{2}

1.4K 229 141
                                    




Yazar/Author: hqheaven

----

Iwaizumi koridordan gelen tuhaf sesle uyandı. Yavaşça ayağa kalkıp kapıyı açtı.

Oikawa yerde yatıyordu.

"...seni kaldırmak istemiştim sadece..." diye mırıldandı.

"Sen tam bir gerizekalısın." Iwaizumi Oikawa'yı kaldırıp odasına taşırken söylendi.

Yatağına yavaşça yerleştirip genç adama gülümsedi. Tanrım, çocuk nefes kesiciydi.

"Tişört giymiyor musun?" Oikawa elini Iwaizumi'ye doğru uzatırken sordu.

Iwaizum'i kıkırdayıp Oikawa'nın elini yanağına koydu.

"Sana söylemeyeceğim."

Oikawa'nın parmakları çenesinde gezmeye başladı. Dokunuşları yumuşacıktı.

"Gerçekten keskin bir çenen var." Oikawa gülümsemesini saklayamadı. Birilerine dokunmayalı uzun zaman olmuştu.

Iwaizumi geri çekildi ve Oikawa'yı yatağında bıraktı. En sevdiği tişörtlerden birini üstüne geçirdi.

Oikawa'yı düşünmeye başladı ki o sırada bir şeyi fark etti.

"Hey Oikawa..."

"Hmm?"

"Nasıl duş alıyorsun ya da banyo yapıyorsun?"

"Annem yardım ediyordu."

Iwaizumi yanaklarının ısındığını hissetti. Yardım etmesi gerektiğini biliyordu ama yine de...

"Sanırım bir şekilde kendim halletmeliyim...."

"Sana söyledim ya, senin için buradayım. Ne olursa olsun yardım edeceğim."

Oikawa sesin geldiği yöne kafasını çevirdi ve biraz kızardı.

"Ama şimdi yemek yiyeceğiz." Iwaizumi Oikawa'yı kaldırdı ve merdivenlere yönlendirdi. İnmesine yardım etti.

Oikawa sandalyeye oturunca Iwaizumi pişirmeye başladı. Ev tatlı bir kokuyla doldu.

Oikawa bu kokuya bayıldı ama ne olduğunu bilmiyordu.

"Iwaizumi... Bu neyin kokusu?" Iwaizumi'nin masaya bir şey koyduğunu duydu.

"Vanilya."

Bu tür şeyler Iwaizumi için çok yeniydi. Kör bir insana bakmak tahmin ettiğinden daha zordu ama pişman değildi. Çünkü ona göre Oikawa dünyadaki tüm kötülüklerden korunması gereken biriydi.

Oikawa'ya pankeklerini yedirdikten sonra odasına geri götürdü.

"Tüm gün ne yaparsın?"

"Genelde odamda olurum. Oturur ve düşünürüm." Oikawa biraz kaşlarını çattı. Iwaizumi'nin yataktan kalkıp bir yere gittiğini hissetti. Ama hemen geri gelmişti. Ardından Oikawa'nın ellerini tutup bir şeyin üstüne koydu. Tuhaf hissettiriyordu. Oikawa objeyi kaldırıp kokladı. Çok güzel ve rahatlatıcı bir kokuydu.

"Bu ne?" Oikawa hala ne olduğunu anlayamamıştı. Tuttuğu şey sert ve ağırdı. Iwaizumi onu ellerinden aldı ve ardından Oikawa tuhaf bir ses duydu. Kağıt.

"Bir kitap, değil mi?

"Evet öyle. En sevdiğim kitaplardan biri." Iwaizumi elindeki kitaba baktı. Oikawa'nın elleri sayfalarda geziniyordu.

"Bana okur musun?"

"Tabii." Iwaizumi Oikawa'nın yanına geçti ve rastgele bir sayfa açıp okumaya başladı.

"Karanlığın dışından geldik, karanlığa gidiyoruz. Gece yarısı fırtınada uçan bir kuş gibi, Hiçliğe uçuyoruz; bir anlığına kanatlarımız ateşin ışığında görünüyor, ve ,yine! Hiçliğe gidiyoruz. Hayat hiçbir şeydir. Hayat budur. Ölüme gecikmemizi sağlayandır."

"Biraz daha... Biraz daha okur musun?" Oikawa Iwaizumi'nin omuzlarını hissediyordu. Şansını bulmuşken kafasını omzuna koydu.

"Elim onun tuttuğu kalemdi. Boynundan sarkan şey, ölmüş dudaklarının öptüğü haçtı. Çaresizdi, yolda kalmış bir yolcuydu. Buna rağmen hayatın ona getirdiklerine tutunmadı. Karanlığın içindeki ışığını aramadı, kendi ateşini kendi yarattı. Kanatlarını nispet yapar gibi son bir kez dünyaya gösterdi. Ve ardından karanlığa gömüldü."

"Sesin beni sakinleştiriyor." diye söyledi Oikawa aniden. Iwaizumi boynuna değen saçları hissetti. Söylediği gibi, yumuşaktı.

"O zaman, ne mutlu bana." Iwaizumi saçlarını karıştırdı ve gülümsedi. Gerçekten nefes kesici.

"Hakkında daha çok şey bilmek istiyorum." Oikawa gözlerini kapadı ve cevabı bekledi.

"Tam olarak ne bilmek istiyorsun?" Iwaizumi emin olmayarak sordu. Ne anlatması gerektiğini bilmiyordu.

"Neden bana karşı bu kadar iyisin?"

...

"Küçüklüğümden beri herkes çok iyi olduğumu söylüyor. Herkese yardım ederim, yaralı hayvanları eve getiririm. Ama.. bu sadece benim benliğim. Sen de zarar görmüş birisin. Sana yardım etmek, seni korumak istiyorum." Oikawa'nın burnunu çektiğini duydu. Aşağıya baktığı zaman genç adamın ağladığını gördü.

"... daha önce hiç kimse beni korumak istediğini söylememişti. Üzgünüm, bazen böyle duygusallaşıyorum işte." Oikawa Iwaizumi'nin göz yaşlarını sildiğini hissetti.

Oikawa'nın mutluluğu paha biçilemezdi.

~~~

"Zamanı geldi, Oikawa" Iwaizumi Oikawa'yı bir yere yönlendirmeye başladı.

"Neyin zamanı?"

"Banyo için tabii ki!"

Iwaizumi Oikawa'yı banyoya götürdü ve suyu açtı. Suya biraz sabun ekledi, böylece Oikawa köpüklü bir banyo yapabilirdi.

"Sanırım biraz yardıma ihtiyacım var." Oikawa'nın sesini duydu. Ona doğru dönünce pantolonunu çıkarmakta zorlandığını gördü. Yanına gidip soyunmasına yardım etti. Cildi yumuşacık ve bembeyazdı.

Iwaizumi Oikawa'nın iç çamaşırını da çıkarması gerektiğini fark edince duraksadı.

"Onu kendim de çıkarabilirim. Beni sadece küvete yönlendir." Iwaizumi Oikawa'yı küvete yönlendirdi. Oikawa tamamen soyundu. Köpüklerin içine oturdu. Tanrım, gerçekten inanılmaz görünüyordu.

Baloncukları yakalamaya çalışıyordu, ama ellerinde kaybolup gidiyorlardı.

"Ne... Bu da ne.. Aman tanrım.." dedi Oikawa şaşkınlıkla.

"Daha önce hiç köpük banyosu yapmadın mı?" Iwaizumi küvetin yanındaki sandalyeye otururken konuştu.

"Köpük banyosu mu? Sanmıyorum" Oikawa tekrar köpükleri yakalamayı denedi.

"Aptal, onları yakalayamazsın. Ellerini içinde gezdirmeyi dene." Oikawa dediğini yaptı. Ellerinde hafif ve yumuşak bir şey hissedince yüzünü gülümseme kapladı.

Kıkırdayıp derince iç çekti.

"Çok güzel kokuyor. Bu... Çok güzel.

~~~~

Şu kitap bölümünü çevirirken ingilizcem bitti........

Okuduğunuz için teşekkürler!

Blank  ||iwaoi|| (ÇEVİRİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin