emir durağın yanında durdu. Son bir kaç gündür Emir'i düşünmeden edemiyordum. Aslında çocuk çok psikopat bir tipti. Yani dövmeyi seviyordu. Ama bir o kadarda yakışıklıydı.

"Atla hadi seni ben bırakacağım." Pelin ben dercesine baktı. Emir hayır dercesine kaşını kaldırdı. Pelin bu duruma sinir olmuştu. Ama bir yandan da benim kötü hissetmeme neden olmuştu. Ama Emir'in bana değer verdiğini düşünürsek hoş bir şeydi. Ben de omuz silkip arabaya bindim. Arabayla biraz gittikten sonra İstanbul'dan çıkış yaptığımızı gördüm.

"Emir, burası okul yolu değil! Nereye götürüyorsun bizi?"

"Ya sen biraz sussana geveze."

Kollarımı göğüsümde birleştirip "Geveze ha? Banane susmuycam, çenem benim çenem!" Dedim.

"Bak, Rüya sus lütfen."

"Of! Senlede tartışılmıyor, gıcık!" Emir frene bir anda bastı ve ben nerdeyse camla birleşecektim.

"Yavaş olsana be hayvan!"

"Sana sus dediğimi hatırlıyorum."

"Of! Tamam sustum." Emir tekrar arabayı çalıştırdığında onun o kusursuz bakışlarında mahrus kaldım. Kaşlarının biçimliliği, o kusursuz gözleri, kahverenginin değişen tonları. Aşık olunmayacak bir tip değildi. Ondan galiba hoşlanıyordum, yani bilmiyorum. Ama onunla iletişim kurduğumda bakışları beni ısıtıyor, içimde kıpırtılanma olmasına sebep oluyordu. Ama Burak'da hiç öyle olmuyordu.

Neler hissettiğimi ben de bilmiyordum. Duygularım çok karışıktı. Emir'in Kerpe yoluna saptığını gördüm. Baya bir yol gitmiştik anlaşılan.

HAYATIM KARMAKARIŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin