Medya: Cansu
Bölüm şarkısı: Kalben-Çorap
♡♡♡
Yağmur yağıyordu. Göz yaşlarım yağmura karışıyordu. Sanki bulutlar benimle ağlıyor gibiydi. En kötüsüde ağlamamı durduramamamdı. İlk defa dışarıda ağlıyordum ve bu beni fazlasıyla sinir ediyordu. Ben kendimi bildim bileli odamda herkesden gizli ağlardım. Çünkü ağlamanın insanı küçük gösterdiğini biliyordum. Cesaretsiz, muhtaç. En azından bana öyle geliyordu.
Okadar ağlamıştımki gözlerimin şişliğini hissedebiliyordum. Okula bayağı uzak kalmıştım tam etrafıma bakıyordumki yüzüme gelen ışıkla bir ağrı hissettim.
İki-üç dakika sonra bana çarpanın araba olduğunu gördüm. Neyseki yaralanmamıştım. Arabadan inen genç bayağı korkmuş gözüküyordu. Oysaki yere bile düşmemiştim."İyimisin" bana sorduğunu anlayınca "iyiyim" diyebildim. Uzun süre ağladığım için sesim kısık çıkmıştı ve bu onu dahada çok korkutmuştu.
"Ben çok özür dilerim seni hemen hastaneye götürmeliyiz" Bu çocuk biraz pimpirikliydi sanırım.
"Gerek yok"
"Var bak kusura bakma gerçekten çok üzg-" "Gerek yok" diyip gideceğim sırada kolumdan tuttu "Tamam bari gideceğin yere bırakayım" Aslında okul uzakta kalmıştı o yüzden onayladım.Arabanın içi normaldı zaten ne bekliyordunki Cansu elaleme Porshe çarpar sana eski bir araba,pembe dizidemisin kızım. İyikide zengin arabalarından değildi, bir zengin züppe daha görmeye dayanamazdım.
Hafif eski yırtık koltuk , aynanın başına asılan boncuktan bilezik vardı. Ama onun aksine genç yakışıklı kumral birisiydi, belliki giyinmeyi biliyordu, uzun kirpikleri ve küçük bir burnu vardı. Yanlış anlamasın diye kesmeyi bırakıp önüme döndüm.
♡♡♡
Yaklaşık 10 dakika olmuştu, nasıl okadar yürüdüm? Bu insan beni nasıl üzebilirdi? Anlamadığım şey ise bu kişi kötü olmak için çaba sarfediyordu. Ya da ben öyle düşünüyordum bilmiyorum. Çünkü ben istesemde onun kadar kötü olamazdım.
Düşüncelerimi yanımdaki genç böldü. "Afedersin ama sen ağladın mı? Gözlerin kaç çanağı gibi de." Bu beni sinirlendirmişti ama bir yandanda gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. "Hayır" diyerek inkar ettim ama sesimin titremesine engel olamadım. Tam da tahmin ettiğim gibi soru sordu. Bütün meraklılar beni mi bulur? "Emin misin?" dediğinde daha fazla kendimi tutamadım ve patladım "Pardon ama sanane!" Diyerek çıkıştım. Yapmacık bir korkuyla "Tamam sakin ol." Dedi. Gözlerimi devirdim. "Peki ya şey Kantos Lisesi'ni biliyor musun?" Diyince gözlerimi büyüttüm. Ne yani bu çocuk bizim okulda mıydı?
"Aaa" dedim perde reklamlarındaki kadınlar gibi ve devam ettirdim
"Ne güzel bizim okuldasın" yapmacık bir şekirde gülümsedim azıcık aklı varsa sevinmediğimi anlardı.Gözlerini devirdi. Anlamış olduğunu görünce anlık bir mutlu oldum zannettiğimden daha akıllıymış.
Tam o sırada aniden fren yapınca ileri gidip hızla arkama çarptım ve koltuğun arkasının çıkmasıyla geriye düştüm. Yanımdaki çocuk bi anlık güldü ama sonra kaşları çatıldı "Yuh be ne kadar şişkosun koltuğu kırdın."
Gözlerimi devirerek "Bakacağına kaldırsana be şey" adını bilmediğim için şey diyebildim.
"Akan" dedi ve beni kaldırarak devam etti
"Şimdi o kişi başka biri olsa dövüp parasını ödetirdim ama sana çarptığım için yapmıyorum onun yerine ben o dayağı reyizden yiyeceğim." Üfleyip gözlerimi devirmekle yetindim. Acaba reyiz kimdi?
"Reyiz mi?" Kulağıma yaklaştı ve "Aslında ben bir mafya üyesiyim bu da onun arabası." Diyince şaşkınlıktan ağzımı elimle kapattım, şimdi ben bi mafya üyesinin arabasında mıydım? Ben korkarken o kahkaha atıyordu. Artık emindim bu çocuğun beyninde sorun vardı. "Şaka şaka babam dedi gülerek. Çeşke az önce gözlerimi devirmekle yetinmeseymişim direk yumruk atsaymışım dedim kendi kendime. "Sen malsın" Evet bir kelime ancak bu kadar yakışabilir ve cuk diye oturabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğini Yaşatma Sanatı
Novela Juvenil"Ben farklıyım. Küçük bir kızken babam bana içimizde bir kelebek olduğunu ve biz hangi duyguları yaşarsak o bizim on kat fazlamızı yaşadığını söylerdi. Hayatım boyunca kelebeğim üzülmesin diye çabaladım. Taki babam vefat edene kadar. Ben farklıyım...