NOT: BU HİKAYE BİR ŞAHESERDİR SHSKFKF
.
'Dı sıtori of may layf,
Ay törn arağund,
Sipent di taym,...'
Odamın içerisinde 1D'nin yeni şarkısını dinleyerek, kendimi profesyonel bir dansçıymış gibi hayal edip salak salak dans ediyordum. Odam tamamen Heygirl'den verdikleri posterlerle doluydu. Sanki odam değil de poster odasıydı mübarek. Bunları düşünüp gülümserken bana bir ilham geldi. Kendi kendime klip çekme aşkıyla ellerimi iki yana açıp etrafımda dönmeye başladım. Kendimi çok 'vintage' hissediyordum. Posterler benimle birlikte dönüyorlardı. Gülümseyip gözlerimi kapattım. Gerçekten de bir klip çekiyormuş gibi hissettim. Kendimi tam dönmeye kaptırmışken bir acı hissettim. Bu aralar çok 'cool', 'swag' ve revaçta olan kelimeyi sarf ettim:
- Lanet olsun!
Tumblr'da sövüp bitiremedikleri şey olmuştu: serçe parmağımı yatağın ayağına hunharca çarpmıştım! Dengemi kaybedip yere serildim. Yüzüstü hem de. Galiba burnumu kırdım.
Hafifçe doğrulup yatağın Lady Gaga'lı bir örtüye sahip olan yorganına tutunup kendimi çekmeye çalıştım ama yorgan -namı diğer battaniye- kayıp üstüme düştü. Ben de tek çare olarak yorganı iyice çekip sıkıca sarılarak yerde yatağın altı manzaralı iğrenç bir yerde yatmak oldu.
Kendi etrafımda hafifçe yuvarlanayım derken odanın öbür tarafındaki sandalyeye çarptım. Galiba burnum tekrar kırıldı. Kolumu yorgandan kurtarıp olabildiğince uzattım. Amacım elimi masanın yüzeyine ulaştırıp telefonuma ulaşabilmekti. Masanın pürüzlü yüzeyinde elimi kaydırırken elim bir şeye çarptı. Bunun anında telefonum olduğunu anlamıştım. Telefonu beraberimde kaydırarak almaya çalışırken masadan düştü ve yüzüme iniş yaptı. Galiba bu sefer burnumu gerçekten kırdım. Telefonu yavaşça oradan alıp kilidini açtım. Twitter'da hesabıma girdim ve şöyle yazdım:
"@tumblrcigorl: kavhe içerken sıcacık yatağımda twit okuyorum :))"
Yalan söylüyordum.
Tek yaptığım yatağın altı manzaralı iğrenç bir yerde yatmaktı. Yıkıldım. Ama ezilmedim. Stay strong olmalıydım ben, hangi hakla yıkılırdım ben?!
Hafifçe doğrulup yatağın ayağına hunharca tutundum. Çevik bir hareketle telefonumu yatağa fırlattım ve dengemi sağlamaya çalışarak ayağa kalktım. Pardon, tam kalktım derken ayağım yorgana dolandı ve yere düşüp kafamı çarptım. Bayılmışım.
.
.
"Ya ya ya ya,
Seğğn en güzeell;
Ya ya ya ya,
Seğğn en güzeel,
Her herr şeyimdin yaağ?!
.
Ya ya ya ya,
Seğğn çok bileğn;
Ya ya ya ya,
Yanlız gezeen,
Sen terk edildin yaağ??!"
Diskodaydım. Aklına 'Beren Bar' gibi her dizide geçen modern barlardan gelmesin. Türkü Bar'ın karşısında kıytırık bir diskoydu işte. Bu şarkı öyle iğrençti ki, kulaklarımı tıkayasım geldi ama kulağımı tıkayamıyordum. Elimde bir şey vardı. Garip bir şekilde herkes bana bakıp alkışlıyordu. Ne yani, güzellik kraliçesi mi olmuştum? Ayy çok heyecanlanmıştım. Emin olmak için arkama baktım. Orgçu ayağa dikilmiş org çalıyordu. Yanında baterist sanki kıytırık bir diskoda değil de 'Believe Tour'da uluslararası çalıyormuş gibi bir havaya girmişti. Onun yanında ise hayattan bezmiş bir kadın kamburunu çıkararak gitar çalıyordu. Ama olamazdı. Herkes benim gözlerimin içine bakıyordu ama. Hmm, bu canlı müziği kim söylüyordu? Fena değil, diye düşündüm. Kafamı sola çevirdim ve onu gördüm. Donup kaldım. Canlı müzik söyleyen kadının sesi de kesildi ama fon müziği çalmaya devam ediyordu. İnsanlar da bana bakmaya devam ediyordu. Sanki bir tek ben ve o durumdan etkilenmiştik galiba. Her şeyi umursamayı bırakıp ona koştum. Ona tam sarılarakken bir şey beni engelledi. O da bana bakıp kafasını iki yana sallayıp 'cık cık'lıyordu.
-Heri, neden böyle yapıyorsun?
Kızgın gözlerle baktı.
-Türkçe şarkı söylemeyecektin hani??! Bana söz vermiştin?!
- Heriy, s-sen neyden bahsediyorsun?
Gözlerini arkamı işaretlercesine gezdirdi.
-Şuraya, etrafa bir bak.
Baktım. İnsanlar orkestraya bakıp alkışlayarak ritim tutuyorlardı. Kafamı Harry'e 'eee?' anlamında çevirdim.
-Bu ışıklar, orkestra, insanlar, fon müziği... Sence burada ne eksik, Selinsu?
Düşündüm.
-Ş-şarkıcı.
Alaycı alaycı güldü.
-Niye kimse şarkı söylemiyor? NEDEN KİMSE ŞU LANET OLASI ŞARKIYI SÖYLEMİYOR??!
Duvara yımrıh attı.
-Çünkü sen benim yerimi çalan ve TÜRKÇE şarkı söyleyen kişisin!!!
Şaşkındım.
-Ne? Sen neyden bahsediyorsun? Ben...
Bana sus dercesine elini kaldırdı ve elimi gösterdi. Elime baktım. Elimde mikrofon vardı!! O lanet şarkıyı söyleyen bemdim! Ve beni durduran şey de onun kablosuydu!! Ve ondan dolayı herkes bana bakıyordu!! Haaayıırrrr!!!
.
.
Uyandığımda yerde, salyalarım şelale olmuş bir şekildeydim. Annem adımı haykırırken ( ki bu 'Geberesiceee Seliiiinnsuuuu! Nerdesiinn kıııızzz?' gibisi bir şeydi) Twitter'dan gelen bildirimlerin sesi, tropikal ormandaymışsın gibi bir izlenim veriyordu. Sırıttım,sırıtınca salyanın tadı geldi. İğrençti. Aslında rüyam -kabusum- da iğrençti ama en azından Heri'nin gerçekte bana yımrıh atmadığı için buruk bir sevinç vardı içimde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanet Olsun Bazı Şeyler
Non-FictionHAYATINIZDA OKUYACAĞINIZ EN SAÇMA ŞEY. SİZİ TEMİN EDERİM.