{8}

1.4K 183 88
                                    

Yazar/Author: hqheaven
------

"Sesin... Gerçekten çok güzel" dedi Iwaizumi Oikawa'ya bakarken.

Sabah sessiz bir şarkıyla uyanmıştı. Oikawa yatakta oturmuş, Iwaizumi'nin elini tutup Ed Sheeran'ın A Team şarkısını söylüyordu.

Sesi gerçekten çok... çok harikaydı. Kelimeler Iwaizumi'nin hayranlığını açıklayamazdı. Oikawa'ya bakmaya devam etti, sesindeki bütün duyguları fark etti. Bu şarkı onun için bir şeyler ifade ediyor olmalıydı.

Şarkısını bitirince, Iwaizumi elini sıktı. Oikawa tebessüm etti.

"Ne zamandır uyanıksın?" diye sordu.

"Şarkı söylemeye başladığından beri. Sesin çok güzel..."  Iwaizumi yatakta doğruldu ve Oikawa'yı 'günaydın' kucaklaşmasına çekti.

Bugün Ağustos'un son günüydü ve Iwaizumi bir şeyler planlamıştı. Kendisi bunu pek yapmazdı ama bugün, Oikawa'yı sahile götürmek istiyordu. Yol çok uzundu ama Oikawa'nın okyanusu bir kez de olsa hissetmesini istiyordu.

Aşağıya indikten bir süre sonra Iwaizumi kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Bu sırada Oikawa tekrar şarkı söylemeye karar verdi.

"I think I talk too much
I need to listen baby
I need to listen baby
I need to listen good"

Iwaizumi dikkatlice dinledi. Melodi tanıdıktı, hem de çok tanıdıktı, ve Oikawa'nın söyleyiş tarzı kalbini tekletiyordu.

"I think I try too hard
How I look, what I do, what I'm saying
Ah... I spend too much time explaining... Myself"

(Ç.N: ŞARKI THE NEIGHBOURHOOD -CRY BABY B A Y I L I Y O R U M BU GRUBA MUTLAKA DİNLEYİN EHE)

Oikawa bir anda durakladı. Derince nefes aldı.

"Neden böğürtlen kokusu alıyorum?" diye sordu.

"Çünkü sana böğürtlen çayı aldım, aptal" dedi Iwaizumi masaya iki bardak koyarak. Hemen Oikawa'nın yanına gidip onu masaya yönlendirdi.

Biraz sohbet ettiler, ama genel olarak rahatlatıcı bir sessizlikte oturdular, sadece bardakların çıkardıkları sesler duyuluyordu.

Bir müddet sonra Iwaizumi konuştu.

"Oikawa, bugün için bir şeyler planladım. Bir maceraya var mısın?" diye sordu. Oikawa kocaman gülümsedi ve kafasını salladı.

"Nereye gidiyoruz?" şimdiden heyecanlanmıştı.

"Beklemen lazım. Haydi gidip eşyalarımızı alalım" Iwaizumi ayağa kalktı ve birlikte yatak odasına gittiler. Oikawa sessizce yatakta oturuyordu. Iwaizumi'nin bir şeyler alıp çantaya koyduğunu duydu.

Birkaç dakika sonra Iwaizumi Oikawa'nın omzuna vurdu, gitme zamanının geldiğini belirtti.

Oikawa dışarı çıktığında yüzüne sımsıcacık hava vurdu.

"Hava güneşliymiş, ne güzel" dedi Iwaizumi.

Oikawa hava güneşli olduğunda nasıl göründüğünü merak etti. Bulutlar nasıl görünüyordu? Iwaizumi onların kabarık olduğunu ve genellikle beyaz göründüklerini söylemişti. Ama yağmur geldiğinde gri, hatta siyah oluyorlardı. Oikawa nasıl göründüklerini anlayabilmeyi diledi. Ayrıca yağmur neydi? Oikawa yağmur yağarken dışarı çok çıkmıştı. Islak ve soğuktu. Ama nasıl görünüyordu? Ne renkti? Iwaizumi çok güzel demişti ama Oikawa anlayamıyordu.

Iwaizumi yağmur ve gözlerinin aynı renk olduğunu söylemişti. Çok açık mavi. Mavinin nasıl göründüğünü anlatmaya çalıştı ama çok zordu.

Iwaizumi Oikawa'yı yavaşça sarstı, düşüncelerinden çıkardı. Ne kadar süredir düşüncelerinde kaybolmuştu? 

"Geldik!" dedi Iwaizumi arabadan çıkarak. Diğer kapıyı açarak Oikawa'nın çıkmasına yardımcı oldu.

Tuhaf bir ses duyuyordu...

"Ayakkabılarını çıkar" Oikawa dediğini yaptı. Nerede olduklarını anlayamıyordu. Tahtadan bir şeyin üstünde durduğunu hissedebiliyordu.

"Şimdi bir adım at" Oikawa öne doğru geldi.

Ayağı yumuşak ve sıcak bir şeyin içine battı. Çok güzel hissettiriyordu. Yavaş adımlarla yürümeye başladı. Iwaizumi'nin arkasından bir şeyler mırıldandığını duydu. Bir adım daha attı ve... nemli bir şey hissetti?

Kafası çok karışmıştı, bir adım daha attı ama ayağı soğuk suya çarptı.

"Ah, soğuk!" diye bağırdı ve sendeledi, tam arkaya doğru düşecekken Iwaizumi onu kollarından yakaladı.

"Tuttum seni" Iwaizumi düzgünce ayakta durmasına yardım etti.

"Neredeyiz?" diye sordu Oikawa.

"Dikkatli dinle"

Oikawa derince nefes alıp verdi, etrafındaki seslere konsantre oldu.

Uzaktaki insan sesleri, güçlü rüzgar, martılar ve... dalga sesleri.

Oikawa'nın gözleri büyüdü.

"S-sahil?" dedi şaşkınlıkla.

Iwaizumi elini aldı, parmaklarına küçük öpücükler kondurdu.

"Evet, sahildeyiz" Iwaizumi'nin fısıldadığını duydu.

Gözlerinin dolduğunu hissetti. Çok uzun süredir sahile gitmek istiyordu! Bu onun hayaliydi! Ve işte, Iwaizumi onu getirmişti.

"Suya girebilir miyiz?" Oikawa oldu olası okyanusta yüzmek istiyordu, ne kadar da kötü, nasıl yüzeceğini bilmiyordu ki. Iwaizumi'nin tişörtünü çekiştirdiğini hissetti. Tişörtünü ve pantolonunu çıkardı, sadece baksırıyla kalmıştı. Iwaizumi de aynısı yaptı. Oikawa'nın elini tekrar tuttu ve okyanusa yönlendirdi.

Saat çoktan 8 olmuştu ve uzun bir araba yolculuğu onları bekliyordu, ama Iwaizumi Oikawa'nın hayalini gerçekleştirmek istiyordu.

Oikawa ileriye gittikçe su seviyesinin yükseldiğini hissetti. Su ayak bileğine yetişti, ardından dizlerin ve sonra da beline.

Iwaizumi durdu.

"Keşke şu an bu manzarayı görebilseydin... Gerçekten tarif edilemez" dedi Iwaizumi sessizce.

Ve gerçekten de öyle diliyordu.

Güneş parlak bir turuncuydu, hafifçe okyanusa değiyordu. Etrafındaki küçük bulutlar pembeydi ve her şey bir rüya gibiydi.

Oikawa'yı kendine çekti. Çıplak göğüsleri birbirine yapıştı.

Oikawa'nın elleri yönlerini buldu ve Iwaizumi'nin beline yerleşti.

"Manzara çok güzel, ama hiçbir şey seninle karşılaştırılamaz" Iwaizumi kulağına fısıldadı.

Oikawa kızardı, ama hiçbir şey demedi.

Mükemmel bir andı.

Nasıl göründüklerini bilmiyordu ama umrunda da değildi.

Iwaizumi öne eğildi ve dudakları Oikawa'nınkilere dokundu. Oikawa'nın ne olduğunu anlayıp karşılık vermesi uzun sürmedi. Dudakları birbirinde eridi ve suyun içinde durdular, güneş arkalarında batıyordu ve hiç kimse izlemiyormuşçasına öpüştüler.

Blank  ||iwaoi|| (ÇEVİRİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin