7.BÖLÜM

53 3 0
                                    




Doğru bir sözdü aslında. Çünkü Ufuk' un yaşadığı zamana gelebilmesi için geçmişini öldürmesi gerekiyordu. Ufuk daha bir karıncanın canına kıyamamışken şimdi geçmişini öldürmesi gerektiği söyleniyordu. Hayatında hiç böyle bir ikileme düşeceği aklına gelmemişti. Çünkü sevmişti. Sadece tertemiz ve masumane bir sevgi istemişti. Ne yazık ki şimdiye kadar da bu isteği gerçekleşmemişti. Bazen kendine soruyordu, acaba ben bu aşkta aradığım saflığı, duruluğu ve masumluğu yanlış kişide mi aradım? Cevabını bir türlü veremediği için kendini Hz. Yusuf' un kuyusunda hissediyordu. Belki Züleyha güzelliğini kaybedecek kadar sevdiği Yusuf' una kavuşmuştu ama ya Ufuk karşılığının olmadığını bildiği halde sevdasına kavuşabilecek miydi? Kendi içinde sorulara gömülmüş yürürken ikindi ezanı okunuyordu ve abdestini alıp girdi camiye. Namazdan sonra "Ey ismi deva, zikri şifa ve itaati zenginlik olan Allah'ım! Sermayesi ümit ve silahı ağlamak olan bize merhamet et! Ey nimetleri tamamlayıp yayan ve zorlukları def eden! Ey karanlıklarda dehşete kapılanların ışığı! Allah'ım sen bizi bizden daha iyi bilirsin. Ben bir karanlığa düştüm ne olur karanlığımı aydınlığa çevir Ya Rabbim! Sadece senden ister, sana sığınırım. Bizleri yolunda ayırma Allah'ım! Âmin!" ettiği duasıyla rahatlamıştı. Sanki içini bir huzur kaplamıştı. Camiden dışarıya çıkarken amcalar ' Evladım eğer işin yoksa biz az ilerideki çay bahçesinde sohbet ediyorduk. Gelirsen çok seviniriz.' Dediler. Ufuk amcaları kırmamak için kabul etti. Hem bu sayede kafam dağılır belki rahatlarım diye düşündü. Birlikte gittiler çay bahçesine. İçeriye girdiğinde herkesin bir amcanın çevresinde toplandığını görünce ilk önce şaşırdı ama sohbeti de çok merak etmeye başlamıştı doğrusu. Kendine bir sandalye buldu ve oturup dinlemeye başladı.

"Doğrusunu söylememi isterseniz ilk defa böyle bir ortamda konuşacağım. İçimden bir ses buraya geldiğimde kısa bir sohbet yapmamı söyledi ve bende kendimi arkadaşların ısrarlarıyla burada buldum. Hepinize gösterdiğiniz ilgi ve alaka için çok teşekkür ediyorum. Sözü fazla uzatmadan konuşmama başlıyorum. İçimizde doğan, bizi rahatsız eden şeytani düşünceler, hayaller, vesveseler kalbimize batan görünmez dikenlerdir. Bu dikenler bir kişiden değil, binlerce kişiden gelip kalbimize batmaktadır. Arkadaşlar hep birlikte sabredelim; hislerimiz değişsin, gönül gözümüz açılsın da onları görelim, görelim de bütün müşküllerimiz hallolsun. Arkadaşlar! Dünya hayatı bir sürgündür. Neden sürgün hayatında geçici mutluluklarla uğraşıyoruz ki? Acılarımız, hüzünlerimizin aslı, sonsuz âlemi özlemek olmalı. Dünya' ya ait olmamalı. Gelin Dünya'nın sanallığında kaybolmayalım. Aşk insana en güzel arkadaştır. En iyi dosttur. Onun sevgisinin içine gir; elinde ateş bile olsa gam yeme. Gizlenen sırrı açığa vuracak sahibidir. Sırrı sır olmaktan da çıkaran da sahibidir. Sırlar zaman içinde olgunlaşır, zaman gelir gün ışığına çıkarlar. Sır ilahi olmadığında, sanal dünya' ya kendiliğinden doğar. Sır olmaktan çıkar. Sır erenlerindir. Onların sırlarını da bir tek gönüldeşler anlar. En iyisi zamana bırakalım sırrın çözülmesini. Allah hepinizden razı olsun. Allah'a emanet olun..."diyerek bitirmişti konuşmasını amca. Sanki bütün bu sözler Ufuk'a özel söylenmişti. Ne kadar da sır doluydu bu sözler. Ufuk sanki dersini almış bir eda ile evine doğru yola koyuldu. Eve geldiğinde biraz kendini toparlamıştı ama hala düşünmeye devam ediyordu. Akşam yemeğini yedikten sonra odasına geçip dinlenmeye karar verdi.

Gözlerinin 'kahve 'sinden koy ömrüme, kırk yılın

hatırına sende kalayım...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 02, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BANA SENİ YAZ #wattys 2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin