Bölüm: 32 İhanet

43 7 2
                                    

                         Bölüm: 32
                          - İhanet -

Moollis'in ne demek istediğini anlamaya çalışırken duraksadım.
Karşı karşıya olduğum tek tehlike Orklar değil miydi? Neydi öyleyse?
Düşüncelerimde boğuluyordum.
Tam bu sırada karşımda Dylan belirdi. Gözleri altın sarısı renkte parlıyordu.

Ben daha ne olduğunu anlayamadan, Dylan bileklerimden tuttu ve iç tarafı yukarı gelecek şekilde çevirdi. Canımı yakıyordu. Ne yaptığını sormak istedim, ancak tam o anda inanılmaz bir acı hissettim tüm bedenimde ve konuşamadım.

Acı dolu bir ses çıkartıp, kollarımdan geçen altın sarısı renkteki güç akımına baktım. Sanki vücudumdaki tüm güç çekiliyordu. Moollis'i artık hissedemiyordum. Hissedebildiğim tek şey tahammül edilemez bir acıydı. İliklerime kadar hissettiğim bir acı.

Dylan ellerini bileklerimden çektiğinde de acı devam ediyordu.
Bu acı öyle bir acıydı ki; dizlerim bile bedenimi taşıyamayacak duruma gelmişti. Yere çöktüm ve nefes almaya çalıştım, fakat başaramıyordum.

Ellerimi göğsüme bastırdım. Moollis gitmişti. Yok olmuştu. Utah da öyle.
Sanki sahip olduğum tüm güc, damarlarımdan çekilmişti.
Nefessiz kalmıştım.

"Neler oluyor?!"

Sanırım bu bağıran Shelley'di. Sesler sanki çok uzaktan geliyor gibiydi.
Hala nefes alamıyordum ve görüşüm bulanıklaşıyordu. Başımı güçlükle, karşımda dikilmekte olan Dylan'a doğru kaldırdım. Orklar bile yaşanan bu olay karşısında donup kalmışlardı. Ne olup bittiğini anlamaya çalışırcasına izliyorlardı.

Dylan bana bakarken yüzü ifadesizdi. Ona bakıp, yüzünde bir şeyler görmek istedim. En ufak bir pişmanlık belirtisi, en ufak bir mahcubiyet, en  ufak bir sevgi kırıntısı...
Fakat hiçbir şey yoktu. Bu gözlerde hiçbir şey yoktu. Hiçbir şey.

"Bana ne yaptın?" diye mırıldandım güçlükle.

"Gücünü aldım. Bunu sadece hayvanlardan biriyle bağ kurduğunda yapabilirdim. Uygun fırsatı bekledim ve gücünü senden aldım."

Duyduklarım, yaptığı şeyden daha çok yakmıştı canımı. Ne kadar da kolay söyleyebiliyordu. Sanki uyudum uyandım dercesine anlatıyordu hain planını.

"Ama neden?" dedim acı içinde. Yanaklarıma yaşlar damlıyordu ve sebebi çektiğim fiziksel acı değildi.

"Bunun pek çok nedeni vardı. Anlatsam bile anlamazsın. Sizinle işim bitti."

Dylan arkasını döndüğünde, gitmemesi için ona engel olmak istedim ancak gücümü toparlayıp yerden kalkamıyordum.

"Seni hain pislik! Sen bir yaratıksın! Sen şu orklardan bile daha betersin!" diye inledi Shelley. Diğerleri de olayın şokundan diyecek bir şey bulamıyor olmalıydılar.

"Şu ruhlara hükmetme gücü nasılmış, görelim," dedi Dylan. Fakat anlamıyordu. Utah'ın dediğine göre, gücüm elimden alınırsa; bağ da ruhlar da sonsuza dek yok olacaktı.
Bunu hatırlayınca gözyaşlarım daha da hızlı akmaya başladı.

"Bağı yok ettin... Ruhları yok ettin..."
Sesim fısıltı gibi çıkıyordu. Kimse duymamıştı belki de dediklerimi.

Shelley yanıma koştu ve dizlerinin üzerine çöküp, beni kaldırmayı denedi. Hemen arkasından diğerleri de yardıma koştular.

Bu sırada orklar da hareketlenmeye başlamışlardı. Dylan'ın ruhları çağırmaya çalıştıklarını bildikleri için ilk hedefleri oydu.

REEMERGING LEGEND 1~ Karanlığın DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin