K2 - ESARET

1K 51 19
                                    


PNL - J'Comprends Pas 

🖤


2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2. BÖLÜM - ESARET

KÜBRA

Duyduğum kapı sesiyle gözlerim aralandı. Dışarıdan içeriye sızan o parlaklıkla gözlerim kamaştı, oda aniden aydınlanırken kapı tekrar kapandı ve bana yaklaşan adımların sesini duydum. O kadar çok bağırmıştım ki boğazım yanıyordu. Gözlerim aydınlığa alışmak için kapanıp açılıyordu.

"İç." Kolumdan tutup oturur pozisyona gelmemi sağlan Melih'e döndüm. Neden bunu yapıyordu? Onlara karşı gelmiyordu ama cezalarımda da beni yalnız bırakmıyordu. "Bakma öyle. Onların emri bu." Değildi. Biliyordum. Onların umurunda asla olmamıştım. Onların burada hapsedilmem ve yalvarmam için cezalandırdığını biliyordum. Ama Melih her seferinde buna engel oluyordu.

"İç Rus Kızı." dedi sertçe. Rusça konuştuğum için mi yoksa ailem hakkında bilgisi olduğu için mi bilmiyorum ama bana hep yalnız kaldığımızda Rus Kızı derdi. Dudaklarıma yasladığı şişedeki suyu kana kana içtiğimde gözleri kısıldı. Gurur yapamazdım. Susamıştım. Açtım. Korkmuştum. Kabul etmeliydim ki Melih'in cezalarımda bu odaya gelmesi cezalarımı katlanabilir hale getiriyordu.

"Yüzündeki iz geçmiş ama karnına bakacağım." Suyu uzaklaştırıp elini tişörtümün eteğine uzattığında onu omzundan ittim ve bacaklarımı kendime çekip kollarımı etrafına doladım. Bana dokunamazdı. Yaralarımı kendim sarabilirdim. Kaşlarını yavaşça çatılırken ısrar etmedi.

"Yemeğini ye." Uzanıp getirdiği sandviçi verdiğinde, aldığım komut doğrultusunda hızla büyük bir açlıkla yemeye başladım. "Ağrın var mı?" Vardı. Ama ilaç verecekti. İlaçlardan nefret ederdim. Başımı hızla sağa sola salladığımda kaşlarını tekrar çattı. "Ağrın var mı?!" dedi bir kez daha.

Var. O kadar canım yanıyor ki hiçbir ağrı kesicinin o ağrıları kesemeyeceğini biliyordum.

"Konuşmayacak mısın?" Ona öfkeyle bakıp başımla onayladığımda oturduğu yerden kalktı. "Konuşma zaten. Sesine katlanamıyorum." Pislik. Kapıya yöneldiğinde ona hakaret ettiğimi duymuş gibi ters ters bana baktı. 

"Karanbey'le ne konuştunuz?" Çiğnediğim lokmanın ağzımda bıraktığı buruk tatla konuşmayı reddettim. "Karanbey'e ne söyledin Kübra?!" Omuz silktiğimde bana adımladı. Bakışlarımı kaldırdım. Ondan korkmuyordum. 

"Sana olabilecekleri söyleyeyim mi?" Önümde diz çöküp çenemi tuttu ve gözlerinin içine bakmamı sağladı. "Bekir delirecek. Seni gebertecek. Önceki kaçışların gibi bu da esaretini uzatacak." Kulağımdaki ani çınlamayla gözlerimi yumup sandviçi kucağıma bıraktım. Elimi kulağıma yaslarken çenemdeki dokunuşu uzaklaştı. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanbey (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin