Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü ise heryere...
Albert Einstein
Gözlerimi araladığımda içeriye yeni yeni güneş ışınları sızıyordu. Elimi komodine uzatıp telefonumu aldığımda saatin sabahın 5 buçuğu olduğunu gördüm. Oflayarak doğruldum. Etrafa uyuşuk gözlerle bakarken bu saatte uyanmamı alışkanlık haline getirmemi sağlayan bu doğa kampına lanet okudum.
Her yıl düzenlenen bu kamplara bu sene 'fotoğrafçılık bölümü' nü okuyan bizleri götürmüşlerdi. Karşımda ki Ezgiye baktığım da bir bacağı battaniyeden dışarıda duruyordu. Yerimden kalkıp Sudeyle Nur'a baktığımda içlerinde bir benim normal uyuduğumu düşündüm. Odalar 4 kişilikti ve ranzalar üst üsteydi.Parmak arası terliklerimi yerde sürte sürte banyoya girdim. Suyu açıp yüzüme vurdum. Diş fırçamı almayı unutunca odaya geri dönüp diş fırçamı aldım. Banyodaki rutin işlerimi hallettikten sonra üzerimi değiştim. Siyah diz kapağımda biten kot kapri ve üstüne asker yeşili bir gömlek giydim. Beyaz sporlarmı giyip saçlarımı at kuyruğu yaptım. Dudağıma hafif parlatıcı ve gözlerime eyeliner sürdükten sonra hazırdım. Saate baktığımda 6 ya geldiğini gördüm.
Saat 7 de herzamanki gibi kahvaltı yapıp aktivitelere başlayacaktık. 2 aylık bu doğa kampında erken uyanmaya alışamayan bir bizim camışlardı.
Hepsini tek tek dürterek uyandırmaya başladım bir yandanda isimlerini sesleniyordum.
"Nuur... Sudee.. Kurban olayım kalkın artık 2 aydır bezdim be."Nur başını kaldırıp baktıktan sonra geri yastığına koydu. Gözlerimi devirip sudeye seslendim.
"Sude az daha yayılsan aşağıya uçacaksın kalk şuradan."
İsyan sirenleri yine çalmaya başlarken hepsinin uyandığına emin olduktan sonra sırt çantamı ve fotoğraf makinamı aldım.
Ezgi "nereye böceğim ?" diye sordu. "Biraz yürüyeceğim. Uyanmazlarsa iş sende." dedikten sonra göz kırpıp çıktım. Oda göz kırpıp öpücük atarken ufak bir tebessüm ettim.
Samimi arkadaşlığımız vardı Dördümüzün. Kavga ettiğimiz olaylar sayılacak kadar az ve büyütülmeyecek şeylerdi. Tek hedefimiz okuduğumuz bölümü bitirip bir araba kiralayıp, fotoğraf makinalarımızla şehir şehir gezmekti. Evet hepimiz aynı hayal için can atıyorduk."Serenay!!" Grup liderimiz asu lider seslenince rotamı değiştirip yanına gittim.
"Buyrun liderim." onlara lider diye hitap ediliyordu. Elindeki kalemle kağıda son bişeyler yazıp bana uzattı.
"Rica etsem şunun duyurusunu yaparmısın bizim grubumuza?""Tabiki." ufak bir tebessümle elindeki kağıdı aldım. Her grup 20 kişilik olmak üzere 5 grup vardı ve toplamda 100 kişiydik. Her grubun lideri vardı. Onlar aktivitelerle uğraşırken çok yoğun olurlardı. Bu yüzden bizim gruba duyuruyu ben yapacaktım.
Hızlı adımlarla grubumuzun kaldığı kulübeleri tek tek gezip bugün şehir merkezine inip mimari alanları gezeceğimizin duyurusunu yaptım.
Görevimi halletmişken saat Yedi olmuştu. Sude yemekhaneye gidiyoruz diye mesaj attıktan sonra bende oraya doğru ilerledim.
Hepimiz sıraya girip kahvaltımızı aldık ve masalara oturduk.
Ezgi hafif ama hatrı sayılır derecede bir çığlık atınca hepimiz birden ona baktık. Elinde ki telefona bakıp şaşkınlıkla ağzını araladı."Kızlar inanamıyacaksınız ama çağlar beni instagramdan takip etmiş!"
Busefer benim ağzım şaşkınlıkla açılırken çağların onu takip etmesine değil ezginin nasıl bukadar mal olmasına şaşırmıştım. Gözlerimi kısarak bakıp delici bakışlarımı üzerinde gezdirdim.
"Kızım sen bu dünya da fazlalıksın valla bak. Anasını satayım bende bişey oldu sandım ya."
Sudeyle ben Nur'a hak verince Ezgi çemkirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL YAPRAK
Teen FictionAnnesi kanserden Babası ise üzüntüden ölen, tam 11 yaşından beri hayatı tek başına öğrenmeye çalışan, tökezlese de güçlü olmayı başarabilen bir kız. Serenay ÇETİN Kaybettikkeriyle kalan, Umutlarını kaybedip kendini Vatanına adayan bir yiğit. Kan...