{1}

1.6K 220 81
                                    

Yazar/Author: hqheaven

--

Iwaizumi Oikawa'yı kanepeye yönlendirdi ve ikisi de oturdu. Oikawa bir kez daha boşluğa gözlerini dikti. Iwaizumi'nin buna alışması biraz zaman alacaktı.

"Ben Iwaizumi Hajime. Umarım iyi anlaşırız" Iwaizumi elini oğlanın omzuna koydu. Oikawa kafasını Iwaizumi'ye çevirdi ve gülümsedi. "Ben Oikawa Tooru ve eminim ki iyi anlaşacağız."

Iwaizumi onun için üzülmekten kendini alıkoyamadı.

"Bana biraz kendinden bahset Oikawa." Iwaizumi daha rahat bir pozisyon bulmak için yerinde kıpırdandı.

"Sen de bana kendinden bahsedeceksin. Söz mü?"

"Tabii ki. Söz veriyorum."

"Pekala, şu an 19 yaşındayım. Şarkı dinlemeyi çok seviyorum. Ayrıca doğada olmayı da çok severim. En sevdiğim koku böğürtlen kokusu. En sevdiğim yiyecek ise sütlü ekmek... Ve... Kendimi bildim bileli bu karanlığın içerisindeyim." Oikawa kaşlarını çattı, ardından gülümsedi.

"Endişe etme. Artık senin için buradayım. Ben 21 yaşındayım. Resim çizmeyi ve yemek yapmayı seviyorum. Dürüst olmak gerekirse bir hayalim yok. Tek istediğim normal bir hayat."

"Iwaizumi, neden ailemin beni bırakıp gittiğini söyler misin?"

Iwaizumi gerçeği saklamak istemedi, ama yine de söylemedi, gerçekler Oikawa'yı üzebilirdi.

"İyi bir iş ve maaş için başka bir ülkeye gittiler. Onlar gelene kadar ben buradayım."

Oikawa'nın yüz ifadesi okunamıyordu, ama üzgün de gözükmüyordu.

"Söylesen Iwaizumi, neden bana bakmak için gönüllü oldun?"

Iwaizumi'nin nefesi bir an için kesildi. Gerçekten, neden gönüllü olmuştu ki?

"Şey... Sanırım sana karşı şefkat besledim. Göremeyen ve yardıma ihtiyacı olan birisin. Yardım eden kişi ben olmak istedim. Ve hiç böyle biriyle de tanışmamıştım. Benim için bir ilk olacak. Ayrıca detayları sormak için aradığımda, annen ilk arayanın ben olduğumu ve yaklaşık 2 aydır bunun için beklediğini söyledi. Sanırım, öylece reddedemedim"

Oikawa yavaşça elini kaldırdı.

"Elimi kalbinin olduğu yere koyar mısın?" birden bire sordu.

Iwaizumi avucunu alıp göğsüne koydu.

Oikawa gülümsedi.

"Büyük bir kalbin ve sıcak bir atmosferin var. Teşekkürler Iwaizumi." Bu şekilde uzun bir süre oturdular.

Iwaizumi engel olamadı, ama Oikawa'nın ne kadar güzel gözüktüğünü hayranlıkla izledi.

Kör olmasına rağmen vücut şeklini koruyordu. Öyle çok kaslı değildi, ince ve soluk tenliydi. Dağınık kahverengi saçları yumuşacık gözüküyordu ve Iwaizumi ellerine içine daldırmak istedi. Upuzun kirpikleri vardı. Cildi yumuşak görünüyordu ve köprücük kemikleri çıkıktı.

Ama en çok dikkat çeken yer parlak gri gözleriydi. Her zaman boşluğa bakıyorlardı. Iwaizumi bir an düşündü- acaba Oikawa dünyayı nasıl hayal ediyordu?

"Hey, Oikawa..."

"Evet?"

"Biliyorum biraz garip bir soru olacak ama, dünyada görmek istediğin bir şey var mı?"

Oikawa elleri İwaizumi'nin göğsündeyken, kalp atışlarını hissederek, gözlerini kapattı.

"Hayır. Görmek istediğim bir şey yok. Her gün neler olduğu hakkında kötü şeyler duyuyorum, bunu görmek istemiyorum. İnsanların ne kadar acı çektiğini görmek istemiyorum. Bu halimden mutluyum demiyorum ama o kadar da kötü değil."

Iwaizumi şaşırdı. Ne yani, görmek istediği hiçbir şey yok muydu?

"Anı mahvetmek istemem ama açım." dedi Oikawa gülümseyerek. Iwaizumi kalktı ve Oikawa'nın elini tuttu.

"Daha önce hiç yiyeceklere dokundun mu?"

"Çok değil aslında. Her şeyi annem hallederdi."

Iwaizumi Oikawa'yı mutfağa götürdü ve oturmasına yardım etti.

"Ne yemek istersin?"

Oikawa biraz düşündü, tavuk ve patates kızartması istediğini söyledi. Iwaizumi malzemeleri hemen bulup yapmaya başladı. Oikawa'nın öylece oturduğunu görünce bir elma alıp ona yuvarladı. Oikawa sese doğru döndü ve nasıl olduysa yakaladı.

"Bu ne?" diye sordu.

"Tahmin etmeye çalış."

Oikawa elmayı burnuna götürüp kokladı.

"Tanıdık kokuyor..." deyip sıkmaya çalıştı.

Bir kaç dakika sonra heyecanla konuştu.

"Elma, değil mi?"

"Evet"

Oikawa doğru bildiğini öğrenince aptal aptal gülümsedi. Bunu görünce Iwaizumi'nin kalbi tekledi. İç ısıtan bir görüntüydü.

~~~

Yemekten sonra Oikawa'nın odasına geçtiler. Oikawa'nın odası... Resmen boştu. Bir yatak, dolap, lamba ve bir pencere.

"Iwaizumi... Bana kırmızı rengi anlatır mısın?" diye sordu Oikawa birden.

"Umm, sıcaklığa benzeyen bir renk hayal et, sanırım. Duşta olduğun zaman ki gibi, sıcak suyu hayal et."

"Tuhaf gözüküyor ama hayal edebilirim galiba"

"Bir gün göreceksin."

--

Okuduğunuz için teşekkürler!

Blank  ||iwaoi|| (ÇEVİRİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin