Sayfanın sonunda, büyünün bedeli yazılıydı. Ölen kişiye karşılık bir can. Ölmesini istediğin kişiyi sen seçiyorsun. Tek yapman gereken "...kişinin adı...'nın dünyadaki ruhu solsun. Başka bir alemde var olsun." demek.
Bunu düşündüm. Birini hayata getirip birini öldürmek mi, yoksa hayatına devam etmek mi? Öldürecek kimsem yoktu, kimsenin ölümüne neden olmak istemiyordum. Hayatıma devam edemeyeceğim de kesindi, hem o sesin çaresizliği aklıma geldikçe hayatıma devam edemeyeceğimi biliyordum. Bu yüzden etrafıma bakınmaya başladım. Hayata döndüreceğim biri için öldürecek birini arıyordum. Elimi kolyemin üstüne koydum. Kolyem bana yol gösterirdi belki. Söylediği kelimeyi elimdeki sözlükle çevirirdim ben de.
Birden bire kendimi bir ormanda buldum. Muhtemelen bu ormandaki en büyük ağacın yanındaydım. Yanımda bir göl vardı. Donmuştu. Kar, ağaçların üzerinde soğuk ve yumuşak bir battaniyeydi. "Birini öldürmek kötü bir şeydir Carmela." Etrafımda bu ses dönüyordu. İnce ve bedeni okşayan bir sesti bu. Tıpkı rüzgar gibi.
Uğuldayarak kulağıma gelmeye devam etti ses. "Bunu yapmak zorunda değilsin... Onu dünyaya geri getir. Ama kimseyi öldürmene gerek yok. Çünkü o kitap bizzat senin ataların tarafından yazıldı. Amcan sana ayrılacık tanıyacak, bunu biliyorum."
"Sen kimsin?" diye sordum solgun sese.
"Ben düşündüğün gibi garip bir şey değilim." dedi ses. "Sadece kolyenim."
"Seni abime vermeli miyim? İstemiyorum ama..."
"Ben sadece sahibime itaat ederim. Sahibimi seçemem Carmela... Şimdi geri dön. Sana bir hediyem var."
"Kütüphaneye mi? Nasıl? Ne hediyesi?"
"Sen zaten oradasın. Uyan."
Gözlerimi açtığımda kafam kitabın üstündeydi. Kitabın üzerinde yazan diğer şeylere baktım. Okuyabiliyordum. Gözümün önündeki her şey anlam kazanmaya başladı. Kolyeme bakıp teşekkür ederim, diye fısıldadım. Kitabı alıp eve doğru yola koyuldum. Annemin bana verdiği kutuda bu malzemelerin olduğuna emindim.
İçim ferahlamıştı. Tüm dertlerimi unutmuştum. Tek odaklandığım tanımadığım birini diriltmekti ve bunu başaracağıma emindim.
Düşündüm. En son gücümü kullandığımda hastanede uyanmıştım. Ya yine öyle olursa, diye düşündüm.
O an, nasıl olduysa bunu bile umursamadım. Carlos yanımdaydı. Daha önce yaptığı gibi beni iyileştirebilirdi.
Hızla odama girdim ve kitabın üstünde yazılan saçma malzemeleri annemin kutusundan çıkardım. Odamda bulduğum bir kaba onları koydum ve kibriti yakarak kabın içine attım. Sözleri söyledim.
"Ölüm onu tırmaladı, yakaladı, sarmaladı.
Bedeninden ruhunu, ısırdı ve kopardı.
Şimdi ruhu burada, aramızda gezmekte.
Evren onu içine, içine çekmekte.
Şimdi onu kurtarmanın vakti geldi ölümden.
Bir kuşu çıkarmak gibi bu kafesinden.
O bunu hak etmedi, acıyı ve kederi.
Şimdi geri dönsün, ruhu ve bedeni."
Kaptan çıkan dumanlara baktım. Dumanlar Latince bir şeyler yazmaya başladılar. Okuyabiliyordum. Emin misin?
Parmaklarımla havaya Latince Evet, yazdım.
Gözlerimi kırpıştırdım ve beklemeye başladım.
Gözümün önünde beliren görüntüyü izlemeye başladım. İlk gördüğüm şey ayaklardı. Çıplak ayakları görünce, umarım vücudu çıplak belirmez diye düşündüm. Yavaşça siyah kot pantolonu belirmeye başladı. İçimden güldüm. Vücudun kaslı kısmı önümde belirdi. Gövdesi çıplaktı ve kaslıydı. Bu bir erkekti. Ve acayip derece güçlü kaslara sahipti. Boynundan sonrasını bekledim. Suratın belirmesi uzun sürdü.
Beklerken uyuyakalmak üzereyken etraf parladı.
Bu anın uzun süre aklımdan çıkmayacağını biliyordum. Odadaki tüm renkler onun kafasına odaklanmıştı sanki. Gülümseyince yanağında oluşan gamze belirdi. Pembe dudaklar.
Carlos yanıma gelip elimi yaladı. O da heyecanlıydı.
Biraz daha yukarı çıktıkça çiller belirdi.
Geri çekildim. Gözleri kapalıydı. Ama saçları...
Saçları dalgalı ve turuncumsuydu.
Tüm vücudu ortaya çıktığında gözlerini araladı. Siyah gözlerini gördüm ve bir adım daha geri çekildim.
Bu oydu. "Benjamin..." diye fısıldadım.
"Teşekkürler Carmela. Çok teşekkürler."
Gücümün azaldığını hissediyordum. İçimdeki tüm güç içimden çekilmişti sanki. Gözlerim açık durmakta zorlanıyordum.
"Gitmeliyim, üstsüz dolaşmak hoş değil." dedi ve uzaklaştı. Kapıyı açıp dışarı çıktığında yere yıyıldım.
Carlos başıma geldi ve yüzümü yalamaya başladı. İçime bir güç geldi yalaması sayesinde.
Ayağa kalkabildim ve durmadan çalan telefonumun yanına koştum. Soğuk bir sesti karşımdaki. "Hoşgeldin, Carmela."
---
KISA OLDU BİRAZ BU BÖLÜM KUSURA BAKMAYIN, YARIN SINAVIM VAR DA. DİĞER BÖLÜMÜ UZUN YAPIP TELAFİ EDECEĞİM. ÖPTÜM!