Bir

55 8 9
                                    

   Şimdi apartman dairemin salonunda koltuğuma oturmuş Boğaz Köprüsünün ışıklarla dansını izlerken yüzüncü kez "Hayatımın bu hale gelmemesi için ne yapmalıydım?" diye düşünüyordum.Şefin huysuzluğunun günden güne derinleştiğini ve ve stresinin arttığını   hala ofiste çalışan birkaç arkadaşımdan öğrenmiştim.Bir şeylerin yanlış gittiğini biliyordum ancak bu kişiseldi,profesyonel değildi.Endişelerimi kendime saklamamalı onunla özel olarak konuşmalıydım.Masamda durup,"Yusuf Bey bir problemimiz var!" diye çığlık atmalıydım.Güvensizliğimi bastırmak ve yaptığı alım satımları görmeyi talep etmeliydim.

   Ama ben bunlardan hiçbirini yapmadım.Orman yandığında yenilen ağaçlar gibi başımı öne eğdim.

"Kahretsin." Bacaklarımı laminant zemine doğru sallandırdım.Salondaki bibloları,kitaplığı,televizyonu,İstanbul'dan gelmiş ve özenle hazırlanmış valizleri,kutuları ve diğer koltuklara bakarken ayak parmaklarım büzüldü ve kalbim bir davuldan daha hızlı atmaya başladı.Bisikletim duvarın bir köşesine dayalı ve kutular yerden yukarı doğru yükseliyordu.Hayatıma dair tüm eşyalar,kutulara,çöp poşetinde toplanmış,müsait olan her köşeye konulmuştu.

   Uzun parmaklarımı kumral saçlarımın arasına sokup,parmaklarımla başıma masaj yaptım.

   Bakışlarımı tepedeki aya doğru kaldırırken,işimin kimliğime harç gibi,tuğla gibi yerleştiğini ve içimde sarmaşıklar gibi yayıldığını kabullenmek zorunda kaldım.

   İşimi kaybetmekle beraber dağılmıştım.Hatta yok olmuş gibiydim.

   Başımın arkasından başlayan panik birden tüm vücuduma yayıldı.Bu dağınıklığın içinde ağlamak,bağırmak kolaydı.Ancak ağlamak şu an için durumuma bir çözüm değildi.

"Kahretsin." Ayak parmaklarıma baktım,son ayda hiç pedikür yaptırmamıştım.Ayak parmaklarımda eski kırmızı ojeler vardı.

   Bölgedeki finans işleri azdı ve birbirini takip eden aylar içinde hiç bana uygun bir iş yoktu.Kimisi için çok fazlaydım kimisi içinse yetersizdim.Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar çalışıp bu kadar reddedilmemiştim.

   Kulağıma gelen zil sesi ile ağır adımlarla koltuktan kalkıp kapıya doğru ilerledim.Ofisten arkadaşım İrem'di.

"Merhaba canım,seni yalnız bırakmak istemedim." Burukça gülümseyip içeri girmesi için kenara çekildim.

"Hem belki yardıma da ihtiyacın vardır.. Maddi ve manevi." Elindeki küçük çantayı portföye bırakıp koltuklardan birine oturduğunda ben de hemen karşısındaki koltuğa oturdum.Sanırım bu hayatta beni anlayan tek insan bu kızdı.

"Nasılsın İrem görüşmeyeli?"

"Senin kadar olamasam da kötüyüm.O kadar emeğinin boşa gitmesi çok sinir bozucu bir durum." kafamı sallayarak onayladım.

"Bir de bana sor."

"Ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Bilmiyorum.Önüme gelen her şirkete başvurdum ama hala bir iş bulamadım."

"Aynen." Bir süre ikimiz de konuşmadık.Zaten her konu dönüp dolaşıp yine aynı yere geliyordu.

''Neyse gel eşyalarını yerleştirelim.'' Kafamı sallayıp ilk kutuyu elime aldım.İçinde tabak tencere vs mutfak eşyaları vardı.İrem de bibloları aldı.İki kişi birlikte kısa zamanda işimizi halletmiştik.

   Ertesi sabah üzerime beyaz üzerinde Richmond Üniversitesi yazılı tişörtümü ve açık mavi kotumu giydim.Siyah sporlarımı ayağıma geçirip saçımı sade at kuyruğu yaptım.Telefonumu ve cüzdanımı alıp evden çıktım.

Önüme gelen ilk kafeye girip bir gazete istedim.Belki gazetede bir şeyler bulabilirdim.Gözüme ilk çarpan ilan mali muşavirlik ilanıydı.

MegHan Plaza

Üniversite mezunu,en az 6 dil bilen(rusça,fransızca,ispanyolca,ingilizce,rumence,almanca)günlük 08:30-17:00 arası çalışabilecek bayan mali müşavir aranıyor.

İrtibat Tel: **** * * * * * *        Foça/İZMİR

Numarayı hemen telefonuma kaydedip olabildiğince hızlı adımlarla cafeden çıktım.Bir taksi çevirip adresi verdim.

   Taksi büyük bir gökdelenin önünde durduğunda parasını ödeyip taksiden indim.Cüzdanımı iyi ki almışım dedim içimden.

   Binadan içeri girmiştim ki bir kadın durdurdu beni. "Buyrun hanımefendi nasıl yardımcı olabilirim?" kadını şöyle bir süzüp gözlerimi devirdim. "Mali müşavirlik içn gelmiştim." Gözlerini devirip "Beni takip edin." dedi.Ama ben bunu yolardım.
   Bitmek bilmeyen asansör yolculuğumuz nihayet bittiğinde önümde o bayan arkada ben bir koridor boyunca ilerliyorduk.Kadın bir kapının önünde durdu ve kapıyı birkaç kez tıklattı."Gel." sesini duyduğumuzda tekrar kadın önde ben arkada odaya girdik.Bir dakika ya..

"Selim Bey hanımefendi mali muşavirlik için gelmiş."

"Peki Alev sen çıkabilirsin." Oha ya.

"Buyr.." kafasını kaldırıp bana baktığında sözü yarıda kesilmişti.

"Selim?"

"Açelya?"

Hihiii bu da burada bitsin bari.(No beddua 😂)
Acaba bunlar birbirlerini nereden taniyolarr?? 😜😜

He bu arada maksat ibnelik olsun multideki kişinin kim oldugunu hep sona bırakıyorum. Multi:Selim

Yawşamak yasak!!

Bu bölümü nasıl buldunuz?
   

Aşkın AÇELYA HaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin