1

2.5K 35 14
                                    

Bazı insanlar vardır toplumun gözünde kusurlu olarak görülürler. Ama farklı olmayı onlar seçmemiştir aslında. İstediğin kişiden hoşlanmayı ya da âşık olmayı kim başarabilmişdi ki onlar da başarabilsinlerdi. Bu insanlar kusurlu değildi. Sadece herkes gibi kalbine söz geçiremeyecek kadar güçsüzlerdi.

Burası Türkiye. Her gün onlarca şehit verilen, ne kadar üstü kapatılmaya çalışılsa da toplumsal yapısı bozuk, ve en önemlisi kadına değerin sıfır olduğu bir ülke.

Bu ülkede evlenen çoğu kadının aslında mutluluğa değilde köleliğe evet dediği korkunç bir gerçek.

O imzayı atıncaya kadar geçen sürede aşkından ölüp bittiğini iddia eden erkeklerin evlendikten sonra eşlerini evdeki işleri yapan ve gece yatakta ihtiyaçlarını gideren bir köleden ibaret gördükleri su götürmez bir gerçek. Ah! Birde ne düşündüğü sorulmadan zorla çocuk doğurtturduklarını da unutmamak gerek tabii. Sanki çocuk onlardan çıkıyormuş da o acıyı kendileri çekiyormuş gibi!

İşte tüm bu sebepler ve çok daha fazlası yüzünden feministti Ticen. Aslında o Türkiye'de yaşayan tüm kadınların feminist olmasının gerektiğine inanıyordu. Çünkü kadınlar sesini duyurmadıkça ve baş kaldırmadıkça bu düzenin bozulmayacağını biliyordu.

Elbette ki gerçekten seven ve sevgilisini kendine köle yapma derdinde olmayan erkekler de vardı. Bunu inkar edecek değildi. Hiçbir zaman etmemişti de. Böyle insanların olduğunu bilmek ve onlarla karşılaşmak onu mutlu ediyordu. Fakat bu azınlık neyi düzeltmeye yeterdi ki?

Bin kadın mutlu olsa mesela ya da beş bin kadın eşinden ya da sevgilisinden sevgi görse, bu bir o kadarının eziyet gördüğünü, onlarcasının öldürüldüğünü değiştirir miydi?

Birde eğilimi farklı olanların düşürüldüğü iğrenç durum vardı tabii. Sözde dinine çok bağlı (!) toplumumuz böyle insanları istemeyip, aşağılıyor, aralarında olmasını istemiyor. Bahaneleri de tek kelimeden ibaret; "Günah".

Yılbaşında bize ait olmayan bir bayramı kutlarken, içki içip içipte azıtırken, kadınlarımıza tecavüz edilirken, millet orospuluk yaparken bu dinine müthiş derecede bağlı insanlarımız nerede acaba?! Neden sesleri çıkmıyor! Hepsi çok masum, günahsız insanlar mı ki milleti eleştirme gereği duyuyorlar?!

Öyle saçma bir ülkede öyle saçma insanlarla bir aradayız ki maddi durumu ne kadar iyi olursa olsun düşünce anlayışı milattan öncesinde kalmış bu toplum yapısı içerisinde ne kadar iyi bir hayat yaşayabileceğimiz tartışılır.

Fakat bilmedikleri bir şey var. Bir gün iki gün koyar insana bu tavırları. Sonrası mı? Sonrası başlı başına hayat boyu sürecek bir savaş ve herkese rağmen mutlu olmaya çalışacak insanlardan ibaret.

●●●●●●●●●●

Çalan kapının sesiyle yattığı koltuktan kalktı genç adam ve kimin geldiğine bakmak için dış kapıya doğru ilerledi.

Kapıyı açıp Ticen ile karşı karşıya geldiğinde göz devirdi ve kapıyı açık bırakıp içeri geçti. Bu, bu hafta üçüncü olduğu için alışmıştı artık.

Genç kız içeri girip kapıyı kapattıktan sonra Derin'in peşinden oturma odasına ilerledi.

İçeri girdiği sırada Derin de pansuman malzemelerini hazırlıyordu. Sessizce geçip televizyonun karşısına oturduğunda televizyonda oynayan yarışma programına bakıp kaşlarını çatmıştı.

"Bu defa eve birini atmamışsın. Şaşırdım doğrusu. Apar topar giyinip evden çıkıp giden bir erkek görmemek garip hissettirdi."

"Bir dahaki sefere sözüm olsun. Bu arada sen yine şaşırtmadın beni. Her zaman birilerinden dayak yiyip geliyorsun buraya. Ciddi ciddi alıştığıma inanamıyorum." diyerek elindeki malzemelerle kıza doğru ilerledi Derin ve geçip karşısına oturdu.

"Yine kime dövdürttün kendini böyle? Asla akıllanmayacaksın değil mi? Sana akıl vermekten, bağırıp çağırmaktan bile bıktım kızım ya. Hiç mi korkmuyorsun? Her zaman böyle ufak tefek yaralarla atlatabileceğini mi sanıyorsun. Senin yerine ben korkuyorum seni bir gün bir sokak arasında komaya girmiş bir şekilde bulacağım diye."

"Homofobik pisliklere katlanamadığımı biliyorsun. Birde 'ibne' deyişleri yok mu?! Sinirlerim tepeme çıkıy.. Ah!" diye inleyerek lafı bölündü Ticen'in. Derin dudağının kenarına pansuman yaparken biraz fazla bastırdığı için fazla canı yanmıştı doğal olarak.

"Hiç sesini çıkartma. Kendi kendine yaptın ne yaptıysan." dedi genç adam ve pansuman işini bitirip etrafı toparladıktan sonra mutfağa geçti.

Buzdolabının kapağını açıp içinden elma suyu ve portakal suyunu alıp bardaklara doldurduktan sonra tekrar buzdolabına koydu ve dolabın kapağını kapattı.

Bardakları alıp tekrar oturma odasına döndükten sonra elma suyuyla dolu olan bardağı Ticen'e uzattı ve koltuğa yapılıp yarışma programını izlemeye devam etti. Onun için garip bir şey yoktu zaten. Olanlar onun için neredeyse günlük rutin bir iş haline gelmişti.

Kısa bir giriş niteliğinde böyle bir şey yazdım. Nedenini bilmesem de.. Neyse hepinize iyi geceler.. Seviliyorsunuz..

Her zaman kalbimdesin Ebony13diAngelo..

Gay ve Lezbiyen Okulu 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin