Evine nasıl geldiğini üstündekilerden ne zaman kurtulduğunu hatırlamıyordu Asya.Elindeki sigarasıyla rüzgarın tenini yalayıp geçmesini hissederken yine bin bir düşüncelere daldı.Geçmiş denizinde boğuluyordu her zamanki gibi. Aptal olduğuna yalanlarla büyüdüğüne hala inanamıyordu 8 yıl geçmesine rağmen kaldıramıyordu geçmişini, babası sandığı adamın o geceki gerçekleri yüzüne vuruşunu unutamıyordu. Hala içindeki o umutları söndüremeyişini kaldıramıyordu. Bitmişti hani umutları , yoktu hani içindeki o küçük kız çocuğu, bitirdim demişti aile sıcaklığını altı yıl önce o karanlık kuytu gecede. Niye o zaman hala başını okşamayan kardeşine verdiği sevgiyi kendisine çok gören ve gecelerce yediği dayakların sebebi olan o adamı öz babası olmadığını söyleyen o adamı niye unutamıyordu? Zaman diyorlardı unutursun alışırsın diyorlardı ama ne geçen zaman unutturdu ne de kaçıp geldiği bu şehir ona huzur verdi. Annesi sandığı kadın öldü bildiği kadın mıydı huzurunu çalan ya da altı yıl öncesine gömdüğü geceyi tekrar gün yüzüne çıkardığı için miydi içindeki bu nefreti oluşturan. Ne diye gelmişti iş yerine? Geçmişi önüne sunmakta ki amacı neydi? Ne istemişti yaralı ruhundan?Niye söylemişti o kelimeleri ne diye anlatmıştı evlat edindiklerini zaten o gece öğrenmemiş miydi tüm gerçekleri?Sormadığı halde niye yurdun adresini vermişti,git ve annenin gerçek yüzünü öğren demişti?Peki ya giderken söylediği cümlelerin ağırlığını farketmemiş miydi?Nasıl kolay söylemişti Ali nin öldüğünü?İçi acımamış mıydı Ali ve ölüm kelimelerini bir arada kullanırken.Anneydi öyle değil mi oda benim annem olmasa bile Anneydi.Benim annem diye düşündü Asya.Varlığından bile bi haber olduğu annesi.Anne kelimesi tabusu değil miydi Asya için? Kanayan yarasına parmak basmıştı.O gece verdiği sözü tekrar yinelemişti kendine"Yapamam beni bırakıp giden ailemi soramam".Çünkü ailem dediği adamdan yediği dayakların sebebi olan ailesi neden gelip onu kurtarmamıştı? İhanetti çocukluğuna yalnız geçen zamanına, ihanetti çocuk olamayışına. Niye o zaman soluğu dört yaşına kadar kaldığı yurt binasında aldı?Gerçeklerin bu kadar acı olabileceğini düşünmemişti. Masum bahanelere sığındı tıpkı küçük bir çocuk gibi.Annesinin yada babasının ölmüş olabileceğine hazırlamıştı kendini Asya .Akrabaları ona sahip çıkmadığı için yurtta kaldığını düşünmüştü yurt binasına girene kadar fakat ismini verdiğinde müdürün acınası bakışlarından anlamıştı aslında hiçbir şeyin o kadar da masum olmayacağını. Annesinin Asya yı bakıp büyütemediğini öğrendiğinde ve daha iki yaşındaki çocuğun sorumluluğunu alamam diye gerekçe sunduğunu söyleyen müdürle tek tek kurduğu umutları yok olmuştu. Bu kaçıncı hayal kırıklığı bu kaçıncı ruhunun yara alışı ve yıkılan umutları ? Annesini sorduğunda aldığı cevapla daha da karanlığa boğulduğunu hissetti.yurt müdürünün üzgünüm annenizin bilgilerini veremem derken daha iyi anlamıştı annesinin mecburiyetten ya da fakirlikten değilde istemediği için yurda bıraktığını."İstenmeyen olmak şu hayatta ne zormuş" diye sayıkladı Asya. İstenmeyen çocuk sıfatı en ağırı da bu olduğunu düşündü. Ama daha büyük sürprizler daha büyük zorluklar onu bekliyordu tıpkı şuan onu izleyen bir çift kahve gözden haberi olmadığı gibi...
İYİ AKŞAMLAR
BİRAZ KORKU BİRAZ HEYECAN VAR UMARIM GÜZEL BİR KİTAP OLUR.İLK KEZ YAZMAYA BAŞLADIM.ASLINDA FARKLI BİR KURGU VARDI KAFAMDA AMA İÇİMDEKİ O DUYGULARI BU KURGUYLA BU KİTAPLA DAHA İYİ ANLATABİLECEĞİMİ DÜŞÜNDÜM.ZAMANIM OLURSA EĞER BU HAFTA İÇİ BİR TANITIM DAHA VERMEYİ DÜŞÜNÜYORUM. YETİŞTİREMEZSEM EĞER HAFTA SONU İLK BÖLÜMLE BAŞLAMAYI PLANLIYORUM....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMUN SAHİBİ
General FictionSiz hiç isyanlarınızı içinize gömdünüz mü? Ya da ağlama sebebiniz olan kucaklara sığınmak istediniz mi? Ben istedim... Karanlıktan korkan ben bir gece karanlığa mahkum kaldım kendi isteğimle. Ne odamda yanan ışık ne de kalbimdeki umut ışığı beni a...