Levent'ten
Banyo kapısına sırtımı dönmüş içerden gelen su sesini dinliyor, bir taraftanda bu işin sonucunun nereye varacağını düşünüyordum.
Bir şekilde onu yanına almasına engel olmam lazım. Aklından onu silip kendime bağlamalıyım Göktuğ'u. Bunu yapmak için fazla zamanım da yok. Okul açılır açılmaz onunla olabilmek için harekete geçmişti çünkü.
İyi de nasıl yapacağım bunu ben? Şu hâle bak! Benimle sex yaptıktan sonra beş dakika yanımda yatacak kadar bile değerli görmüyor beni. Tam bir umutsuz vakayım.
Bitsin istiyorum artık. Ya bu aşk kalbimden sökülüp gitsin ya da artık sevsin beni sevdiğim.
Ne bir gram gurur, ne de bir gram umut kaldı yüreğimde. Olmayacağını bildiğim halde onun için çırpınmak mı kırıyor beni en çok, beni ihtiyaçları için kullandığı bir sex objesi olarak gördüğü gerçeği mi? Ya da sevdiğim erkeğin sevdiğine adım adım kavuşmasına an bean şahit olmak mı? Her yerden darbe alan kalbimi yine onun varlığının avutuyor olması ne ironi ama değil mi?
Artık erkek gibi bile hissetmiyorum kendimi. Güçsüz, savunmasız, onun aşkıyla yanıp tutuşan basit bir köle gibiyim. Aynı zamanda bir tutsak..
Yüreğimin içinde mi tutsağım yoksa sevdiğimde mi? Ama doğru ya o beni varlığında tutsak edecek kadar bile değerli görmüyor ki.
Acıyor kalbim. Kelimelerle anlatılamayacak kadar çok acıyor hemde. Sadece kalbim de değil, ruhumda tüm benliğimde acıyor. Acıyorum işte ve onunlayken onsuz olduğum her an daha çok kanıyorum.
*
Ertesi sabah
Suratımı buruşturarak gözlerimi kısık bir şekilde açtım ve ışığa alışmasını bekledim. Bu sırada uzun uzun esnedim ve arkamı döndüm. Dönmemle de öylece kalmam bir olmuştu.
Yanlış mı görüyorum acaba? Şuan karşımda masum masum uyuyan bir adet Göktuğ duruyor. İyi de o asla benimle uyumaz ki. Benimle yatakta geçirdiği zamanın içeriği sadece sex olabilir, uyku değil. Yani başka bir sebebi olmasını tabii ki çok isterim ama sanmıyorum yani.
Acaba dün gece onu düşünerek uyuyakaldığım için şu an rüya falan mı görüyorum, diye düşünerek elimi uzatıp yüzüne dokunduğumda suratını buruşturmasıyla hemen elimi geri çektim. Birkaç göz kırpmanın ardından gözlerini tamamen açıp bana baktığında dudağımı ısırdım ve "Uyandırmak istememiştim. Özür dilerim." dedim.
Gözlerini benden çekip yatakta oturur vaziyete gelip sırtını yatak başlığına yasladıktan sonra "Önemli değil. Saat kaç?" deyip yan tarafında şarjda olan telefonunu şarjdan çıkartıp almış ve kurcalamaya başlamıştı.
Bana kızmamış olmasının verdiği mutlulukla gülümserken "Kızmazsan bir şey sorabilir miyim?" demiştim.
Bakışları hâlâ telefonunda bir şeyler yazmakla meşgulken "Sor." dediğinde "Sen.. Dün gece benimle mi uyudun? Yani normalde benimle uyumuyorsun ya ondan merak ediyorum." dedim.
"Dün duştan çıktıktan sonra koltukta telefonumla bir şeyler yapıyordum. Sen uyuya kaldıktan bir süre sonra benimde uykum geldiğinde odama gitmeye üşendim. Havada baya soğumuştu geceye doğru. Sende yatağı ısıtmıştın o yüzden yanına yattım." dediğinde yüzümdeki gülümseme daha da büyümüştü. Ben her gece ısıtırım bu yatağı sen yeter ki yanıma yat, uyu benimle. Bırak ısıtmayı yakarım bile ortalığı. Aşkımla alev alırız ikimizde. Söyleyemedim tabi, içimde tuttum tüm bu cümlelerimi ama yine de mutluyum. Nasıl mutlu olmam ki? Uzun zamandır yakınlaşmak için çabaladığım ama beni her zaman geriye itikleyen Göktuğ ne sebeple olursa olsun bana bu gece bir adım da olsa yaklaşmıştı.
"Gülümsemekten ağzın ayrılacak." dediğinde daldığımı farkedip kendime geldim. Nedensizce utanmıştım.
"Şey.. Kahvaltı hazırlamamı ister misin?"
"Gerek yok. Okula gidince bir şeyler atıştırırız kantinden."
"Tamam öyle olsun o zaman." dedikten sonra kalkıp ikimizde hazırlandık ve evden çıkıp okul yolunu tuttuk.
*
"Ah işte orada." dediğinde başımı sınıf kapısına çevirdim. Barçın ve kollarını ona dolamış olan sevgilisini kaşlarım çatık izlerken gelip iki sıra önümüzdeki yerlerine oturdular.
Hâlâ onlara bakan Göktuğ'a bakışlarımı çevirdiğimde yüzündeki gülümsemeyi görünce göz devirdim. Sevdiğini başka bir erkekle görmesine rağmen gülümsemesi beni her zaman şaşırtan bir şeydi. Bir keresinde neden onları görünce gülümsediğini sorduğumda "Bir gün gerçekten âşık olursan anlarsın." diyerek bana okkalı bir cevap vermişti kendince ama bilmediği bir şey vardı. Asıl âşık olan bendim takıntılı olan ise o.
Bir kere âşık olan insan sevdiğini başka biriyle görünce öfke ve kıskançlıktan yanıp küle dönerdi, onlara bakıp gülümsemezdi. Kimseyle yatamazdı sonra. Bırak yatmayı dönüp baksa bile kalbindeki kişi cayır cayır yakardı kalbini. Canı acırdı ondan uzak, başka biriyle yetinmek zorunda kaldı diye ama asla yaptığı şeyden zevk almazdı. Daha doğrusu alamazdı..
Onun yanındayken benim bildiğim ve sığındığım şeyler bunlardı işte. Bunlar içimde umut beslememe sebep oluyordu. Yüzsüz olduğumu biliyordum. Aptal ve hatta belki de zavallıydım ama onunla olmadıktan sonra ne gururlu olmanın anlamı olurdu benim için ne akıllı ne de güçlü.
"İki hafta." dediğinde düşüncelerimden sıyrılıp "Ne iki haftası?" diye sordum.
"Bir sıkıntı çıkmazsa iki hafta sonra yanımda olacak. Evimde, yatağımda ve kollarımda.."
"Dünyalar senin olacak zannediyorsun değil mi? Ona kavuştuğunda aslında hayallerindeki kadar mükemmel olmadığını fark edeceksin."
"Sen nereden biliyorsun ki benim ne hissettiğimi. Ne olmasını istiyorsan onu söylüyorsun sadece."
"Belki de ama ne var biliyor musun? Ben sadece söylüyorum. İsteklerim için kimseyi kullanmıyorum veya sevdiğinden koparmaya çalışmıyorum."
"Birincisi seni yanımda zorla tutmuyorum. Bunu sana kaç kere söylediğimi hatırlamıyorum bile. O geldiğinde benim evimde kalamayacağını da söyledim. Sevdiğinden ayırma konusuna gelirsek.. Ondan sonra beni sevmeyeceğini nereden biliyorsun. Hatta belki de beni ondan çok daha fazla sevecek."
"Peki sen bu hissettiğin şeyin takıntıdan ibaret olmadığını ve onu yanına alınca hevesinin geçmeyeceğini nereden biliyorsun. Sen düşüncelerinden ve söylediklerinden ne kadar eminsen bende o kadar eminim. İster yüzsüzlük de ister başka bir şey. Ben senden kopamıyorum ve beni kovsanda gitmeyeceğim. Beni seveceğine adım kadar eminim. Bir gün mutlaka olacak. O gün gelene kadar sabırla bekleyeceğimi umuyorum. Umuyorum diyorum çünkü beni daha ne kadar kırabileceğini, bana daha neler yapabileceğini bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da bir gün beni senden vazgeçecek kadar yaralarsan pişman olacağın gerçeği. Çünkü unutmaki kimse seni benim kadar çok sevemez."
Sonunda yb geldi. Ama kısa bu diye yakınmayın lütfen elimden bu kadar geldi. Yeni bölümde görüşmek dileğiyle artık ne diyeyim. Seviliyorsunuzz.. 😍😍😍
NOT: HELL1BOY adlı kullanıcının Üvey Abim adlı hikayesini okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Ben çok beğendim umarım sizde beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay ve Lezbiyen Okulu 2
Teen FictionBu kitap Gay ve Lezbiyen Okulu adlı kitabın ikinci kitabıdır. Fakat o kitaba bağlı olarak devam etmemektedir. Bu nedenle ilk kitap okunmadan da okunabilir. Herkese iyi okumalar. "HOMOFOBİKLER UZAK DURUN!" Yayımlanma tarihi 1 Ekim 2016. Gökkuşağı ser...