Bölüm: 22 Büyücünün İsteği

47 8 5
                                    

                          Bölüm: 22
                -Büyücünün İsteği-

Artık sabrım tükeniyordu. Tam olarak ne kadar zamandır burada olduğumu bilmesem de, iki üç saatin geçtiğine emindim. Büyücü saatlerdir iksir şişeleriyle ilgileniyor, kitaptan bir şeyler okuyordu.

Bir şeyler yapmalıydım. Zaten saatlerdir bunu düşünüyordum.
Aklıma bir şey geliyordu, fakat yapıp yapabileceğimden emin değildim.
Büyücü düşüncelerimi duymuşcasına;
"Burada toprak bükemezsin," dedi.

Evet, düşündüğüm şey tam olarak buydu. Toprak bükebilirim belki diye düşünüyordum, ama ellerim bağlıyken bunu yapmam çok zordu, ki bunu halletsem bile daha büyük bir engel vardı. Mağaradaydık. Yine de belki gücüm kayalar üzerinde de işe yarar diye ummuştum.

"Gördüğün gibi, bir anda işe yaramazın tekine dönüştün."
Sesi her zamanki gibi alaycıydı.

"Kendini çok güçlü görüyorsun, fakat ellerimi bağlayıp beni toprak bükememem için buraya tıktığına göre gerçek gücünün de farkındasın."

İksir şişesini hızla masaya koydu.
Sinirlenmişti. Müthiş bir hızla yanıma geldi ve tam karşıma dikildi.

"Gerçek gücümün ne olduğu hakkında hiçbir fikrin yok," dedi tıslayarak. Mavi gözleri ateş püskürüyordu.

"Ben ellerim bağlanarak durdurulamam, ama sen durdurulabilirsin."

Cevap vermeye gerek görmedim. Evet belki ellerimi bağlayarak element gücümü kullanmamı engelliyordu, ama Utah'ı çağırmama mani olamazdı.

Bir anda siniri geçti ve yüzüne tekrar o aptal gülümsemesi yayıldı.

"Tam olarak ne düşündüğünü biliyorum," dedi.

"Kendini fazla zorlama, o küçük ruhlarını da çağıramazsın. Buraya ruhların girmesini engelleyen bir büyü yaptım. Görüyorsun ya, bir büyücüye karşı hiç şansın yok."

Üzerine atılmaya çalışsam da, bu sadece daha da eğlenmesine neden oldu. Pis gülüşü yankılanıyordu ve buna tahammül edemiyordum.

"Benden ne istiyorsun?!" diye haykırdım.

"Senin hükmedebildiğin tek bir ruhu istiyorum," diye mırıldandı.
Daha sonra iyice yaklaşıp; "Ejder'in ruhunu," diye fısıldadı.

Tüylerim ürpermişti ve kalp atışlarım hızlanmıştı. Almithara'yı mı istiyordu? Bu gücümü alması demekti. O an aniden Utah'ın sözleri geldi aklıma. Bir Scamela'nın güçlerini ancak başka bir Scamela alabilir.

"Harika. Demek gücümü istiyorsun. Fakat sanırım haberdar olmadığın iki şey var."

Ne söyleyeceğimi merakla bekliyordu, ama tek kaşını kaldırıp alaycı bir yüz ifadesi takınmıştı yine.

"Ejderhalar yeryüzünden silinmiş.
Ruhunu alabilsen bile, ejderha bulup hükmetmekte sana iyi şanslar. İkincisiyse ne yazık ki birinciyi tamamen ortadan kaldırıyor. Çünkü güçlerimi alamazsın."

Başını hafifçe iki yana salladı ve iç çekti. "İlki, ejderhaların tamamen yok olduğunu sanıyorsan, sana iyi şanslar. İkincisi ise ne yazık ki güçlerini alacağım."

Bu sefer gülen bendim. Bu onu şaşırtmış görünüyordu. Kaşları çatıldı ve neden güldüğümü anlamaya çalışırcasına bana bakmaya başladı.

"Ruhlardan biri, bana güçlerimin alınamayacağını söyledi. İstediğin kadar dene, ben bir şey kaybetmem. Fakat güçlerimi almaya çalışırken sana ne olur, onu da birlikte görürüz artık."

Dişlerini sıkmaya başladı. Koyu mavi renkteki gözleri açık maviye dönüşüyordu.

"Hiçkimse sana bir büyücünün ne kadar tehlikeli olabileceğini anlatmadı mı yoksa?"

Bileklerimdeki demir zincirin bir anda tenimi yakmaya başladıklarını hissettim ve tiz bir ses çıkartıp gözlerimi acıyla yumdum.

Bileklerimde, ısınan demirin sıcaklığıyla inanılmaz bir acı hissediyordum. Acı öyle bir boyuttaydı ki, kendimi daha fazla tutamayıp tüm gücümle bağırdım.
Bunun üzerine güldü ve yaptığı şeyi yapmayı bıraktı. Demir tekrar eski ısısına dönmüştü, ancak canım hala yanıyordu. Belki sadece birkaç saniye sürmüştü, ama ölümüne acı çekmiştim.

"Biliyor musun? Planda küçük bir değişiklik yaptım. Senin gücüne ihtiyacım yok. Ben Kara Ejder'e hükmetmek istiyorum!
Kara Ejder'in ruhu kötülükten beslenir. Sense Beyaz Ejder'in ruhuna hükmedebiliyorsun, o aptal ejder benim işime yaramaz. Bu yüzden sadece seni ortadan kaldırsam ve onun ruhuyla iletişim kurmanı engellesem bu da yeterli olur. Ah tabii, seni öldürmeden önce bekleyelim arkadaşların da buraya gelsin. Bir taşla bütün Scamelaları vurmak daha avantajlı olur."

Şeytani bir kahkaha attı ve tekrar masasına yöneldi. Arkasından tüm gücümle bağırdım. Yine kollarımı sallıyor, demirleri sarsıyordum. Bu lanet olası demirler ona karşı koymamı engelliyorlardı.

"Arkadaşlarıma dokunmana izin vermem!"

Utah'ı çağırmaya çalışmak şuan için düşünebildiğim tek şeydi. Belki de koruyucu büyü yaptığı konusunda yalan söylemişti. Tüm gücümü topladım ve nefes alışverişlerimi düzenli hala sokmaya çalışarak gözlerimi kapattım.

"Utah! Sana ihtiyacım var, hemen şimdi!"

Ruhuyla iletişime geçebilmek için tüm gücümü kullanıyordum. Gözlerimiz renk değiştirip altın sarısı olduğunda, bunu bir şekilde hissedebiliyorduk. Şuan gözlerimin altın sarısı renge dönüştüğünü, yani gücümü devreye sokabildiğimi hissediyordum, ancak Utah'ın ruhu gelemiyordu. Sanki bir yere takılmış gibiydi. Onun da acı çektiği hissediyordum. Onu buraya çağırdığımda, gelmeye çalışıyor ancak büyü yüzünden ruhu acı çekiyordu.
Bunu fark ettiğimde kendimi durdurdum. Öfkeden ellerim titriyordu ve tüm vücudum ısınmıştı.

Büyücünün kahkaları tekrar mağaranın dört bir yanında yankılandı.

"Sana söylemiştim ahmak. Onu buraya çağıramazsın! Hiçbir şey yapamazsın! Seni, arkadaşlarının ölümünü izlemeye mahkum ettim!"

REEMERGING LEGEND 1~ Karanlığın DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin