Ufuk sürdü arabayı sahil kenarına ve arabayı denize bakan bir köşeye park etti. "Ben çoğu zaman buraya geliyorum ve çayımı hep burada içiyorum. Yalnızlığıma buranın iyi geldiğini düşünüyorum. Burada derdimi denize anlatıp biraz olsun sakinleşiyorum. Şimdiye kadar bazen tek bazen de kardeşimle gelirdim. Mehmet' ten sonra ilk defa bir arkadaşımı, yani seni getiriyorum buraya. Madem çay ısmarlamak istiyorsun. Bak hemen şu arkada bir kafe var oraya git garsona bu arabaya iki çay getirmesini söyle parasını da öde gel."
"İyi peki olur. Hemen geliyorum. Kaçma sakın bir yere!..."
"Merak etme ben kaçarsam da araba burada kalır. Emanet sonuçta."
"İyi peki peki sana da bir şaka yapılmıyor."
Yeşim kafeye gidip çayları söyledikten sonra hızlı adımlarla geri döndü. "Hava da ne soğukmuş ya üşüdüm iki dakika da." Diyerek bindi arabaya. "Kış iyice geldi. Burası da soğuk ama daha soğuk yerlerde var oradaki insanlar ne yapıyordur şimdi acaba?"
"Haklısın. Umarım ALLAH yardımcıları olur."
"Umarım."
"EE bana ailen ve geçmişin hakkında bilgi vermeyecek misin?"
Yeşimin bu sorusu karşısında Ufuk' un biraz yüzü soldu. Üzüldüğü her halinden anlaşılıyordu. Yeşim Ufuk'un bu halini fark etti ve "Yanlış bir şey mi sordum?" dedi.
"Yok, yanlış bir şey sormadın da geçmişime dair konu açılınca nedense hep hüzün kaplıyor içimi."
"Babanın vefatından dolayı mı?"
"Tabi o da var. Ama tek sebebi o değil."
"Anlatmak istersen dinlerim."
"Aslında pek kimseye anlatamam bu konuları ama bugün nedense içimden bir ses anlat belki rahatlarsın diyor. Sonuçta hem arkadaşım hem de yengem olacaksın yakından tanımalısın beni."
"Evet, işte bu konuda çok haklısın belki de yardımcı bile olabilirim."
"Bu konuda sanmıyorum. Annem ve babam kaçarak evlenmişler ve sürekli annemin ailesinden kaçmak zorunda kalmışlar. Babamın sürekli kaçmaktan doğru düzgün bir işi olmamış. Nereye kaçsalar da bulmuşlar hep izlerini. Babam anneme hep kaçanlar İstanbul' a kaçıyor gel biz de İzmir'e kaçalım bulamazlar bizi orada, demiş. Gelmişler buraya ve uzun zaman izleri bulunamadığı için rahat rahat yaşamaya başlamışlar. Annem beni hamileyken bir gün kapı çalmış. Tabi annem nerden tahmin etsin babasının ve abilerinin olduğunu kapıyı açtığında karşısında onları görünce şok olmuş. Zavallı annemi gaddar baba ve abileri hamile demeden tekme tokatlarla dövmüşler. Daha sonra yerdeki kanları görünce öldü diyerek öylece bırakıp gitmişler. Sağ olsunlar komşuların yardımıyla annemi hastaneye kaldırmışlar. Annem doğumda çok kan kaybettiği için kurtaramamış doktorlar. Babamı ise başından ve kalbinden vurarak öldürmüşler. Ben yedi aylıkken gelmişim bu acımasız dünya' ya. Doktorlarda dâhil herkes ölmemi beklerken ben yaşama sıkı sıkı tutunmuşum. Öldürmeyen Allah öldürmüyor işte. Daha sonra komşulardan bana bakacak kimse olmadığı için yetimhaneye vermişler. Yetimhaneye geldikten bir ay sonra beni çocukları olmadığı için zengin bir aile almış ve bakımımı üstlenmiş. Daha sonra nedeni bilinmez ama ben iki yaşlarındayken çocukları olduğu için geri getirmişler beni yetimhaneye. Ben içime kapanık ve sessiz biri olduğum için pek arkadaşım olmamış. Hep geri planda kalmışım. Daha sonra gelen bir aile benim bakımımı üstlenmiş. Ben o zamanlar dört yaşlarındaymışım. İşte o ailemde şuanda bulunduğum ailem. İnkâr edemem bana çok iyi baktılar ve sahip çıktılar. Babam öldükten sonra da ailenin reisliği bana kaldı ve babamın yerini aratmamak için elimden geleni yaptım. Hala da yapmaya çalışıyorum. Çünkü onlar bana babamın emaneti. Ben her şeyi anlattım. Sıra sende biraz da sen kendinden bahset bende seni tanımalıyım dimi?"
"Evet, haklısın da benim senin gibi geçmişim yok ki her zengin ailenin çocuğu gibi el bebek gül bebek geçti benim çocukluğum. Her istediğim oldu. Biraz şımarıklığım da o yüzden zaten. Ama babam ne kadar şımartsa da beni sürekli ders çalıştırır ve kitap okuttururdu. İnsanlara yardım etmeyi, sevmeyi, iyiliği, güzelliği öğretmeye çalışırdı hep. Babam ve annem pek diğer zengin insanlar gibi değil. Sürekli iyilik yapar ve namazlarını hiç aksatmazlar. Onlar da birbirlerini severek evlenmişler babam zengin bir aileden geldiği için annemin ailesi hiç itiraz etmeden evlenmelerine izin vermiş. Yani bu kadar benim çocukluğum fazla bir şey yok anlayacağın. Tabi herkesin bir hikâyesi vardır ama nedense benim yok. Belki de vardır ama ben bilmiyorum. "
"Saat çok geç olmuş ya dur ben seni hemen eve bırakayım da ailen merak etmesin. Lafa daldık saati unuttuk affet lütfen."
"Yok ya ne önemi var. Hem geç kalmadım merak etme daha saat yeni ona geliyor."
"Olsun ben görevimi yerine getireyim de ne olur ne olmaz. Hayat bu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA SENİ YAZ #wattys 2017
Любовные романыÖnce hayatta sonra ise aşkta yetim kalmış bir hikaye benimkisi... Sessiz bir şehir düşün sensizliğin karanlığında...