Bölüm 13: Google'a Güvenip Dedikodu Yapmak

4.9K 368 264
                                    

Hellomın Aleyküm lahanalarım! Bu bölümü beğenmedim. Belki siz sevebilirsiniz ama çok içime sinmedi. Ama siz yine de okuyun yani aksksoz. Bu arada Mizah'ta #15'iz şu anda. Bir de Bahar'ın aşk hayatına değindim azıcık bu bölüm. İyi oldu. Hoş oldu.

Multimedia: Giray. Siz bu çocuğu beğenmediniz ama az daha yapılı düşünsek aynı Giray bence. Ama siz başka birini de hayal edebilirsiniz. Hergesin hayaline gimse garışamağz.

Bölüm Şarkısı: Nightcore - Classic.

İyi okumalar!

#Bölüm 13: Google'a Güvenip Dedikodu Yapmak#

Park ettiğim arabamdan olabilecek en yavaş şekilde indim. Göz altlarım şişmişti ve yüzüm oldukça ifadesizdi. Anlarsınız ya, yaygın bir hastalık, Pazartesi sendromu.

Gördüğüm öğrencilere selam vererek öğretmenler odasına girdim. Değişen pek bir şey yoktu. Hale her zamanki gibi rahatça cadılık yapabileceği birini arıyor, Sevim Abla yanındaki Fizik öğretmeni Erhan Bey'le konuşup poğaçasını yiyordu -ki büyük ihtimalle o poğaçayı ben bitirecektim-. Diğer öğretmenlerle pek konuşmuşluğum yoktu zaten.

Sevim Abla başını çevirip bana dönünce gözlerimiz kesişti. Kocaman gülümseyip ayağa kalktı. "Hoşgeldin Gece!" Hızlı adımlarla yanıma gelip bana sarıldı. Bu kadın acayip tatlı bir şeydi. Poğaçasını yeme de yanında yat yani.

Ben de ona kollarımı sardığım an Hale'yle göz göze geldik. Bana gözlerini kısınca dil çıkardım. Ağzını kocaman açıp ellerini çarpılmış gibi göğsüne doğru tuttu ve o meşhur "Ay üstüme iyilik sağlık!" hareketini yaptı. Gözlerimi devirdim. Ay g*tüm!

Sevim Abla'nın yanına kurulup yine küçük küçük almaya başladım poğaçadan. Sevim Abla bu küçük parçaların hayvan kadar büyüyeceğini tecrübe edindiği için poğaçayı bana verdi ve kendisine yeni bir tane söyledi.

Zil çaldığında karnımı da doyurmanın mutluluğuyla kapıya doğru ilerledim. Hale bana seslendiğinde yüzüm istemsizce buruşmuştu. Bu kız benimle muhattap olmasa nolurdu yani nolurdu?

"Gece! Sen yokken nöbetçi listesi yeniden ayarlandı hayatım. Bugün bahçe nöbetçisi sensin."

Yüzüme olabilecek en yapmacık gülümsemeyi yapıştırıp ona döndüm. "Ah, öyle mi?! Sen de benim nöbetlerimin nöbetini tutuyorsun herhalde. Sana kolay gelsin hayatım!"

Bahçede nöbet tutmam demek, tüm teneffüslerde ayakta dikilmem gerekecek demekti. Evrenciğim, Pazartesi sendromu depresyona girmem için yeterliydi bebeğim.

(Reklam arası!

Gece dikilecekse iyi sulayın da büyüsün ehuehuehuehuehu.

Yazar ve Esprikleri adlı programın sunduğu Ergen Öğretmen devam ediyor.)

+++

Pazartesi gününün ilk dersini sağ salim atlatmış, şu an nöbetçi olduğum ön bahçede dikiliyordum. Okulumuzun popi tayfaları tarafından banklar kapılmıştı ne yazık ki. Biri de çıkıp "Hocam siz büyüğümüzsüz gelin oturun." demiyor!

Baktım öğrencilerimden hayır yok, kendim gittim yanlarına. O banka oturulacak!

"Pşt, Mean Girls*! Çekilin şuradan da ben oturayım ayıp ayıp!"

Bana şöyle bir baktılar, sonra birbirlerine baktılar, sonra tekrar bana bakıp ayağa kalktılar. Oflaya puflaya giderlerken arkalarından hareket çekmemek için kendimi zor tutmuştum.

Ergen Öğretmen (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin