4.BÖLÜM

468 63 29
                                    

Işte yeni bir bölüm şekerler

Bu arada kurban bayramınız kutlu olsun

Unutmadan kitabımı okuyan oy veren ve yorum yapab siz şekerlere çooooooook teşekkür ederim

Multimedya-İpek

İyi okumalar

Kader mi insanı yönlendirir yoksa insan mı kaderini yönlendirir çözmüş değilim.

Odaya girdiğimiz de gördüğüm kişilerle şaşkınlığıma engel olamadım. Gözlerimi iyice açarak gördüğüm kişilerin gerçekliğini tartıyordum. Hatta birkaç saniye gözlerimi kapatıp açtığımda tamamen emin olmuştum. Yok yok gerçekti bunlar.

İpek koluma girip "Yürüsene kızım!" dedi konuştuğunu belli etmek istemiyormuş gibi. Onaylar şekilde İpek'e baktığımda birkaç adım daha attım. Bu sayede odaya tamamen girip masaya biraz yaklaştık. Masanın başında oturan kişi bana kapıyı açan üst komşumuzdu. Ama şaşkınlığımın asıl sebebi bu değildi; asanın önünde duran koltuklardan birine oturan, bu sabah bana musallat olan kişiydi şaşkınlığımın sebebi. Adı Oğuz'du yanlış hatırlamıyorsam. Evet evet, Oğuz.

Onu umursamamaya çalışıyordum. O tarafa bakmamak için gözlerimle savaşıyordum ama maalesef bu savaşı kaybettim ve kısa bir anlığına gözlerim o tarafa yönelirken onun da gözleri benimle buluşmuştu ama hiçbir tepki vermemişti. Bende aynısını yaptım ve hemen gözlerimi ondan kaçırdım.

"Neyse kendinize iyi bakın sizinle çalışmak gerçekten güzel ve eğlenceliydi." Oğuz'un yanında oturan bir bayan söylemişti bunu. Bizden büyük duruyordu.

Oturduğu yerden ayağa kalkıp önce Oğuz'a sarılıp el sıkıştı sonra da halâ adını bilmediğim üst komşumuza. Herhalde işten ayrılıyordu. Onlara el sallayarak çıkınca bende arkasından baktım.

"Buyrun ne istemiştiniz?" soruyu soran kişiye başımı çevirip baktığımda üst komşumuz olduğunu gördüm. Ya bu niye böyle soğuk ve gıcık biri ki? İnsan bir der ayakta kaldınız buyurun şöyle oturun ama yok illa böyle gıcıklık yapacaktı. Belli ki bu adamın teklif edeceği yok İpek'i de alıp masanın önünde duran diğer koltuğa da biz oturduk.

Sanırım böyle bir hamleyi kimse beklemiyordu. İkisi de bana anlamsız bakışlar atınca İpek hemen söze girip
"Merhaba. Biz camda asılı olan eleman aranıyor yazısı için gelmiştik." dedi.

"İkiniz mi?" diye bir soru yöneltince İpek ile birbirimize bakıp "Evet" dedik aynı anda. "Peki tecrübeli misiniz?" dediğinde İpek "Evet bu konuda tecrübemiz var" dedi. "Daha önce nerelerde çalıştınız" diye yeni bir soru yöneltti karşımızdaki. Sessizce ofladım. Bu klişe iş görüşmesi soruları beni gerçekten bunaltıyordu.

"Önceden küçük bir esnaf lokantasında sonra da bir çay bahçesinde çalıştık." diyerek sorduğu soruyu bu sefer ben cevapladım.

Bazen yetimhaneden kaçıp, gider çalışırdık. Kazandığımız paranın büyük bir kısmını biriktirirdik. Kalan parayı ise ihtiyaçlarımız için harcardık.

"Yalnız biz bir eleman istiyoruz. İkinizi birden işe alamayız."

"Yaaa! Ama biz bu zamana kadar hiç ayrılmadık ki." İpek'in sesi öyle masum çıkmıştı ki küçük bir çocuk misali gibiydi.

"Kusura bakmayın. Dediğim gibi ikinizi birden işe alamam. Bizim sadece bir elemana ihtiyacımız var." dedi aynı soğuk tavırla. Almazsan alma bize iş mi yok diye içimden geçirdim. Ama maalesef bunları yüzüne karşı söylemedim.

Boğazımı temizledim ve oturuşumu dikleştirip "Lütfen bakın size kesinlikle bir zorluk çıkartmayacağız. Bundan emin olabilirsiniz." dedim. Öyle kesin bir tavırla konuşmuştum ki ben bile ikna oldum kendimden.

DUYULAN SESSİZLİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin