Jimin'in ağzından
Cebimde titreşip duran telefonu çıkarıp bakmaya gerek duymadan el yardımıyla kapattım ve çıktığım merdivenlerde hızlandım. Bakmamıştım çünkü biliyordum. Jungkook arıyordu. Apar topar sabahın bir vakti, yanından ayrılıp gideli dört gün olmuştu. Ona cevap vermiyordum. Aramakta haklıydı. Fakat ona anlatmadığım şeyler vardı. Anlatamadığım, dilimin varmadığı şeyler vardı. Onun darmadağın olmasını sağlayacak şeyler vardı. Zaten paramparça olan bünyesini un ufak edecek şeyler vardı. Ve ben, buna sebep olacak sorun olmayı kaldıramazdım. Onu sevdikçe kanatmak istemiyordum. Onu sardığımı sanıp, her şeyi daha derinine itmek istemiyordum. Beynindeki dinmeyen girdaplara, kalbindeki yağmurlara bir de kendimi sokmak istemiyordum. Ruhundaki çalkantılara bir de ben dolanmak istemiyordum. Beni kaldıramazdı o. Kendimi onun çökmüş omuzlarına yükleyemezdim birde. Ona yardım etmeye çalıştıkça, onu ezemezdim. Elimden geldiğince onu sarmaya çalışıyor fakat yaklaştıkça onu yakıyor gibi hissediyordum. İçimde dinmeyen bir girdap vardı ve ona bulaşmam çok yanlıştı. En başında onu kalbime almam çok yanlıştı. Ben her zaman, yaşamış olmak için yaşamıştım. Kimsede, veya bir yerde, dinlenmemiştim. Hiç kimseyi keşfetmemiştim. Kimsede soluklanmamıştım. Fakat Jeon Jungkook, yaşadığım, dinlendiğim, keşfettiğim ilk insandı. Solumdu, soluğumdu. Artık kopmak istesemde ondan kopamazdım. Ondan kopmak, ölümdü artık. Bilinmezliklerle dolu bir dünyaya açılmak ve kaybolmak gibiydi. Bildiğim tek dünya oydu. Ondan başka bir yerde, var olamazdım. Onun kokusundan başka bir şeyi soluyamazdım. Sevmek diye bir şeyin varlığından bir haber olan bünyeme kendisini nüfuz ettirmişti. Sevginin ta kendisiydi. Bazen yuvaydı, bazen acıydı, bazen en büyük gülüşümdü, bazen tutunduğum acıydı. Bazen bir haykırıştı Jungkook, bazen sessizlikti. Bazen iliğimi donduran sessizlik bazen gözünde süzülen acı bulutuydu. Bazen akan iki damla yaşına sığıyordu, bazen kollarımdan taşıyordu. Bazen göğsüme sığan küçük bir çocuktu bazen kalbimde ayaklanma çıkaran koca bir adam. Ne olursa olsun, ihtiyacım neyse, her an oydu. O, beni benden çok tanıyordu. O, benden çok bendi ve bunu bilmiyordu. Ne kadar ben olduğunun farkında değildi. Bunun onu ne kadar yıktığının da farkında değildi. Ne kadar bana büründüğünü fark etse bile, onu yıktığımı fark edeceğinden şüpheliydim. O her durumda beni yanında hissediyordu. Onu paramparça ettiğimin farkında bile değildi. Her gün bir çok kez beni aramasının yanı sıra, gün içinde yaptıklarını mesaj atıyordu. Jinhwan ile kavga ettiğini söylemişti. Yoongi'ye hiç bir şekilde geri dönmediğini, her saniye babasının konuşmalarını duymak yerine kafasını duvara çakmak istediğini söylüyordu. Masa, sandalye ne varsa fırlatmak istediğini ve sonra kaçıp gitmek istediğini söylüyordu. Jungkook iyi değildi. Jungkook kendinde değildi. Bende Jungkook'ta değildim. Hala ondan uzak kalmamın mantıklı bir sebebini aramaya çalışsam da yapabildiğim tek şey kendi kendime bunun doğru olduğunu söylememdi. Ondan uzak kalmalıydım. Onun iyiliği için, ondan uzak kalmalıydım. Ancak ben gidersem kendine gelecekti. Onu daha fazla çıkmaza sürüklemeye hakkım yoktu. Gitmeliydim. Hayatında yeterince bulunmuştum. Bundan fazlası, onu yok edecekti.
İçime dolan kasveti aldığım derin nefes ile bedenimden atmaya çalıştım. Zaten bulunduğum hastane ortamı iyice gerilmemi sağlıyor ve beynimi doldurmaya yetiyorda artıyordu. Kollarımı kaşımak istememe sebep olan gıcık bir hava vardı ve derimi kazırcasına kaşısamda bu hissin geçeceğine emin değildim. Bu his sanki her zaman var gibiydi. Bazı anlarda beni deli etmek için çoğalıyordu, o kadar. Yürüdüğüm koridorda gördüğüm içecek makinesine yaklaştım. Sevmememe rağmen çıkardığım parayı makineye verdim ve bir bardak kahveyi aldım. Neden aldığım hakkında bile en ufak fikrim yoktu. Geniş koridorun sağa yönelen dönüşünü aştım ve koltukta oturan Taehyung'un yanına yöneldim.
"Hoseok hyung nerede?"
Gün geçtikçe boşlaşmış bakışlara ev sahipliği yapan kan çanağı gözlerini gözlerime dikti ve bir süre baktıktan sonra tekrar önüne döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Your Lover Boy ℘JiKook
Fanfictionbeni hep aynı yerimden yaralayan o eve yine de döneyim, döneyim istedim. 《28.04.2016》《01.09.2017》