Bölüm Şarkısı: Twice- One in a million
Islak saçlarımdan yüzüme oradan da boynuma doğru düz bir yol izleyen yağmur damlaları ile şemsiyesinin altına ikimizi de alan Daesung'a baktım. Gözlerini kırptıkça çenesine doğru süzülen yağmur damlası dikkatimi dağıtıyordu.
"Araban nerede ?" Diye sorarken yola doğru bakıp arabaların geçişlerini kontrol ediyordu.
"Biraz uzağa park ettim"
"Seni oraya kadar götüreyim. Yoksa köpek yavrusuna dönüşeceksin" dediğinde yutkunup onu yönlendirmeye başladım. Şemsiyeyi ortalamak yerine bana daha fazla kısmını ayırdığı için sağ tarafı yağmurum azabından güzelce nasibini alıyordu.
Hâla bir yerlerde bana sesini duyurmaya çalışan vicdanıma tekme savurup içimi kemirmesini engellemeye çalışsam bile kalan bir kaç kırıntı beni ikna etmeye yetmişti. Şemsiyenin kulpunu kavrayan elini kavrayıp yönlendirmem sayesinde şemsiyeyi ortaladım.
Hiç bir şey olamamış gibi önüme bakıp ilerlemeye devam edereken onun bakışlarını suratımda hissedebiliyordum. Sonunda ıssız bir sokakta park ettiğim arabamın yanına varabildiğimizde kapıyı açıp içeriye girene kadar şemsiyeyi başımın üzerinde sabitledi.
Kapıyı kapatmadan önce prosedür gereği teşekkür etmiştim.
"Dikkatli git" diye beni tembihlediğinde soğukluğum ile sindirdiğim vicdanım kollarını göğsünde bağlamış 'ben en iyisiyim' dercesine sırıtmaya başlamıştı.
Kapıyı kapatıp arabayı çalıştırdığımda hâla daha arabanın yanında durup beni bekliyordu. Nereye gideceğini yada arabasının yanında olup olmadığını sormak gelmişti içimden.
Sana ne Ri Ta ?
İç sesimi dinleyip boşverdikten sonra gaza yüklenip onu arkamda bıraktım. Bir yandanda sokakta sağa sağıp ondan uzaklaşana kadar dikiz aynasından gittikçe küçülen bedenini süzüyordum.
Yol boyunca aklımda şemsiyesi ile yanımda belirme anı tekrar ve tekrar hayat bulurken kırmızı ışığı bile son anda fark edip sert bir fren ile durabilmiştim. Direksiyoni sıkıca kavrayan ellerimi gevşetip dizlerimin üsüne koyduktan sonra parmaklarım ile ritim tuttum.
Yan koltukta dikkatimi çeken varlık ile bakışlarım o yöne kaymıştı. Kaşlarım istemsizce kendiliğinden çatılırken bir kaç gün önce Min Woo'dan aldığım kapağında bulunduğum dergiyi kavradım. Kapakta ki fotoğraf defalarca baksam bile dikkatimi çekmeye devam ediyordu.
Saniyeler bir türlü geçmek bilmezken dergi hâla elimde duruyordu. Derin bir nefes alıp başımı hafifçe kaldırdım ve uzağımda duran gökdelenin tepesinde ki reklam bilboarda ki oldukça büyük ve aydınlatmalı fotoğrafımıza baktı.Tebessüm ettiğimi bile yeni fark etmiştim.
Kendine gel Ri Ta. Senin için yetersiz bir kişi için liseli kızlar gibi davranma.
İç sesime itaat edip yeşil ışığın yanması ile dergiyi arka koltuğa fırlatıp yoluma kaldığım yerden devam ettim
×××
Önümde birine karışmış takılarıma bakarken ahşaptan yapılmış mücevher kutumu yatağa fırlatıp içinde mücevherlerimi barındırdığım oldukça geniş iki rafıda tamamen boşalttım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone || Daesung
FanficYalnızdım... Etrafımda sadece yüksek olan ünüm ve dolu olan cüzdanım için yanımda olan insanlar vardı. Onlar yüzünden bu haldeydim. Duygsuz,kibirli ve yalancı. Her şeyi parayla satın alabileceğimi düşünen bir ucubeydim. Tüm silik karaketerler arasın...