5

482 8 3
                                    


Sevgili günlük ,

Bugün gözlerimi güne mutlu bir şekilde açtım. Uyandığımda Göktuğ'u yanımda bulmuştum. O kadar heyecanlanmış o kadar mutlu olmuştum ki kelimelerle ifade edemem. Fakat tahmin etmek zor değil ki bu mutluluğum fazla uzun sürmedi.

Okulda bütün gün yine Barçın'ı izledi. Sevgilisi yanında olsa da bunu yaparken gülümsedi, dalıp dalıp gitti, belki de hayaller kurdu.. Bense yanında görünmez biri gibi öylece oturup hiçbir şey yapamadım.

Yapabileceğim ne var onu da bilmiyorum. Hayatımda kim varsa her zaman beni yanlarından itip asla var olmayan yerimi başkalarıyla doldurdular. Hiçbir zaman engel olamadım ve sanırım bu defa da engel olamayacağım.

Gerçekten anlayamıyorum. Ben sevilmeyi haketmiyor muyum? Neden ne yaparsam yapayım kimse beni sevemiyor? Neden hiçbir zaman sevilebilecek biri olamıyorum kimsenin gözünde? Tüm hayatımı böyle mi geçireceğim? Sevilmeye layık görülmeyen bir evlat, sevgili olmaya layık görülmeyen bir ezik ve boşa nefes alan bir zavallı...

Yeni doğacak olan gün ne getirecek, umutlarım daha ne kadar yaşayacak bilmiyorum. Sadece artık mutlu olmak, bir kerecik olsun başkalarının mutluluğunu uzaktan izleyen o zavallı insan rolünden çıkmak istiyorum. Bunun için tek dayanağım da kalbimdeki sevgi. Güneş her yeniden doğduğunda umutla güne başlamamı sağladığı için her ne kadar canımı yaksa da, o sevginin kalbimdeki varlığından dolayı mutluyum.

Levent'ten

Üstümde hissettiğim ağırlıkla zorlanarakta olsa gözlerimi açtım. Birkaç defa gözlerimi kırpıştırıp ışığa alışmasını bekledikten sonra Göktuğ'a döndüm ve "Ne yapıyorsun?" diye sordum.

Eliyle önündeki şişliği gösterip "Sence?" dediğinde sıkıntıyla nefes verdim.

"Gerçekten çok yorgunum. Bu defalık sabah ereksiyonunla banyoda ilgilensen olmaz mı?"

"Eğer öyle yapacaksam senin burda olmanın ne anlamı var ki?" dediğinde gözlerimi gözlerine diktim. Sadece bunun için beni yanında tutmadığına dair küçücük bir şey aradım gözlerinde. Belki birazcık sevgi kırıntısı... Fakat kabul etmem gerekiyordu. Bunu gözlerinde görebilecek kişi ben değildim.

Altında zorlanarakta olsa ters döndüğümde direk baksırımı aşağıya doğru çekiştirmiş ve kendi altındakini de çıkarttıktan sonra hızla içime girmişti.

"Oha! Beni öldürmeye mi çalışıyorsun sen ya. Yavaş ol biraz. Dün gece de canımı çıkarttın zaten." diye söylediğimde yeterince canımı yaktığı yetmiyormuş gibi bir de dişlerini boynuma geçirmişti. Acıyla inlerken yüzümü yastığa gömdüm ve ellerimle altımdaki çarşafı sıktım. O kadar çok canım yanıyordu ki.. Etimi kopartmaya çalışıyordu sanki.

Birkaç dakika acıya alışmaya çalıştıktan sonra yapamadığımı fark edince kafamı kaldırıp ona doğru döndüm ve "Lütfen yapma. Canım çok yanıyor." dedim.

Sonunda bana biraz acımış olacak ki boynuma geçirdiği dişlerini çekmişti ama bu defa da ısırdığı yer yanmaya başlamıştı.

Kulağıma doğru eğilip "Ne saçmalıyorsun. Seni her zaman böyle beceriyorum. Ne sikime tepki veriyorsun ki?" dediğinde "Evet ama gerçekten yorgunum ve.. hiç ısırmazdın. Etimi kopartmak istiyorsun sandım. Canım çok yandı." dedim.

Cevap vermeyip içimde birkaç kez daha sert bir şekilde gidip geldikten sonra üstüme yığılıp kaldı.

Birkaç dakika sessizce öylece üstümde yattıktan sonra içimden çıkıp kendini yanıma attı.

Gay ve Lezbiyen Okulu 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin