Soğuk | Bölüm 7

43 3 0
                                        

Jeremy, kurdu Romeo'yu dolaşmaya çıkarmıştı. Soğuk bir rüzgar tarafından uyarıldığında anladı. Biri daha gelmişti. Koşarak telefon kulübesine gitti ve rüzgarın ona fısıldadığı sayıları yazdı. Telefon açıldığında her zaman yaptığı şeyi yaptı. Rüzgarın ona fısıldadığı kişiye "Hoşgeldin, Carmela." dedi soğuk sesiyle. Telefonu kapadı ve Romeo'yla hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam etti.

Romeo tuvaletini yaptığında eve gitme vakti gelmişti. Viktorya tarzındaki evine girdiğinde gülümsedi. Romeo koltuğun üstüne çıktı ve oraya yattı. Jeremy onu rahatsız etmek istememişti. Hayatında umrunda olan tek şey Romeo'ydu. Jeremy'nin tek sorumluluğu. Telefonla kimseyi aramak mecburiyetinde değildi. Ama yapıyordu. Yapmasa da yaşardı ama yapmak istiyordu.

Evden çıktı ve diğer işine koştu. Saat 19.00'da yetişmesi gereken bir kafe vardı. Henüz 2 saati vardı ama o yine de tedbirli biriydi. İşe erkenden giderse belki fazladan para kazanırdı. Normalde orada 2 saat çalışıyordu ama bu sefer 3 buçuk saat çalışabilirdi. Ve sonraki işine koşardı. Yorulduğunda bir yerde durdu ve sigarasını yaktı Jeremy. İçine dumanı çekebildiği kadar çekti. Nefesi dışarıya verirken dumanın havada oluşturduğu şekilleri izledi. Bir rüzgar gelip dumanı dağıttı. Dumandan kalan bir parça izi de Jeremy eliyle süpürdü. Sigarasından bir nefes daha aldı. Dışarıya verdi. Ve sigarayı yere attı. Üstünü ezdi. Bu kadarı Jeremy için yeterliydi. Saate baktığında 18.30 olduğunu gördü ve şaşırdı. Bir saat boyunca orada mıydı yani?

Koşmaya devam ederken bir şey hissetti. Bir koku. Bu evrene ait olmayan tanıdık bir koku. Bugün gelen Carmela'nın adını işitti rüzgarın uğultusunda.

Ceketine sımsıkı sarıldı ve kokuyu istemsizce takip etti.

Koku arada kesiliyor, arada geliyordu bu yüzden Jeremy takip etmekte zorlanıyordu. Jeremy kokunun güçlendiği yere gitti. Koku burada yoğun, burada fazlaydı. Bir sürü koku buradaydı, bir sürü kişinin kokusu.

Burası bir mekandı ve Jeremy tabelayı okumadan içeriye girdi. Güvenlik onu durdurmak üzereyken Jeremy adama soğuk bir bakış fırlattığında adam yere yığıldı. Ellerini esnetti ve burnuna ilk gelen kokuyu aradı. Bir duvarda bulunan küçük saate baktı. Saat 19.00'dı ve Jeremy Costa ilk defa bir yere geç kalıyordu. İçinden bir ses değeceğini söylüyordu.

Üst katlardan gelen kokuyu takip etti. Bir kapıyı açtı ardından diğerini.

O kokuyu bulana dek. Vazgeçmedi.

Odaya girdiğinde saçlarını tarayan bir kız gördü. Turuncuydu kızın saçları. Çilliydi ve güzeldi. Jeremy aradığı kokunun bu olmadığını anladı. Bu o değildi, bu Alice'ti. Diğer bir odaya girdiğinde kesinlikle o olduğunu anladı.

Turuncu saçlı bir çocuk, bir kızın ağzını eliyle kapamıştı.

Jeremy olaya dahil olmak zorunda hissetti kendini. İçindeki gücü kullanarak kokunun kime ait olduğunu anlamaya çalıştı. Kıza mı oğlana mı?

Oğlanı kolundan tutup kendine çekti ve boynunu kokladı. Bu, oydu. Bu evrene ait olmayan kokunun sahibi.

Kız Jeremy'ye soğuk bir bakış attı. Kaşlarını çattı ve elini kolyesine götürdü. "Carmela?" diye fısıldadı Jeremy.

İçindeki gücü azaltıyordu Carmela. Ona zarar veriyordu. Jeremy üşüdü. "Yapma Carmela. Bu çocuk buraya ait değil."

Carmela elini kolyeden çekti.

Bu arada kenarda duran turuncu saçlı çocuk atağa hazırlanıyordu. Jeremy darbe alacağını çocuğun elinden gelen rüzgarla hissetti ve arkasını dönüp çocuğu yere yatırdı. Rüzgar ona bir isim fısıldadı. "Benjamin."

Benjamin zorlanarak yerde yatıyordu. Jeremy bir yumruk atacakken elinin donduğunu hissetti. "Carmela. Beni dinle. Benjamin buraya ait değil. Buraya dediğim, bu evrene ait değil. O yıllar önce lanetlendi ve hayalet formunda kalmaya zorlandı. Çünkü suç işledi. Onun burada olmaması lazım."

Carmela gözlerinde bir anlık tereddütle bekledi ama tekrardan gücünü Jeremy'nin eline verdi. "Şu an senden güçlüyüm Carmela." dedi Jeremy ve ellerini olağan gücüyle salladı. Buz kırıldı. Ve tekrar oluştu. Carmela gerçekten güçlüydü. Yoksa... "Yoksa sen Benjamin'i dirilttin mi?" diye sordu Carmela'ya.

Carmela kafasını evet anlamında salladı. Jeremy ellerini Benjamin'in üstünden çekti. "Tamam, o zaman saldırmıyorum. Elimi rahat bırak."

Carmela konuşamıyor gibiydi. Odaya girdiğinden beri konuşmuyordu. Benjamin de öyle. Bir terslik olduğunu anladı. 

Jeremy'nin eli serbest bırakıldı. Carmela sonunda konuştu. "Sen kimsin?"

Jeremy "Ben Jeremy Costa. Özür dilerim. Bilmiyordum. Güçlüsün anladım ama, Benjamin hakkında halledemediğin bir şeyler var." dedi.

"Neymiş o?" diye sordu Carmela.

"Kokusu. Kokusu evrene ait değil. Buradaki tek diriltilmiş kişi o değil, burası yabancı evrenden birçok kokuyla çevrili."

Carmela fısıldadı. "Ne yapalım yani?"

"Dikkatli olun derim. Benjamin için buraya gelecekler, onun dirilmesi taze olduğu için kokusu herkesten daha yoğun. Ona dikkat et."

"Kokuyu yok edemez miyiz?" diye sordu Benjamin.

"Kokuyu yok etmeniz için tek yapmanız gereken beklemek. Bunun için bir şey varmı bakacağım. 'Magica Libro'" diye fısıldadı Jeremy.

Magica Libro havada Jeremy'nin eline kondu. Kitabın 225. sayfasını açtı. Diriltmeyi gördü. "Arka sayfayı okudun mu Carmela?" diye sordu.

"Hayır." dedi Carmela. "Neden?"

"Aferin sana. Süper. Carmela sana benden bir ders olsun. Okuyacağın kitabın arkasını oku."

Benjamin kıkırdadı. Carmela sinirle etrafa bakındı. "Ne yazıyor arkasında?"

"Bu büyü David Wizdo'nun büyükbabası tarafından yazıldı ve David tarafından kaleme alındı. Koku için ona başvurunuz." kelimeler soğukça Jeremy'nın ağzından döküldü. Carmela'nın gözleri faltaşı gibi açıldı.

"Amcam." diye fısıldadı Carmela.

Afalladı herkes. "Sen David Wizdo'nun soyundan mısın?" diye sordu Benjamin.

"Evet," dedi Carmela. "Neden ki?"

Jeremy ve Benjamin diz çöktü. "Sonunda kraliçemizi bulduk." dediler aynı anda.

Buz kraliçesi soğuk bakışlarıyla gülümsedi. Gözlerindeki korkuyu gizlemeye çalıştı. Ne kraliçesi, diye düşündü. Ben kraliçe değilim.

SoğukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin