1 Ay Sonra
Her şeyin üstünden bir ay geçmişti. Unutmuş değildim ama artık canım yanmıyordu. Düşünmemek en mantıklısıydı. Bu geçen zaman zarfında Berkcanla dahada yakın olmuştuk. Başka bir samimiyet gösteriyordu. Hatta akşam baş başa yemeğe çıkacaktık.
Bu 1 ay zarfında annem yurt dışına çıktı.Son sınava girdik. Renas buraya yerleşti. Berkcan yetenek sınavlarını bekliyordu. Bu sene hepimizin hedefi İzmirdi.Sabah uyandım ve telefonu elime aldığımda Berkcandan mesaj gelmişti. Her gün mesajlaşır konuşur olmuştuk. "Günaydın prenses. Kahvaltıya ne dersin?" "Günaydın kahvaltıya kim hayır diyebilir ki " dedim. Ve hiç gecikmeden aradı.
"Günaydın efendim. Kahvaltınızı nerede yapmak istersiniz acaba? "
"Imm düşünüyorum... Ben çok güzel bir yer biliyorum eminim çok seveceksin. Ama iki kişi daha kahvaltımıza dahil olabilir"
"Sizlee olduktan sonra herkes kabulüm"
"Beni şımartıyorsunuz. Adresi biliyorsunuz. En geç yarım saate buradasınız. Aksi takdirde bulaşıklar sizindir. Görüşürüz"
"Yarım saatten önce ordayım prenses. Görüşürüz."
Kahkahalar eşliğinde geçen bu konuşmadan sonra Renası uyandırıp yüzümü yıkadım. Hafta sonu alışveriş yaptığımdan her şey vardı evde. Meriyide aradıktan sonra kahvaltı hazırlamaya başladım.Yarım saat içinde Berkcan gelmişti. Salona kurduğum masayı görünce "Bu kadar iyisini tahmin etmemiştim" dedi. "Ne sandın boş konuşmam bilirsin " dedim. "O zaman bu hanımefendilere çaylarını ben doldururum" dedi gülümseyerek. "Ben meyvesuyu alacam" dedi Renas. "Sevmiyordun çayı unutmuşum. Meyvesuyunuz geliyor efendim" dedi. Çok şirin duruyordu. Bana bu kadar yakın olması kafamı çok karıştırıyordu. "Ve çaylarınız geldi. Başka bir arzunuz yoksa bu mükemmel kahvaltının tadını çıkarmak isterim " dedi. Bir isteğimiz olmadığını belli edercesine kafamızı salladık.
Kahvaltıyi bitirip keyif çayı içerken Renas "Siz çok iyi bir ikili oldunuz siz olsanız çok güzel olur" dedi bir çırpıda. Bir yudum aldığım çay genzime kaçmıştı ve öksürmeye başladım. Berkcan "Malesef bunun için geç kaldık" dediğinde buna biraz üzülmüş gibi duruyordu. Buda benim canımı yakmıstı. Bu anlamsız duygular içindeyken ben Berkcana telefon geldi. Antremanı olduğunu gitmesi gerektiğini söyledi. Onu yolcu ederken bana kocaman sarıldı ve "Akşamı sabırsızlıkla bekliyorum görüşürüz " dedi. Onu yolcu ettikten sonra masayı toplayıp alışveriş için hazırlanıp dışarı çıktık.
"Bence mavi olan.. Daha asil duruyor"
"Hayır kırmızı.. Daha seksi oldu"
"Mavi!"
"Kırmızı!" Diye kızlar birbirini yerken aynı zamanda Renas elime maviyi tutuşturuyordu Meriyse kırmızıyı. Bense ikisine dönüp. "Kızlar bakın Berkcan benim erkek arkadaşım değil. Ona kendimi gösterme çabamda yok. Yani ne mavinin asilligi ne de kırmızının seksiliği ben mor olan elbiseyi alıyorum" diyerek kasaya ilerledim. Kızlar söylediklerime bir yandan homurdanirken mantıklı geldiğinide kabul etmişlerdi. "Bence Berkcan senden hoşlanıyor " dedi Renas. Ona öldürücü bakışlarımı atarken "Olabilitesi var aslında ama heveslenme" dedi Meri. "Kızlar saçmalamayı kesin. Altı üstü yemek yicez" dedim. "Öyle deme sana olan ilgisi her geçen gün artıyor. Baksana önceden beraber takılırdık şimdi başbaşa yemeğe gidiyorsunuz. Sence bu normal mi ?" dedi Renas bir çırpıda. Dicek bir sey bulamadım. Meride "Aslında bu konuda haklısın Renas ama yinede gereksiz ümite gerek yok" dedi. Bende onaylarcasina kafamı salladım.
Eve vardığımızda hazırlanmaya başladım. Saçlarımı düzleştirip gözlerimi ortaya çıkaran bir makyajla hazırdım. Ve kızlar bu sefer bir olup benim peşimden koşmaya başladılar. "Masal şu ruju süreceksin" "Hayır ya gerek yok parlatıcı şık durdu" dedim. Biz bu tartışmayı yaparken kapı çaldı. Kesin Berkcan beni kurtardı yinee. Kapıya koştum ve hızla açtım. Berkcani karşımda görünce direk boynuna atladım. Ve kulağına "iyi ki geldin beni kurtar" dedim ve gülümsedim. Gözlerimin içine bakarak "Kahramanınız her zaman emrinize amadedir" diyerek elini uzattı. Meriden çantamı alarak kızlara "görüşürüz" dedim. Yol boyunca bana gün içerisinde yaşattıklarını anlattım. Gülmekten karnına ağrılar girmişti artık.
Restorana girince manzara başımı döndürmüstü. Masada mumlar etrafta loş ışıklar ve insanın ruhunu okşayan şarkılar çalışıyordu. Biran bizi sevgili gibi hissettim. Midemde uçuşan kelebeklerden rahatsız olmuştum. Bir yandan da hoştu aslında. Yemek yerken eskileri konuşup konuşup güldük. Yemekten sonra kahve içmek için terasa çıktık. Biraz serindi. Bir polar alıp omuzlarıma atıp sarmıştı beni. Kalbim çok hızlı çarpıyordu.
"Çok güzelsin" diye fısıldadı. Şaşkınlıktan dilim tutuldu ve hiçbir şey diyemedim. Slow bir şarkı çalarken "benimle dans eder misin prenses" dedi. Onaylarcasına başımı sallayıp uzattığı elini tuttum. Dans etmiyor resmen sarılıyorduk. Kokusu o kadar güzeldi ki başım dönüyordu. Şarkı bitince biraz sendeledim ve beni tutmak isterken burun buruna geldik. Gözleri gözlerim ve dudaklarım arasında giderken bir anda "Afedersin" diyip geri adım attım. Sanırım yine kızarmıştım hoşuna gitmiş olacak ki gülümseyip yanağıma bir öpücük kondurdu. Ne yapıyordu bu. Aklım başımdan gidiyordu. Sanırım ondan hoşlanmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masalın Kahvesi
Novela Juvenilhiç ummadığı anda hiç ummadığı insana iliklerine kadar aşık olan kızın hikayesi